Depremzede özel sektör öğretmenleri işe çağırıldı
Deprem bölgesinde çalışan özel okul öğretmenleri, patronların insafsızlığına terk edildi. Öğretmenler kaybettiklerinin yasını tutarken bir de gelecek ve açlık korkusu ile baş başa bırakıldı.
Fotoğraf: Evrensel
Eylem NAZLIER
İstanbul
Özel okul patronlarının kazanma hırsı deprem de dinlemedi. On binlerce yurttaşın hayatını kaybettiği deprem bölgesinde özel okul patronları, depremi fırsat bilip öğretmenlere maaşlarını vermedi. Ocak ve Şubat maaşlarını vermeyen kurumların yanı sıra patronlar depremden zarar gören öğretmenleri okula çağırmaktan da geri durmadı. Depremden sonra kısa çalışma ödeneği ve işsizlik ödeneğine mahkum bırakılan özel sektör öğretmenleri güvencesizlik ve açlıkla yüz yüze kaldı.
"GÜVENCESİZLİĞE VE AÇLIĞA MAHKUM EDİLDİ"
Özel Okul Öğretmenleri Sendikası Hatay temsilcisi İsmail Boz, deprem bölgesindeki hemen hemen herkesin yakınını, evini, işini şehrini kaybettiğini hatırlatarak, “Bunların yanı sıra depremden sonra barınma, enerji, hijyen sorunları hâlâ her depremzede için büyük bir sorun. Tüm bu sorunlarla birlikte zaten patronların insafsızlığına terk edilmiş olan özel sektör öğretmenleri depremden sonra kısa çalışma ödeneği ve işsizlik ödeneği gibi komik rakamlarla deprem koşullarında güvencesizliğe ve açlığa mahkum edildi” dedi.
"KAYBETTİKLERİN YASINI BİLE TUTAMADILAR"
Birçoğunun asgari ücretin altında çalıştığını, şanslı olanların asgari ücret ile çalıştığını aktaran Boz, “Özel sektör öğretmenleri pandemide olduğu gibi, ekonomik krizde olduğu gibi deprem sonrasında da üvey evlat muamelesi gördü. Yaşanan tüm bu trajedi içinde özel sektör öğretmenleri kaybettiklerinin yasını tutarken bir de gelecek ve açlık korkusu ile baş başa bırakıldı” diye konuştu. Boz, deprem bölgesinde kısmen daha az hasar olan ilçelerde bazı kurumların zarar etmemek ve velilerden para alabilmek için depremden ötürü maddi ve manevi zarar gören öğretmenleri, tatil olmasına rağmen kuruma çağırmaktan geri durmadığını anlattı.
"OCAK VE ŞUBAT MAAŞLARI VERİLMEDİ"
Depremi fırsat bilip Ocak ve Şubat ayında maaşları vermeyen kurumlar olduğuna da dikkat çeken Boz, “Mücbir sebeplerden ötürü iflas gösterip hem öğretmenlerin kıdem tazminatı hakkını gasp eden hem de farklı bir şirket ile krizi fırsata çevirmenin derdinde olan patronlar var.” Dedi. “Asgarî ücretin 8500 olduğu ülkede, depremzede öğretmenlere 4000 bandında maaşlar vermek nasıl bir vicdansızlıktır” diyerek tepki gösteren Boz, “Ayrıca mücbir sebep bahanesi ile iflas gösterip öğretmenlerin kıdem hakkı tazminatlarını gasp etmeye çalışan, görece daha az hasarlı ilçelerde hem öğretmenleri çalıştıran hem de kısa çalışma ödeneğine başvuran ve böylece öğretmene daha az maaş verme kurnazlığı yapan patronlar kesinlikle denetlenmeli ve cezalandırılmalıdır” şeklinde konuştu.
