Abdallar depremde de unutuldu!

Depremden önce birçok temel ihtiyaca erişemeyen Abdalların hayatı depremle daha da ağırlaştı. Kendilerinin yaptıkları derme çatma çadırlarda kalan Abdallar, arayıp sorulmadıklarından şikayetçi.

28 Şubat 2023 01:45
Paylaş

Deniz KEMEÇ
Mesut BAYLAV
Antep

‘Normal’ zamanlarda da birçok temel ihtiyaca erişemeyen Abdalların hayatı depremle daha da ağırlaşmış. Özellikle çocuklar ve kadınlar açısından tablo gün geçtikçe daha da korkunç bir hal alıyor. Yetkililerden sorunların çözümü için bir an önce adım atılmasını bekleyen Abdalların yaşadıkları Antep’in Yeşilova Mahallesi’ndeyiz.

Mahallenin girişinde şeritlerle çevrilmiş ağır hasarlı binalar dikkat çekiyor. Sokağın sonunda müzisyenlikle geçimini sağlamaya çalışan Mehmet Kaplan karşılıyor bizi. Öncesinde görüşmek için haberleşmiştik. Etrafta mahallelinin kendi imkanlarıyla kurduğu derme çatma çadırlar bulunuyor. Çadır derken derme çatma, birçok yeri açık, korunaksız muşambayla çevrilmiş yerlerden bahsediyoruz. Mehmet ve ailesi de bu çadırlardan birinde kalıyor. Çadırın önündeki sandalyelere oturur oturmaz Mehmet anlatmaya başlıyor. Bu bölgede yaşayan insanların çoğunlukla çalgıcılık ve hurdacılıkla geçimini sağladığını ancak depremden dolayı bu durumun tamamen ortadan kalktığını söylüyor. İnsanların tedirgin olduğundan bahseden Mehmet ekliyor: “Hadi gündüz bir şeyler alırım diye eve giriyorlar fakat gece herkes tereddüt ediyor. Herkes çadırda kalıyor, soğuk!” Öncelikli olarak Nurdağı ve İslahiye’ye yardım yapıldığını söylüyor ve ekliyor: “Buradaki insanların en azından temel ihtiyaçları karşılansa insanlar ‘Akşama ne yiyeceğiz? Ne içeceğiz?’ demez”.

Bizi gören diğer depremzedeler etrafımızda toplanmaya başlıyor. Kucağında bebeğiyle Neşe Buluter, çadırda odun, kömür, mama, ilaç, bez gibi temel ihtiyaçların olmadığını ifade ediyor ve ekliyor:  “Çocuklarımız hasta oluyor. Korkup evlerimize de giremiyoruz. Biz keyfimizden burada yaşamıyoruz. Şu elimizin ayağımızın kirine bak!” Depremzedelerin çadırları borçlanarak yaptıklarını söyleyen başka bir yurttaş, “Üstelik hiçbirinde soba yok” diyor.

Başka çadırların olduğu yere doğru ilerliyoruz. Burada diğer yere kıyasla daha çok çadır var. Çevreye ilk bakışta yerlerdeki bebek bezleri, çöpler ve yıkılmak üzere olan binalar göze çarpıyor. Isınmak için ortak bir alanda çöplerden ateş yakılmış. Çok sayıda çocuk çadırların etrafında koşuşturuyor, kadınlar kucaklarında bebekleriyle oturuyor. Bir çadırın kenarına yaklaştığımızda az miktarda çorbayı bir ailenin paylaştığını görüyoruz, ekmek bile yok! Habib Özbulut’la konuşuyoruz. Evlerin hasarlı olmasından dolayı korkup evlere giremediklerini ve hiçbir şekilde çadır da ulaşmadığını ifade ediyor. Diğer yandan artık hurdacılık yapamadığını belirtiyor, temel ihtiyaçlarını ancak insanların yardımıyla karşılayabildiklerini söylerken tuvaletin ve suyun da olmadığını belirtiyor. Hiçbir yardım alamadıklarını söyleyen Döne Bulut alıyor sözü, “2-3 kuruş paramız varsa o da çadırlara gitti” diyor. “Çadırlarda yaşam…” diye tam sorumuzu soracakken kesip “Yaşam ne? Bir yağmur yağsa sular altında kalacağız. Yaşam orada kalsın” diye sitem ediyor. Bir kadın bizi kendi çadırını çekmemiz için çadırına doğru götürürken anlatıyor: “6 tane çocuğum var, evim hasarlı giremiyorum, 3 tane zihinsel engelli çocuğum var. Aha halim!” diyerek sobasız bir tarafı açık çadırı gösteriyor. Diğer kadınların çaresizliğine geçiyor: “Bir kadın yeni doğum yaptı. Çadır soğuğunda çocuğa bakmaya çalışıyor. Kadınlar doğum yapıp çadırlara dönüyor.”

Bir başka çadırın yanında Özel Buluter alıyor sözü: “Pis su içmekten hasta oldu çocuklar, her gün acillere götürüyoruz.” İmkanı olmayanların çadır yapmaları için kendi aralarında para topladıklarını vurguluyor. Geçimlerini çöp, kağıt toplayarak ve hurdacılık yaparak sağladıklarını belirten Özel, hiç kimsenin onları arayıp sormadığını söylüyor ve diyor ki: “Biz bu ülkenin insanı değilmişiz demek ki!”

ÖNCEKİ HABER

İÜ Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi öğrencileri: Fakültemizin belirsizliği bizim için endişe verici

SONRAKİ HABER

Statlardan ‘Hükümet istifa’ sesleri yükseliyor: Bir sloganın meşruluğunu haykırmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa