05 Mart 2023 03:05

Mata işçileri direnişlerini sürdürüyor | “İnsanca muamele görmek istiyoruz!”

Ücretinden yemekhanesine, tuvaletine havalandırmasına… İnsanca yaşamak ve insanca koşullarda çalışmak. Yıllık cirosu 650 milyon dolara çıkan Mata fabrikasının işçileri bu taleple direnişte.

Mata işçileri | Fotoğraf: Fotoğraf: Birleşik Metal-İş

Paylaş

Hilal TOK
İstanbul

Mata Otomotiv Tuzla’da Erce Kaşlıoğlu’nun kurduğu küçük bir işletmeyken, 2007 yılında Ahu Büyükkuşoğlu Serter ve Moiz Zilberman ile büyüdükçe büyüdü. Bugün Mata’nın 1200’ü aşkın işçisi var. İşçi sayısı arttıkça patronların kazançları da arttı. Kaşlıoğlu’nun bugün Türkiye’de üç, Slovakya’da bir fabrikası, İngiltere’de ve Amerika’da birer operasyon merkezi bulunuyor. Ahu Büyükkuşoğlu Serter, Mata’nın yanı sıra Farplas Otomotiv’in ikinci kuşak patronu. İşçilere bu büyümeden düşen ise koca bir hiç. Bu nedenle işçiler kendilerinin ve çocuklarının karınlarını doyuracağı, faturalarını, kiralarını ödeyebileceği, insanca yaşayacağı ve insanca muamele göreceği bir çalışma düzeni için direniyor. Patronlar ise tuttukları bodyguardlarla gözdağı vermeye çalışıyor. Aslında bu tutum yeni değil onlar için. Daha 2022 şubat ayında sendika haklarının tanınmaması nedeniyle iş bırakan işçiler darbedilerek gözaltına alınmış, polis plastik mermiyle işçilere müdahale etmişti.

ÇOCUĞUMUN İHTİYAÇLARINI ALAMIYORUM

Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi işçiler 7 gündür, tehditlere, baskılara karşı yüzde 25 ek zam talepleri için mücadeleyi sürdürüyor. Görüştüğümüz kadın işçiler, sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceklerini söylüyor. 2 yıldır fabrikada çalışan kadın işçi alıyor sözü: “Hakkımızı almak istiyorum. Ekonominin durumu ortada. Bugün aldığımız para yarın eriyor, hiçbir şekilde yetişemiyoruz. Bize toplu sözleşme sürecindeki zammı gösteriyorlar, ama inanın aldığımız zam öldü, hiçbir şeye yaramadı. Burada çoluk çocuk sahibi olanlar, tek başına çocuk büyüten arkadaşlarımız var. Onlar daha da zor durumdalar. Biz de aynı mücadele için buradayız. Ben ev borcu ödüyorum, iki tane kredim var. Aylık 18 bin lira ödeme yapıyorum. İki kişi çalışıyoruz evde ama yine de yetişemiyoruz. 5 yaşındaki çocuğumun ihtiyaçlarını alamıyorum ben. Bu durum ilk defa bir direnişe katılmama neden oldu. Ve bu direnişte olmak gurur verici. Herkesin birlik olması önemli. Çocuğumuz evde bizi bekliyor, kaç gündür göremiyoruz. Ancak onlar için mücadele ediyoruz.”

"EVİN YÜKÜ HEP BİZ KADINLARIN ÜSTÜNDE"

Evde hasta annesine bakmak zorunda olan bir işçi kadın işçi de “Benim annem hasta, evde onun mücadelesini veriyorum, burada da ekmek mücadelesi veriyorum. Çocuk okutuyoruz. İnanın burada çalışan herkesin kredi borcu var. Ekonomiden herkesin çok ağır etkilendiğini görüyoruz. Bunun mücadelesini herkes veriyor ben de o mücadele verenlerden sadece biriyim. Sadece benim 14 bin lira kredi borcum var. Üniversiteye hazırlanan, dersanesini ödediğim çocuğuyum var. Başkaca ihtiyaçları var. Hangisini sayalım ki? Eşim de fabrika işçisi, onun da ayrıca kredileri var. İkimiz çalışmamıza rağmen yetmiyor. Eşim bu direnişte büyük destekçim, önceki gün ‘Geleyim, sen de işten geliyorsun, çocuklar kaç gündür yemek yüzü görmedi yemek yapayım’ dedim. Dedi ki, ‘Bizi hiç düşünme, gözün arkada kalmasın, arkadaşların ne yapıyorsa arkadaşlarınla beraber aynı süreçte olmanı istiyorum.’ Ben de ilk defa bir direnişte yer aldım, daha önce görmedim bile böyle bir şey. Burada olmak gurur veriyor. Birlikten her zaman kuvvet doğar. Biz kendi çalıştığımız ekmek kapısına ihanet etmiyoruz, biz sadece hakkımız olanı istiyoruz. Evde çocuklarımızı bırakıp geliyoruz, evin yükü hep biz kadınların üstünde. Her şeye de yetişmeye çalışıyoruz. Biz neden hakkımızı almayalım ki? Başarabiliriz birlik olunduğu müddetçe herkes hakkını alır.”

KADIN HAKLARINDAN BAHSEDEN PATRON İŞÇİ KADINLARI GÖRMÜYOR

MATA işçisi kadınlar her fırsatta “kadın haklarından” bahseden patronları Ahu Serter’e, kendi hak mücadelelerinin neden görülmediğini soruyor. Çocuk bakımı, hasta bakımı, evde pişen aştan temizliğe kadar kadın olmaktan kaynaklı pek çok yük altındayken direniş alanına tüm zorlukları aşarak gelen kadın işçiler, haklarını alana kadar mücadeleden vazgeçmemekte kararlı. Öyle ki riskli bir hamilelik geçiren ve raporu olan hamile bir işçi kadın raporu biter bitmez soluğu direniş alanında alıyor, ayağı aksayan ve dinlenmesi gereken bir kadın işçi aksayan ayağına ve “Eve git dinlen” diyen arkadaşlarına rağmen gitmek istemiyor ve direnişte arkadaşları ile beraber yürüyüşe katılıyor.

"ONLAR İNSAN DA BİZ İNSAN DEĞİL MİYİZ?"

MATA’nın yıllık cirosunun 650 milyon dolar olduğunu söylüyor 2.5 yıldır fabrikada çalışan bir işçi. Toplantı için gelen fabrika yöneticileri arabaya binerken işaret ediyor, “Bak gidiyor janjanlar.” Artık burada sadece ek zam mücadelesi değil bir onur mücadelesi verdiklerini söylüyor işçi. “Sonuna kadar direneceğiz. Soyunma odaları, tuvaletler, yemekhane, her şey sorun… Burada onur mücadelesi var artık. Eskiden ezine peyniri yerdik, şimdi en kötü köy peynirini yiyoruz, niye? Eskiden kasaba giderdik kemik alırdık bedavaya. Şimdi ‘30 lira ver’ diyor. Eskiden her mahallede su akardı, su alırdık, Cem Karaca’nın şarkısı var ya hani ‘hava bedava su bedava’ öyle de değil artık. Bir tane araba yapıyoruz Bentley; Türkiye’ye geliş fiyatı 24 milyon. Biz o arabaların kapılarını bile açamayız. Sen gel bir kere bizim tuvaletlere gir. Girebilir misin bakalım. Yemek yediğimiz yerde üzerimize tuvaletten su damlıyor. Değer görmek istiyoruz biz. Sabah poğaçasının yanına bir peçete bile koymuyorlar. Onu bile çok görüyorlar. Bir tane polar alacağız onu bile zorla aldık soğukta, maliyet fazla diye vermediler. İnsanca muamele görmek istiyoruz, insan olduğumuzu hissettirsinler önce. Bak aşağıda Mata 1’de beyaz yakalar çalışır, onların tuvaleti dışarıdadır, tertemizdir, her saat başı temizdir. Sabunlukları düzgün çalışır. Onlar insan da biz insan değil miyiz?​”

Bir başka işçi ise “Bu mücadele alın teri, hak için” diyor. İşyerindeki ağır çalışma koşullarının kendisini nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor: “Burada 3 katı zor çıkıyorum ama memlekette soluksuz yürürüm. Çünkü çalıştığımız yer havasız, havalandırma yetersiz. Maske ile çalışamıyorsun çünkü nefes alamıyorsun. Havalandırma diye küçücük bir delik açmışlar, ona ben havalandırma demem. Kimyasal atımdan sonra kazanları temizliyoruz, polyester kafa yapıyor resmen. Dar, kalabalık alan. Bunu da iyileştirmeleri lazım.”

SENDİKA DA, SENDİKA ÜYESİ İŞÇİLER DE YALNIZ BIRAKMIYOR

İşçiler Mata’nın önünden bir an olsun ayrılmıyor, halaylar, sloganlar zaman zaman yükseliyor ve sessizliği dağıtıyor. Fabrikada bazı işçiler çalışmaya devam ediyor. Direnişteki işçiler bu duruma tepkili, ancak direnişten etkilenen ve cesaretlenen bant başındaki kimi işçiler işi bırakıp direnişe katılıyor. Direnişe katılan işçiler arttıkça ıslıklar, alkışlar, sloganlar da artıyor. Haber için görüşme yaptığımız gün direnişe 3 işçi daha katılıyor. Direnişteki işçiler, “Mata işçisi seninle gurur duyuyor” diye haykırırken vardiyadan çıkan işçiyi omuzlarına alarak zıplıyorlar. Onların çıkmasıyla hâlâ içeride çalışan işçilere, patronların “ödül” diye çeyrek altın verdiğini öğreniyoruz.

Fabrika önünde sadece işçiler yok, Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu diğer fabrikalardan da büyük bir destek var. Valsfan, Hitachi, Ht Solar, AKS, Cofle, Taboo, Sanel fabrikalarının temsilcileri alandan işçilere destek veriyor. Sendika, işçileri yalnız bırakmayarak direnişi sahipleniyor, işçilerin ihtiyaçlarını karşılıyor. İşçiler de bu destekten güç alarak mücadelesini sürdürüyor.

ÖNCEKİ HABER

Afyon'da engebeli arazide devrilen kepçenin operatörü Aziz Körlek hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

Muharrem İnce: Bir ittifak kurmadık, Memleket Partisini tek başına seçime hazırlıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa