23 Şubat 2023 14:40

İskenderun’da kronik hasta ve engellilerin bakımları karşılanmıyor

Afet bölgelerinde barınma, ısınma ve hijyen konularında binlerce insan sıkıntı yaşarken özel olarak ilgilenilmesi gerekilen kronik hasta ve engellilere de sağlıklı bir ortam yaratılamıyor.

Fotoğraf: Mahsun Kılıç/Evrensel

Paylaş

Mahsun KILIÇ
İskenderun

Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremin ardından yaşanan felaketle birlikte insanlar yaralarını sarmaya çalışırken sarsıntılar halen devam ediyor. Afet bölgelerinde barınma, ısınma ve hijyen konularında binlerce insan sıkıntı yaşarken özel olarak ilgilenilmesi gerekilen kronik hasta ve engellilere de sağlıklı bir ortam yaratılamıyor. İskenderun mahallerinde konuştuğumuz engelli ve kronik hastalar sağlıklı bir ortamda kalmadıklarını belirtiyorlar. Enkaz altında 10 saat kalan depremzede ile 8 çocuklu olan ve iki çocuğu engelli olan Hatice Teyze ile konuştuk.

Gürsel Mahallesi'nde köşe başında barakanın önünde 2 engelli çocuğuyla birlikte güneşte oturuyor depremzede bir kadın. Selamlaştıktan sonra durumlarını soruyorum ve birkaç bir şey anlattıktan sonra, “oğlum sen habercisin anladım ama bunları anlattıktan sonra ihtiyaçlarımız karşılanacak mı?​” diye soruyor. Hatice kadının adı ve Mardin’den İskenderun’a yaklaşık 40 yıl önce geldiğini söylüyor. 8 çocuğu var Hatice Teyze’nin. Kocası 1,5 yıl önce market alışverişi yapmak üzere yola çıktığı motosikletle kaza geçirerek hayatını kaybediyor. Deprem anını anlatmaya başlayan Hatice Teyze, “Sabaha karşı çok şiddetli sallandık. Çocuklar telaşla uyandırlar beni ve 1. katta olduğumuz için onların yardımıyla pencereden aşağıya indim. Engelli çocuklarım var, ikisini de kardeşleri sırtlayarak aşağıya indirdiler. Bu söylediklerim çok kısa sürede oldu” diye anlatıyor.

“ENGELLİ ÇOCUKLARIMIN SAĞLIK İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMIYORUM”

Konuştuğumuz esnada yaşadıkları barakaya bakıyorum. Kumla dolu bir yerde serili minder, battaniye ve yorganlar yerde duruyor. Anlatmaya devam ediyor Hatice Teyze, “Engelli çocuklarımla beraber 15 gündür burada kalıyorum. Ben kendim hasta olduğum için çocukların bakımında zorlanıyorum, barakanın durumunu da gördünüz. Günlerdir oğlum çadır arıyor ama bulamıyor. Kaldığımız yer temiz değil, hijyen konusunda çok kötü. Düzenli yemek yiyemiyoruz, beslenmede sorun yaşıyoruz. Erzak temin etmede zorlanıyoruz. Engelli çocuklarımın sağlık ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Hasta olan engelli çocuğumdan biri deprem gününden beridir her gece ağlayıp sızlıyor, uyuyamıyor sabaha kadar” diye konuştu.

15 GÜNDÜR BARAKADALAR

15 gündür barakada kaldığını söyleyen Hatice Teyze, “Depremin ilk gününden beridir buradayım. Çocuklarımın çalışarak biriktirdiği altınlar vardı ama onları yıkılan evimizde bulamadı oğlum. Belki onunla bir şeyler yaparız şuradan çıkarız diye düşündük ama olmadı. Burada temiz olmayan kumla dolu barakada kalmak zorunda kaldık. İhtiyaçlarımız olan çadır ve temel ihtiyaçların karşılanmasını istiyoruz” diye konuştu.

