26 Şubat 2023 04:00

Madenci, enkazları değil bürokrasi duvarını aşamadı

Deprem bölgelerinde arama kurtarma çalışmalarına katılan madenciler: 99'da izin mizin beklememiştik. Şimdi yetkin yok, bürokrasi var. Bekliyorsun kaç gün izin için. Hemen müdahale edemiyorsun.

GMİS

Paylaş

Hilal TOK
İstanbul

Madenciler, deprem bölgesinde ayazda, zorlu koşullarda uzattıkları elle onlarca kişiye can oldu. Depremzedeler onları kahraman ilan etse de onlar, “Daha fazla can kurtarabilirdik” diyerek geri döndü. Günlerce bekletilmelerine, zamanında bölgeye gitmeleri için olanak sağlanmamasına hâlâ öfkeliler. Madenciler AKP Hükümeti döneminde kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) afet bölgesine direk müdahale yetkisini tırpanlamasının daha fazla canın kurtarılmasını engellediğini söyledi.

Hatay Hassa’da çalışma yürüten TTK Üzülmez Müessesesi işçisiyle konuşuyoruz. Engeller nedeniyle ancak 3. gün deprem bölgesine gidebilmişler. “Biz vardığımızda hiç canlı kalmamıştı göçük altında” diyor, “Hep cenaze çıkardık. Daha erken gitseydik daha çok can kurtarırdık. Özel madenlerden de gelenler vardı. Kurtarırdık.” ’99 depremini hatırlatıyor işçi. “İzin mizin beklememiştik” diyor: “KİT kuruluşlarının kendi karar alma yetkisi vardı eskiden. Doğal afete yardım edecekse giderdi hemen, şimdi yetkin yok ki, bürokrasi var. Bekliyorsun kaç gün izin alabilmek için. Hemen müdahale edemiyorsun.”

BİRİNCİ GÜN ‘BEKLE’, İKİNCİ GÜN ‘BEKLE’

’99 depreminde daha etkili çalışma yapabildiklerini TTK İşçisi Alaaddin Kara da onaylıyor: “Biz ’99’da hemen yola çıkmıştık. İlk günün gecesi oradaydık, ilk gün orada olmamıza rağmen saatler geçtiği için geç kaldığımızı düşünüyorduk. Çünkü bize havadan direkt ulaşabileceğimiz bir lojistik destek sağlanmamıştı. Ama bugüne göre daha erken gittik çünkü yukarıdan emir beklemeden gidebiliyorduk.” Kara, Maraş depreminde olanları ise şöyle aktardı: “Biz Maraş depremi olunca madenciler gönderilsin diye hemen çağrı yaptık. Çünkü herkes hazırdı, emekli maden işçileri bile hazırdı. Ama birinci gün ‘bekle’, ikinci gün ‘bekle’ dendi… Biz burada yerimizde oturamıyoruz beklerken. Böyle bir başıboşluk görülmüş şey değil. İnsanları organize edememenin sonucunda binlerce insan bağıra bağıra can verdi.”

"AFAD SADECE 12 MADENCİ İSTEDİ"

CHP’li Zonguldak Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Deniz Yavuzyılmaz da özelleştirme politikaları ve yetkilerin tırpanlanmasının sonuçlarına dikkat çekti: “99 depreminde AFAD yoktu. Şimdi bütün arama kurtarmalar AFAD diye bir kuruluşa bağlandı. AFAD da İçişleri Bakan Yardımcısına bağlı bir alt birim. Diğer arama kurtarma ekipleri ancak AFAD’ın talebine göre harekete geçebiliyor. Mesela Türkiye Taşkömürü Kurumu kendi kendine karar verip ya da Enerji Bakanı kendi kendine karar verip ‘Hadi gidiyorsunuz yola çıkıyorsunuz’ diyemiyor. AFAD’dan talep gelmesi gerekiyor, sonra yine AFAD tarafından onaylanıyor, ancak daha sonra yola çıkıyorlar. AFAD ve onun oluşturduğu prosedürle çok ciddi bir zaman kaybı oldu.” Maraş depremi sonrası bir başka skandal daha yaşanmış: “Düşünün halihazırda TTK’de bir arama kurtarma ekibi var ama AFAD sadece 12 kişilik bir ekip talep ediyor. Bin madenci var ama yola çıkamıyor. Ancak 12 kişiyi hazırlayıp gönderiyor. Yüzlerce madenciyi ilk günün ilk saatlerinde bölgeye gönderebilirlerdi. Eğer madenciler zamanında ulaştırılabilseydi binlerce kişi kurtarılabilirdi. Sonra 7. 8. günde kurtarışları mucize olarak gösterdiler. Aslında onların hepsi 2. gün kurtarılabilirlerdi. Pek çok vatandaşımız donarak öldü.”

‘KAHRAMAN’ DİYORLAR AMA TALEPLERE KULAK TIKIYORLAR

Medya ve yetkililerce “kahraman” ilan edilen madencilerin yıllardır dile getirdiği taleplere ise kulak tıkanıyor. İşçi sayısının azaltılmasının iş kazası riskini artırdığını anlatıyor. Madencilerin promosyon talepleri bile aylarca duymazdan gelindi ve Amasra Katliamı sonrası “sus payı” olarak yalnızca yarısı verildi. “Biz kurtarmaya bir şey istemek için gitmedik. Ama madenciler olarak haklarımızın da karşılanmasını istiyoruz” diyen Üzülmez Müessesesi madencisi, TTK’nin özelleştirme politikasıyla yok edilmek istenmesine, hak gasplarına öfkeli. TTK Kozlu Müessesesi işçisinin 42 madencinin can verdiği Amasra Katliamı sonrası sözü bugünü de anlatıyor aslında: “Madenciler öldüğünde, büyük kazalar olduğunda hatırlanıyor. Bu taleplerimizi dile getirirken de sesimize ses olunmalı. Madencilerin değer görmesini istiyoruz gerçek anlamda.”

"ROMANTİZM İLE GERÇEĞİ SAKLADILAR"

Medyanın deprem bölgesindeki yayınlarına da tepkili madenciler. Üzülmez Müessesesi madencisi betonların ve yapıların kalitesiz olması nedeniyle yeni binaların bile yıkıldığını söyledi ve izlenimlerini şöyle aktardı: “İncecik demirler kullanmışlar, midye kabuğu var kolonun içinde, deniz kumu ile yaptıkları. Televizyonda romantizm yaptılar ama halk öfkeli. Medya yine üç maymunu oynadı. Biz 10 gün kaldık orada hâlâ su gelmemişti. Zaten sokaklar artık cenaze kokuyordu, biz cenaze kokuyorduk artık. Hatay’da insanlar kendi ülkelerinin mültecisi gibi oldular. Adıyaman, Maraş’a giden arkadaşlar da hiç yerleşim yerinin kalmadığını söylüyor. Hava soğuk, bir çadırda 10 kişi kalıyor. Ben soğuktan üşümekten uyuyamıyordum.”

ÖNCEKİ HABER

Depremzede mülteci kadınlar anlatıyor: Yan yana durabilirdik, yine ayrıştırdılar

SONRAKİ HABER

Adıyaman'da depremde yıkılan binayı inşa eden şirketin 2 yetkilisi tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa