05 Mart 2023 03:41

Turgay Olcayto: Hayata nasıl bakıyorsanız öyle yaşıyorsunuz!

Kadir İncesu, Gazeteci ve Yazar Turgay Olcayto'yu yazdı.

Kadir İncesu ve Turgay Olcayto (Fotoğraf: Sertaç Çelik)

Paylaş

Kadir İNCESU

Çınar Yayınları’nda çalıştığım yıllarda fırsat buldukça çevreyi keşfe çıkardım. O gezilerden birisinde, önünden defalarca geçtiğim, biraz da çekinerek girdiğim Basın Müzesi’nden Bizim Gazete’nin yeni sayısıyla gülerek çıkmıştım dışarıya… Röportajlarımın gazete ve dergilerde yayımlandığı günlerdi. Bizim Gazete’nin Usta Muhabiri Sabine Erkuş ile tanıştıktan sonra Bizim Gazete’de de çıktı yazılarım. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi olmadan yazılarımın, cemiyetin yayın organında yayımlanması heyecan vericiydi. Cağaloğlu’ya her gidişimde TGC’ye mutlaka uğradım. Başkanımız Turgay Olcayto ile cemiyetin tadına doyulmaz çayını yudumladık birlikte, bazen yanına simit katık ederek... Saatlerce sohbet ettik, ortak dostlarımızı andık. Bu sohbetlerde sıklıkla yer alan, TGC’ye üyelik sürecimde destek olan arkadaşım Yasemin Arpa’ya da bir teşekkür borçluyum.

Son gidişlerimden birisinde imzalayıp armağan ettiği, Dilkitap Yayınları tarafından yayımlanan, Evrensel gazetesindeki haftalık yazılarının yer aldığı “Çok Bilmişler Korosu” adlı kitabını okuyup, aldığım notlarla bir kere daha çıkıyorum Cağaloğlu yokuşundan, nefes nefese. Her zamanki güler yüzüyle karşılıyor Turgay Abi. Cam kenarındaki koltuğa geçiyorum. Sol tarafımda kalan duvarda bugüne kadar Türkiye Gazeteciler Cemiyeti başkanlığı yapmış isimlerin fotoğrafları, aldığı plaketler yer alıyor. Bu kez yanımda arkadaşım, iyi okur, arşivci Sertaç Çelik de var. Üst üste fotoğraflarımızı çekiyor. Deklanşöre her dokunuşunda çıkan o mekanik sesle huzur buluyorum.

1937 yılında İstanbul’da doğan, İstanbul Erkek Lises’ni ve İstanbul Hukuk Fakültesini bitiren Olcayto gazeteciliğe 1961 yılında Son Posta gazetesinde polis-adliye muhabiri olarak başladı.  Yeni İstanbul gazetesinde muhabir ve istihbarat şefi olarak çalışan Olcayto 1967-98 yılları arasında TRT’de muhabir, haber müdür yardımcısı -TRT 2 haber sorumlusu, TRT Genel Müdürlüğünde yayın denetleme kurul üyeliği yaparak 1998’de emekli oldu. 1996’dan itibaren Türkiye Gazeteciler Cemiyetinde yönetim kurulu üyeliği, genel saymanlık, genel sekreterlik, başkan yardımcılığı, başkan vekilliği yapan Olcayto 2013 mayıs ayından bu yana TGC Başkanı olarak görevini sürdürüyor.

Çeşitli kurumlarda TGC’yi temsil eden, İLAD 2016 Hıfzı Topuz İletişim Onur Ödülüne değer görülen, Evrensel gazetesi ve Tansiyon dergisinde köşe yazılarını sürdüren Olcayto’nun “Sahi Siz Hangi Taraftaydınız?​”, “Güneşin Düşmanları”, “Üzgün Sardunyalar”, “Hayatın Renkleri” adlı dört kitabı daha bulunuyor.

Yazılarında siyaset, insan, doğa ve hayata dair her şeyi bulabilirsiniz. Çoğunlukla da hızla değişen ülke gündemi nedeniyle istediği yazıdan bambaşka yazılar yazmak zorunda kaldığına dikkat çekse de, umudu elden bırakmıyor. “Yaşam ve Ölüm Üstüne” başlıklı yazısı da belgesi sayılır düşüncelerinin; “Hayata nasıl bakıyorsanız öyle yaşıyorsunuz. Şiir okumak, şarkı söylemek, gülmek doğadan keyif almak ve sevmek. Canlı olan her şeye sevgiyle bakmak insanı insan yapar.”

Yazısının sonunda her ne olursa olsun, duygu durumuna uyan bir şiirle veda ediyor okura. “Şiirler her zaman acıları, yaraları sağaltıcı olmuştur,” diyen Olcayto’nun neden her yazısını bir şiirle bitirdiğini daha iyi anlıyoruz.

1961 yılının Sonbaharında, Çetin Emeç’in yönettiği Son Posta ile mesleğe adım atan,  “O günden bugüne iyisiyle kötüsüyle çok şey gördüm” diyen Olcayto’nun yaşamının “öz”ünden damıtılmış anılar da var yazılarında. Tecrübeli bir gazeteci olan Olcayto’nun “Gazetecilik hep kalacak,” tespitinin nedeni de, önemi de yazdıklarında gizli.

“Basın Emekçisi Olmanın Dayanılmaz Güçlüğü” başlıklı yazısında yaptığı tespitler dikkat çekici… Gazeteciliğin zor mesleklerden biri olduğuna vurgu yapan Olcayto, “Bilgi donanımı, yetenek, merak duygusu dışında ilkeli bir duruş, kamuoyuna ve elbette okuruna karşı derin bir saygı gerektirir,” diyor. Okurlar kadar, gazetecilik mesleğine gönül veren gençlerin de okuması gereken yazılardan oluşuyor kitap.

Pandemi günleri, bir nevi yalnızlık demekti, kişinin kendi kendisiyle baş başa kaldığı bir yalnızlık. Yalnızlık, kişiye iyi gelir mi? Hem de nasıl? “Arınmalar” adlı yazısında şöyle diyor Olcayto; “Bu yalnızlık bir bakıma iyi geliyor. Bir arınma duygusu veriyor insana. Düşünüyorsunuz eski güzel günleri, anımsıyorsunuz özlediğiniz dostları.  …kimi şiirleri hâlâ ezberden okuyabildiğinize şaşırıyorsunuz. En çok da mücadele gücünüzün yükseldiğinin ayırdına varıyorsunuz.”

Yazılarıyla ilgili yaptığı yorumu, yaşam felsefesi olarak da değerlendirmek doğru olur diye düşünüyorum; “Eleştirel gazeteciliğin bizlere verdiği görevi yapmaya çalışıyorum. Bunu ne kadar başarabildiğimi bilmiyorum. Şunu biliyorum ki halkın haber alma, gerçekleri öğrenme, bilgi edinme hakkını savunmak için elimden geleni ardıma koymayacağım. Bizim kuşağın gazetecilik için verdiği bir sözdür. Bu sözün arkasında durmaya devam edeceğiz sonuna kadar.”

Uzun uzun sohbet ederiz, her gidişimde. Pırıl pırıl hafızasıyla 60 yıl öncesinden çok ilginç ve önemli detaylar anlatır. Siyasetten de konuşuruz, şiir ve öyküden de. İstanbul Lisesi günlerinden de konuşuruz, bir dönem Beşiktaş forması giyen Alan Walsh’tan da…Ülkü Tamer’i de anarız, Çetin Emeç’i de… Bu yılın Burhan Felek Ödülleri törenine gelen İstanbul Lisesinden arkadaşı TYS Genel Başkanı Adnan Özyalçıner ile lise günlerine dair yaptıkları sohbete şahit olsanız, sanki birkaç gün önceden söz ediyorlar sanırdınız.Turgay Abiye sürekli, anılarını yazması için baskı yapıyorum. Pandemi öncesi başlayıp küçük bir bölüm de yazmış… Ancak biricik eşinin kaybı sonrası ara vermiş yazmaya. Yazamamış. Umarım yazar. Baskılarım sürecek.

Her yazısını bir şiir ile bitiren Turgay abiden izin alarak…  Babam Aziz İncesu 10 yıl kadar Mısır Çarşısının girişinde, yaz, kış, yağmur, kar demeden. pek de korunaklı olmayan bir yerde, bir gazete bayisinde çalıştı. Dönem dönem yaz tatillerinde ben de orada çalışırdım. Gazeteleri, dergileri, çizgi romanları okumak bambaşka bir serüvendi benim için. Ne zaman oradan geçsem, o günler gelir aklıma. Zor bir yaşamı olan babamdan kalan bir defterin içerisinde birkaç dörtlüğünü buldum kaybından 20 yıl sonra. Biliyorum, Turgay abi “İyi yapmışsın!” diyecek gülümseyerek… İşte babamın dörtlüğü…

“Aziz’in vardır arzusu/ Bulamadı isteğini doğrusu/ Ufuklardan doğan güneşin parıltısı/ Verir bana, bir umut verir.”

Ancak ne olursa olsun yazının sonundaki şiir Turgay abiden olmalı…1963’te Kangal’da yazdığı “Yalnızlık Üzerine” adlı şiiriyle bir nokta koyalım yazımıza, şimdilik.“Buraların adamı değilim ya! / Dalıp gitmem arada bir / usulca ağladığım ondan /Gurbet türküsü çığıran çocuk / Ne bildin yalnızlığımı.”

ÖNCEKİ HABER

Bir daha asla: Auschwitz

SONRAKİ HABER

Kadınlar basketbol maçında depremzede çocuklar için sahaya oyuncak atıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa