Ercüment Akdeniz: Hep birlikte başaracağız, tek adamı göndereceğiz
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, son siyasal gelişmeler ışığında toplanan Emek Partisi Merkez Yürütme Kurulu sonrası Evrensel'in sorularını yanıtladı.
Zeliş IRMAK
MYK toplantısı sonrası Evrensel’e konuşan Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Meral Akşener'in ve İYİ Partinin çıkışının Erdoğan yönetimini ve tek adam hükümet sistemini sevindiren bir gelişme olduğunu söyledi. Akdeniz, “Halkımız bize ve kendi gücüne güvensin. Millet İttifakı'ndaki kırılmalar, sarsılmalar tek adam yönetimini, şimdilik, sevindirse de, biz muhakkak tek adamı göndereceğiz. Bunu, bunu birlikte başaracağız" dedi.
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz’in yanıtları şöyle:
AKŞENER’İN ÇIKIŞI TEK ADAMI SEVİNDİREN HAMLEDİR
Emek Partisi yaşanan sıcak gelişmeler üzerine Merkez Yürütme Kurulunu topladı. Meral Akşener'in seçime artık neredeyse sayılı günler kala yapılan bu çıkışını siz siyasi olarak bekliyor muydunuz? Böyle bir tavır masadan ayrılmak mıdır yoksa bir blöf müdür?
Tek adam yönetimi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve arkasında kümelenmiş sermaye grupları… Bu gruplar eliyle yüksek enflasyon, yoğun sömürü, depremler, yangınlar, felaketler bir bütün olarak yoksul halkın üzerine çöküyor. Bu tablo karşısında tek adamın sürekli güç kaybettiğini biliyoruz.
Böyle bir süreçte iktidarı sürdürebilmek için bir yandan baskıyı artırdılar, diğer yandan da “Bizim A, B, C, D planlarımız var” dediler. Planlarından biri muhalefet blokları içerisinde çatırdama ve kendilerine nefes aralığı yaratmaktı. Hatırlarsanız daha önce de Meral Akşener'e ‘evine dön’ çağrısı yapılmıştı. Bu bakımdan son yaşananlar sürpriz değil. Ama 6'lı masada imzaların atılıp yayınlanmasından sonra böyle bir çıkış tabii ki sürpriz bir etki yarattı. Burjuva muhalefet içerisinde şu anda da çok büyük dalgalanmalar var.
Bu çıkış, son gelişmeler burjuva muhalefet içerisinde bir kırılma mıdır?
Tabii ki kırılmadır. Seçimlere daha 70 gün var. Bu 70 günde Cumhur İttifakı içerisinde neler olacak, Millet İttifakı'nın beşlisi içerisinde neler olacak, İYİ Parti neler yapacak, bunları birlikte göreceğiz. Çok gelişmeye gebe bir dönem, öyle görünüyor. Biz gerek Emek Partisi gerek içinde bulunduğumuz Emek ve Özgürlük İttifakı olarak dimdik ayaktayız. Bunlar bizi sarsmaz, bize alan açar.
Akşener’in bu hamlesi doğrudan bilinçli kurgulanmış ya da kendiliğinden yaşanmış olabilir. Her iki durumda gözle görünen net bir şey var: Akşener'in ve İYİ Parti'nin çıkışı Erdoğan yönetimini ve tek adam hükümet sistemini sevindiren, ona nefes aldıran, Saray rejiminin manevra alanını genişleten bir neticedir.
HALKIMIZ BİZE GÜVENSİN
Bu gelişmelerden sonra gözler Emek ve Özgürlük İttifakı’na daha çok çevrildi. Sizin ittifak içerisinde konuşma fırsatınız oldu mu? Yakın zamanda toplanacak mı ittifak?
EMEP Merkez Yürütme Kurulumuz toplandı. Aynı gün TİP MYK’sı, akabinde HDP MYK’sı toplandı. Kısa sürede muhtemeldir ki Emek ve Özgürlük İttifakı başkanları yan yana gelecek. Biz tabi ki sürekli iletişim halindeyiz. Hem tek tek partiler olarak hem de ittifak olarak bu süreci gözlüyoruz. Bir kere önce şunu net söyleyelim. Halkımız bize güvensin. Millet İttifakı'ndaki kırılmalar tek adam yönetimini sevindirse de, biz muhakkak tek adamı göndereceğiz. Bunu, bunu hep birlikte başaracağız.
BUNLARI TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE DEFETMELİYİZ
O zaman cephe genişleyecek mi, böyle mi anlamalıyız?
Ortak ve tek adayla birinci turda seçime gitmek daha elzem hale gelmiştir. Biz Emek Partisi olarak bunu söylüyoruz. Şu saatten sonra başka formülleri zorlamanın gereği yok. Bunu başarmalıyız. Ortak adayla seçimlere girmeliyiz. Erdoğan yönetimine, bu tek adam sistemine, arkasındaki sermaye güçlerine milletin beklediği yanıtı hep birlikte vermeliyiz ve bunları tarihin çöplüğüne def etmeliyiz. Denklem bu açıdan uygundur, en geniş cepheyi kurarak bunu sağlayabiliriz.
İYİ Parti, Millet İttifakı içerisindeki burjuva partilerden en gerici, en sağda duran parti özelliği taşıyordu. Ayak bağı olduğu, pranga olduğu noktalar da vardı; özelikle Kürt sorununda, Alevilere karşı duruşta, göçmen-mülteci düşmanlığında… İYİ Parti'nin ayrılmış olması, bütün güçlerin hep beraber hareket etmesi bakımından da bir imkan sunabilir. Ama tabi ki şunu ifade ediyoruz. Bizim ittifakımız ayrı, Emek ve Özgürlük İttifakı. İttifak olarak 24 Eylül'de yayınladığımız program çok farklı bir program. Halk egemenliği diyoruz, ekonomide ve demokratik alanda başka bir Türkiye tarif ediyoruz. Restorasyona da tek adama da hayır diyoruz. Devrimci, demokratik bir halk iktidarını ve dönüşümünü ortaya koyuyoruz. Bu açıdan bizim Millet İttifakı ile yan yana gelmemiz programatik olarak mümkün değil. Yollarımız çok ayrı. İki ayrı Türkiye inşası var. Başkanlık seçiminde bizim için önemli olan isim değil, tek adam sistemine son vermek. Bu koşullarda ortak adayla, en geniş cepheyi kurma çağrı yapıyoruz.
Yani ortak aday demek, millet ittifakının arkasına yedeklenmesi anlamına gelmiyor.
Hayır, tabii ki değil.
Peki Meral Akşener yaptığı açıklamalardan geri adım atıp masaya dönmezse, Kemal Kılıçdaroğlu aday olur, İYİ Parti de onu desteklerse seçim ikinci tura kalır mı?
Seçimin ikinci tura kalması da mümkün, farklı senaryolarda böyle bir seçenek var. Bunun olması dünyanın sonu değil. İkinci tura kalması durumunda iki aday yarışacak. O zaman tek adamdan kurtulmak isteyen halk güçleri daha geniş bir yelpaze de o adayı destekleyecek. Dolayısıyla ikinci turda, şu günkü tabloya nazaran, çok daha avantajlı, çok daha moral bulacağımız, yüksek bir oy da elde edebileceğimiz bir tabloyu yakalayabiliriz. Sahaya inmemiz lazım. Evet, sokak sokak çalışmamız lazım.
YIKINTILAR ARASINDA BİLE HAYATI, UMUDU İNŞA EDİYORUZ
Başta da söyledik dün akşam MYK’nızı topladınız, bir çalışma programı planı çıktı mı? Yani sahaya iniyor mu Emek Partisi?
Biz EMEP olarak sahadayız şu anda. Neredeyiz peki? Örneğin MATA’da şu an direniş var. 1200 metal işçisinin ücretlere ek zam talebiyle fabrikada eylemi var, biz oradayız. Bütün halk güçlerini o direnişin etrafında toplanmaya çalışıyoruz. Daha önce Bekaert ve Kartonsan grevinde bunu yaptık. Şu an dipten gelen bir dalga var. Yani Meral Akşener'in çıkışı, ayrı bir blok kurması, Saray'ın sevindirmesin. Çünkü işçiler hala açlık sınırının altında ücret alıyor. Hala insanlar çok ciddi geçim sorunu yaşıyor. Hala öğrenciler KYK yurtlarında değil, bakın boşaltıldı oralar deprem nedeniyle. Pandemi, üstüne deprem! Bir üniversite öğrencisi dört yıllık yüksek öğrenim hayatında bir yıl bile üniversiteye gitmemiş oluyor. Gençliğin geleceği yok. Kadınların uğradığı zulmün haddi hesabı yok.
8 Mart var önümüzde. Şimdi Ekmek ve Gül, kadın dernekleri, partili kadın arkadaşlarımız depremzede kadınların, yoksulluk içindeki kadınların, şiddete uğrayan kadınların sesini yükseltmek için mücadele ediyorlar. Gösteriler olacak zaten meydanlarda. Biz deprem bölgelerindeyiz, bu röportaja başlamadan bir görüntü geldi elime, Adıyaman'da parti örgütümüz gençler için, çocuklar için ETÜT çadırları kurmuşlar. İşte bu! Yani yıkıntılar arasında bile emekçilerin hayatını, umudunu yeşerten bir çalışma içerisindeyiz. Emek Gençliği’miz tam kadro sahada ve halkının hizmetinde şu an. İşte bu yeni, devrimci bir siyaset anlayışıdır. Buradan bir siyasetle tek adamı biz hep birlikte göndereceğiz. Bundan bir endişe olmasın. Tek adam yönetimi sevinmesin derken bunu söylüyorum. Halk, işçiler, emekçiler, yoksullar kendi durumlarında bir değişim görmediği sürece bir umut olarak tek adam yönetimine bakmıyorlar, bakmayacaklar.
TEK ADAMI DEF EDELİM, EMEKÇİLERİN TÜRKİYE'SİNİ YARATALIM
Buradan devam edelim, dünden beri aslında ikili bir tartışma da yürüyor; ‘deprem gibi bir gerçeğimiz var, sorunlar hala çözülmedi bu çıkışlar arasında unutuluyor’ bu deniyor. Bunu unutmadığını anlıyoruz, onunla birlikte şöyle genişletelim soruyu: Gerek deprem bölgesinden gelen ilk yorumlar, gerek fabrikalardan, işçilerden gelen tepkiler neler?
Hatay'da su yok bir kere feryat var şu an. Böyle bir rezalet olmaz. Salgın hastalık tehlikesi var. Aynı şekilde Adıyaman'dan, Maraş'ın köylerinden, Pazarcık’tan, Malatya'nın köylerinden bize bilgiler geliyor, yetişemiyoruz. Yani devlet hala bütün imkanları harekete geçirmiş değil. Tek odaklandıkları konu; yeniden inşada rant ve karı şirketlere nasıl peşkeş çekecekleri. İstanbul'da depremin eli kulağında. Büyük bir teyakkuzla harekete geçmek yerine, İstanbul’u nasıl boşaltılırız, İstanbul'un iki yakasında nasıl rant ve kar alanları oluştururuz, Kanal İstanbul'u nasıl bir an önce yaparız kaygısı var. Biz bunları reddediyoruz, siyaseten dur diyeceğiz. Dur diyemezsek ne olur? Kepçelerle, can var demeden o moloz yığınlarına nasıl daldılar ise aynı şekilde o kepçelerle doğaya, kentlere, parklara, insan yaşamına da dalacaklar.