"MEB BU DÖNEMDE ÖZEL SEKTÖR ÖĞRETMENLERİNİ KORUMAK ZORUNDA"
OHAL ile kısa çalışma ödeneği ve işsizlik ödeneği uygulamalarıyla patronların üzerindeki “öğretmen maaşı yükü"nün giderildiğini söyleyen Boz, “Bir anlamda patronlar rahatlatılmış oldu fakat patrona karşı öğretmenin hakkını koruyan tek bir yönetmelik uygulamaya konmadı” ifadelerini kullandı. MEB’in bu dönemde özel sektör öğretmenlerini görmek, korumak, şartlarını iyileştirmek zorunda olduğunu vurgulayan Boz, “Eğitim sisteminin yükünün fazlasını çeken özel sektör öğretmenleri artık üvey evlat muamelesi görmek istemiyor” dedi.
"ÖĞRETMENLERİ OKULA GELMEYE ZORLADILAR"
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Diyarbakır İl Temsilcisi Diyar Demir, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgede, Diyarbakır’ında 1 Mart’a kadar eğitime ara verilen iller arasında olduğunu hatırlatarak sözlerine başladı. Durumun böyle olmadığını aktaran Demir, “Bir hafta hatta bazı okullar 2 hafta öncesinden eğitim öğretim programları açıklamaya başladı. Öğretmenleri okula gelmeye zorladı. Bir sendika olarak bu kurumlardan gelen şikayetler doğrultusunda öncelikle mail attık, genelgeleri gönderdik. Yapılanın suç olduğunu bildirdik, insanların evlerine giremediği, yardımlara ulaşamadığı, geceleri sokakta parkta yattığı bir onları binaların içine sokmanın aslında yasaklamadan öte insani olarak da çok doğru olmadığını anlattık” ifadelerini kullandı.
"GÖNÜLLÜ OLARAK GELDİLER" DEMİŞLER
Maillerine herhangi bir dönüş olmadığını aktaran Demir, “Devam eden şikayetler üzerine okulları aramaya başladık. Aldığımız yanıtlar ilginçti. Çünkü çok emin olduğumuz ve ders işlediklerini bildiğimiz veya ders işleyeceğine dair ve MEB’in açıkladığı tarihten çok öncesinde tarih koydukları net olan kurumlar bize, okulu depremzedeler için açtıklarını, eğitim öğretim yapmadıkları söyledi. Kendi tanımlamasıyla psikoz destek adı altında öğretmenlerin gönüllü olarak okula geldiğini söyledi. Bu durumun böyle olmadığını biliyoruz. Öğretmenlerimizin şikayetleri velilerimizin şikayetleri hiç de bu yönde değildi” diye konuştu.
"YAŞAMAK YA DA AÇ KALMAK ARASINDA BİR TERCİHE ZORLANDILAR"
Öğretmenlere “gelmek zorundasınız” şeklinde mesaj atıldığını söyleyen Demir, “İnsanları böyle bir dönemde yaşamak ya da aç kalmak arasında bir tercih yapmaya zorladılar. Ne yazık ki Diyarbakır'da öğretmenlerimiz bu anlamda çok ciddi psikolojik sıkıntılar yaşadılar. Hocalarımız ‘çocuklarımız var gelecek kaygımız var, çocuklarımızın yaşamlarını idame ettirebilmek için ihtiyaçlarımız var’ diyordu. Ne yazık ki böyle bir travmayı yaşadıkları süreçte MEB'in kararları doğrultusunda hiçbir korku yaşamadan öğretmenleri okula çağırdılar” dedi.
"EĞİTİMİN PİYASALAŞMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"
MEB’e dilekçelerle durumu bildirdiklerini anlatan Demir, “Bu şikayetler, denetim mekanizmasının işlememesi veya çok ağır işlemesi nedeniyle herhangi bir geri adım attırmadı. Öğretmenlerimiz işe gitmek zorunda bırakıldı” diye konuştu. Demir sözlerine şöyle devam etti: “Biz özel okul öğretmenleri sendikası olarak da öğretmenlerimizi böyle büyük felaketlerde bile kendi çıkarları doğrultusunda okula çağıran patron zihniyetini karşı asla geri adım atmayacağız. Gerekirse MEB’e işini öğreteceğiz, denetim yaptıracağız ama bu işin bu şekilde devam etmeyecek. Eğitimin piyasalaştırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Artık özel okul öğretmenleri yalnız değiller. Öğretmenlerimiz bunu biliyor, sendikanın gücünü hissediyorlar.”