ENKAZIN ALTINDA 10 SAAT KALMIŞ, ANNE VE BABASINI AYNI ENKAZDA KAYBETMİŞ

Gürsel Mahallesi'nden Karaağaç Konarlı Mahallesi'ne doğru giderken yolun sağında bir türbe görüyoruz. Yardımların orada toplanıp ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığı söyleniyor. İki ailenin avluda yaşam alanı kurduğunu görüyoruz. Kenan’a denk geliyoruz. Depremzede kendisi, enkazın altında 10 saat kalmış. Anne ve babasını yanında hayatını kaybetmiş. Deprem anına dair konuşan Kenan, “Deprem olduğu sırada uyuyordum. Şiddetli olduğu için fırladım yatağımdan. Annem ve babam da o sırada uyanmışlardı sarsıntıdan sonra. Sarsıntının geçmesini bekledik. Bitecek diye beklerken katlı bina yıkıldı ve ailemle birlikte enkazın altında kaldım. Annem ve babamın kısa sürede hayatını kaybettiğini düşünüyorum çünkü sesleri gelmiyordu. 10 saat kaldım enkazın altında. Havasız kaldığım zamanlar oluyordu ama artçı sarsıntıyla birlikte yerinden oynayan beton yığınlarından dolayı bir şekilde hava alabiliyordum” dedi.

Üzerine düşen dolaptan dolayı hayatta kaldığını söyleyen Kenan, “ Dolap üzerime düşünce beni ezmedi üzerimde kaldı ve oluşan üçgende kaldığım için hayatta kaldım. Yatağın kenarı kurtardı beni. Elimi başıma götürebildim bir ara ve kanadığını fark ettim. 10 saat nasıl geçti anlamadım. Birilerinin sesini duyduğum zaman beni fark etsinler diye tahtaya vuruyordum. 10. saate yaklaşırken artık ümidimi yitirmiştim” diye konuşurken o sırada avluda geçen arkadaşını göstererek, “İşte şuradan geçen arkadaş hayatımı kurtardı” dedi.

Orak Hücreli Anemi hastalığı olduğunu söylüyor Kenan. Dokuların ve organların yeterli oksijen almadığında kansızlık oluştuğunu ve enfeksiyona açık hale geldiğini söyleyen Kenan, “Kansızlık problemi olduğu için kanamam fazla olsaydı muhtemelen hayatta olmazdım şu an. Enkazın altından çıktıktan sonra İskenderun Devlet Hastanesine götürdüler beni. Hastane o an için çok kötüydü. Yarısı yıkılmış durumdaydı. Enkaz altından o kadar çok insan geliyordu ki yerler dahi dolmuştu. Acil olanlara öncelik veriliyordu. Ben acil olmadığım için pansuman yapıldı ve 2-3 saat kaldıktan sonra eve gönderdiler” dedi

GÜNLERCE YARALI HALDE ARABADA KALMIŞ

Hıdır Türbesi avlusunda ortadan bölünmüş alanda 2 aileyle beraber kalan Kenan, “Hastaneden çıktıktan sonra Hıdır Türbesi avlusunda kalmaya başladık. Ondan önce günlerce kendi aracımda yaralı halde kalmaya çalıştım. Ağrı kesicilerle ayakta kalabiliyordum. Sol omzum ve sol ayağım çok kötü durumda. İlaç bulmada zorlandık başlarda ama sonradan bir şekilde temin ettik. Kronik hastalığım için gerekli olan ilaçları 2-3 gün kullanamadım. Onu da raporla eczaneden alabildik” diye konuştu.

“BAKIM VE TEMİZ YATAK İLE DAHA ÇABUK İYİLEŞEBİLİRDİM”

Depremin ilk gününden beridir barınma ve ısınma problemi yaşadıklarını söylüyor Kenan. İletişime geçtikleri insanlar olduğunu, kendilerine yardım edeceklerini söylediklerini ancak sorunların çözümüne dair bir şey yapmadıklarını aktarıyor. Kenan, “İlk günden beridir hep çadır istedik. Isınma problemi olduğunu söyledik konuştuklarımızla ama bir işe yaramadı. Birkaç gün önce 25 kişilik çadır verdiler ama çadır buraya uygun değil toprak alana ihtiyaç var. Halen yaralarım iyileşmedi çünkü sağlıklı bir ortamda yaşamıyorum. Günlerce duş alamadım, temizlik konusunda sıkıntı yaşadım ilk günlerde. Bakım ve temiz yatak ile daha çabuk iyileşebilirdim. 3 gündür dedemlerin evinde yatıyordum ama en son yaşanan depremden sonra tekrardan avluda yatmaya başladım” diye konuştu.

