Şehir Plancıları Odası: Bu akıl dışılığı hep birlikte durduralım!

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası Resmi Gazete’de yer alan deprem bölgesindeki yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin kararnamenin ardından yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, Şehir Plancıları Odası olarak ürettikleri raporlar ve dosyalarla sürece katkı sunmaya çalıştıkları ancak çabalarının karşılık bulmadığı ifade edildi.

Şehir Plancıları Odası’nın yayımladığı açıklamada “Akıl ve bilimle bağdaşmayan, alelacele kararlar birbiri ardına alınmaya devam etmektedir. Bugün Resmi Gazete`de deprem bölgesinde yerleşme ve yapılaşma hususlarını belirleyen 126 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlanmıştır. Bu kararnamenin 2. Maddesi (4) numaralı bendi uyarınca köy yerleşim alanları dahil, kesin iskan alanlarında ve mevcut kentsel alanda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı`nca onaylanacak plan ve imar uygulamaları beklenmeksizin, jeolojik etüt raporu ve zemin etüdü raporu doğrultusunda Bakanlıkça onaylanacak vaziyet planına ve düzenlenecek yapı ruhsatına göre uygulama yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu düzenleme planlama meslek alanını yapılaşma sürecinden tamamen dışlayan, kentleşmeyi ve kentsel yaşamı tamamen yer bilimsel verilere bağlı kurgulanacak bir mühendislik olgusu olarak gören sığ ve akıl dışı yaklaşımdır. Yapılaşma süreçlerine ilişkin 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikleri tamamen devre dışı bırakan ve yöre halkının katılım ve itiraz imkânlarını ortadan kaldıran bir süreç başlatılmıştır. Bununla birlikte yürürlükteki mer`i mevzuat gereğince imar planı yapım sürecinde yerine getirilmesi gereken birçok analize, çalışmaya ve kısıtlara uyma zorunluluğu da ortadan kaldırılmıştır.” ifadelerine yer verildi.

“PLANLAMAYI SÜRE KAYBI OLARAK GÖREN ANLAYIŞ”

Yalnızca konut alanlarının bir an önce inşa edilmesine odaklanıldığına değinilen açıklamada: En temel bilimsel ve teknik gereklilikleri bile dışlayan bu yöntemle kadim bir geçmişe sahip kentlerimizin yeniden inşa edilemeyeceği açıktır. Yüzlerce yıl boyunca yaşamlarımızı sürdüreceğimiz kentlerimizde nitelikli, refah düzeyi yüksek yaşam alanları kurgulamak adına yapılması gereken en temel iş; kır-kent ilişkisini, sosyal yaşamı, kent kültürünü, kent ekonomisini ve yöre halkının tüm gereksinimlerini kapsamlı bir biçimde ele alan bütüncül bir planlama sürecini başlatmaktır. Şehir Planlama mesleğini dışlayarak kent inşa etmeye çalışma düşüncesi başarısız olmaya mahkumdur. İlgili makamların planlama meslek alanının tüm gerekliliklerini reddeden, planlamayı sadece süre kaybı olarak gören, yaşanan kayıplardan, felaketten ders çıkarmayan bu anlayışı karşısında tüm halkımıza sesleniyoruz: Geleceğimizin de enkaza dönüşmemesi için bu akıl dışılığı birlikte durdurmaya; yaşam hakkımıza, bilime, tekniğe, geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz” denildi.