O yüzden seçim var, aman bekleyin tutumunun terk edilmesi lazım. Bir yandan bütün güçlerimizle sandık ve seçim güvenliğini sağlayalım, tek adam yönetimini def edelim. Hep beraber burada güçlü bir birlik yaratalım. Öte yandan Türkiye'nin yeniden inşasında halk egemenliğini, yoksul emekçinin Türkiye'sini yaratma, ona nefes aldırma, refaha kavuşturma mücadelesinde yeni bir program ortaya koyalım. Burada birleşelim ama her şeyi sandığa havale etmeyelim. Depremzedeler, halkımız kendi taleplerini daha gür bir biçimde haykırmalılar. Biliyoruz OHAL var, kim ağzını açsa tepesine çöküyorlar. Buna rağmen ekmeği, geleceği, güvenli konutu; eğitime, sağlığa ve temiz suya erişim hakkını ancak mücadeleyle, örgütlenmeyle, halkın örgütlü gücüyle kazanabileceğimizi herkes görmeli.
O yüzden biz diğer burjuva muhalefetten farklı olarak beklemeyelim, taleplerimizle harekete geçelim diyoruz. Tek adam yönetimini gönderecek olan da halkın örgütlü gücüdür. Emeğin Türkiye'sini, demokrasinin Türkiye'sini kuracak olan da halkın örgütlü gücüdür. Halkımız hiç moralini bozmasın. Emek Partisi başından beri şunu söylüyordu: Tek adamdan kurtulalım, bütün güçler yan yana duralım, bunun için ittifak yapmamıza da gerek yok. Faşist rejimin inşasına karşı omuz omuza duralım ve tek adamı gönderelim. Bugün en acil ihtiyaç bu. Ama bunu yaparken şunu da soralım. Giden gidecek, yerine kim gelecek, ne gelecek? Biz tek adama karşı başka bir tek adam seçmiyoruz. 200 bin işçinin grevini yasaklamış Babacanlarla, 10 Ekim Gar katliamı ve diğer katliamların kara kutusu olduğunu ima eden Davutoğlugillerle, Akşenerlerle yol yürünmez. Yürürseniz buradan aydınlık bir Türkiye çıkmaz. Dediğimiz şeyler daha bunlar iktidara gelmeden doğrulandı. O yüzden herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün.
Sermaye dünyasından, karanlık güçlerden, çete-mafya ilişkilerinden, çürümüş burjuva siyasetinden bağımsız bir siyaseti, bir emek ve halk siyasetini hep birlikte örgütlemek için bir araya gelelim. Bütün emekçiler, bütün yurttaşlar bunu düşünsünler. Bize güvensinler. Emek Partisi'ne güvensinler. Emek ve Özgürlük ittifakına güvensinler. Biz Türkiye'ni sigortasıyız, biz yan yana durduğumuz zaman, yelpazeyi genişlettiğimiz zaman halkın bu örgütlü gücünün önünde hiçbir güç duramaz. Halkımız kendi öz gücüne güvenmelidir.
Daha çok konuşacağız ama bitirirken son mesajınızı alalım…
Emekçilerde yeni bir arayış var, İlkeli ve tutarlı birlik arayışı. Burjuva muhalefet öyle 2000 maddeyle mutabakat metinleri imzalayarak güven olamıyor. Hayatın içinde emekçilerin talepleri karşısında verdiğiniz sınavla güven oluyor. Onlardan uzaksanız, her şeyinizi burjuva dünyanın çıkarlarına, burjuva klikler arasındaki çatışmaya göre taraf olmaya kilitlemişseniz sonunuz işte böyle olur. İşçi sınıfı ve emekçilerdeki arayış Emek Partisi'yle birleşirse, Emek ve Özgürlük ittifakı ile birleşirse önemli bir yol açılmış olur. Tek adam yönetimine karşı da en geniş güçlerin yan yana durduğu bir tutum güçlenirse hep birlikte başarırız. Halk kazanmış olur.