HENÜZ MADDİ YARDIM ALAMADI

Yıkılan binaya dair önceki günler polis ve savcılarla görüştüğünü söyleyen Kenan, “Birkaç gün önce polis geldi yaşadığımız eve dair bilgiler istediler. Önceki gün de savcı incelemelerde bulunarak numune aldı incelenmesi için. Bu şekilde yetkililerle iletişim halindeyiz. Dedemlerin evine hafif hasarlı dendi. Onun için yaptığımız başvuru sonuçlanmamakla birlikte yıkılan binanın da incelemeleri devam ettiği için oradan da maddi olarak yardım olmadı” dedi.

"ALMANYA'DA 3 AY BİLE KALABİLSEM DAHA KOLAY İYİLEŞİRİM"

Kenan, “Dedemlerin evi aynı zamanda benim doğduğum evdir. Çok eski olan bu evsapa sağlam dururken 15 yıldır taşındığımız ev aileme mezar oldu. Dedemlerin evinde kalsaydık şu an ailem hayatta olmuş olacaktı. Buradan gitmek istiyorum. Pasaportum enkazın altında kaldığı için yenisini çıkarmak zorunda kaldım. Ağabeyim Almanya’da yaşıyor. Şu sıralar depremzedelere Almanya vatandaşı olanların, yakınlarını yanlarına almada kolaylık sağlıyor. Ailem gitti, en azından 3 ay bile kalabilsem orada, az da olsa iyi gelir diye düşünüyorum” dedi.

BARINMA VE HİJYEN KOŞULLARININ SAĞLANMASI GEREKİYOR

İskenderun’da kaldığı süre boyunca mevcut koşullarda iyileşmesinin zor olduğunu söyleyen Kenan, “İhtiyacım olan şey şu an için konteyner ya da sağlam bir çadır. Sağlıklı beslenebileceğim ve tedavi olabileceğim koşulların yaratılması gerekiyor. Sadece benim için değil, ihtiyacı olan herkes için bunun yapılması gerekiyor. Çok sıkıntılı bir süreç yaşadık. Başlangıçta yardım tırları gelmeye başladı buraya. İnsanlara yemek şirketleri yemek dağıtırken gönüllülerde onların yaptığı yemekleri dağıtıyorlardı. İlk birkaç gün çok kötüydü, su ve elektrik yoktu. Gece olduğu zaman ‘hayalet şehre’ dönerdi buralar. O yüzden gece olsun istemiyorduk” dedi.

“ACILARIMIZ BİLE TOPLUMSAL OLDU”

Ailesini kaybettiğine üzülecek ve yasını tutabilecek durumda olmadığını söyleyen Kenan, “O kadar çok şey yaşıyoruz ki şu sıralar acımı yaşayıp yas tutamıyorum. Etrafıma ve komşularıma bakıyorum, hemen yakınımızda bir evde bütün aile depremde öldü. Öyle şeyler duyuyorum ki artık kendi acım onların yanında daha az geliyor. Herkes öyle bir durumda ki, herkes en yakınlarını kaybetti, o yüzden de anne ve babamı kaybetmeme üzülmem bencilce geliyor ve acılarımız bile ortak oldu. Duygularım karışık, ne düşündüğümü ve ne yapacağımı bilmiyorum. Yaşantım yok şu an, oturup bir şeyleri düşünecek durumda değilim. Her tarafım halen yara bere içinde, neye üzülüp neye ağlayacağımı bilmiyorum artık. Hayalet şehre dönüştü burası artık. Burası benim yaşadığım ve sevdiğim İskenderun değil artık. Yıkılan binalara bakıyorum, ilçeyi dolaşıyorum ama eski İskenderun yok. Aklıma geldikçe ağlıyorum. O yüzden de şu an için gitmek istiyorum yurt dışına.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Adıyaman'da depremlerde yıkılan 3 sitenin müteahhidi tutuklandı

SONRAKİ HABER

Deprem bölgesinde asbest bertaraf tesisi yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa