05 Mart 2023 17:48

BORKAD'lı kadınlar 8 Mart öncesi bir araya geldi

8 Mart etkinliğinde buluşan Bornova Kadın Dayanışma Derneği (BORKAD) üyeleri, SES İzmir Şube yönetici Hava Akcan’ın katılımıyla söyleşi düzenledi.

Fotoğraf: Nuray Öztürk/Evrensel

Reklam

Kız Kardeşlik Köprüsüyle hayatı yeniden kurma, dayanışmayı büyütme çağrısıyla 8 Mart etkinliğinde buluşan Bornova Kadın Dayanışma Derneği (BORKAD) üyeleri, SES İzmir Şube yönetici Hava Akcan’ın katılımıyla söyleşi düzenledi.

Atatürk Mahallesi Cemevi’nde gerçekleşen etkinlikte ilk olarak söz alan Dernek Başkanı Zeynep Reyşen, “8 Mart’a giderken maalesef ülkemizde yaşanan ağır bir deprem tablosuyla karşı karşıya geldik. Acımızda öfkemizde çok büyük” dedi.

"İNSANLARIN ACISINDAN NASIL RANT EDERİZİ DÜŞÜNDÜLER"

Yıkımın ve can kaybının tek suçlusunun 20 yıldır iktidarı devam eden tek adam yönetimi olduğunu ifade eden Reyşen, “3 gün devlet neredeydi? O çok övündükleri duble yollar çökerek deprem bölgesine ulaşımı kapattı. Şimdi şunu sormak gerekiyor; topladığın deprem vergileri nerde? Her kalemde vergi kesilip Kızılay’a ayrılan bütçe nerede? Bizim bildiğimiz Kızılay depremde, sel baskınlarında ve afetlerde koşulsuz halkın yardımına koşması gerekirken ne yaptı, elinde var olan çadırları dağıtmak yerine sattı. Yine elinde bulunan konserveleri satarak suç işlemiştir. İnsanların acısından bile faydalanıp daha çok nasıl rant ederimin çabasına düştü” diye konuştu.

"BİRLİĞİMİZİ, DAYANIŞMAMIZI, ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZÜ BÜYÜTMELİYİZ"

Yaşananlara karşı mücadelenin önemine değinen Reyşen, “Şimdi biz bunların hesabını sormak için birliğimizi, dayanışmamızı, örgütlülüğümüzü daha çok büyütmeliyiz. 8 Mart’ta eşit, şiddetsiz bir hayat için depremzede kız kardeşlerimizin sesine ses vermek için, güvenli bir hayat için alanlara çıkacağız” diye ekledi.

Dernek olarak Kız Kardeşlik Köprüsüne dahil olduklarını ile getiren Reyşen, “Ekmek ve Gül’ün çağrısıyla kurulan Kız Kardeşlik Köprüsüyle zaten sürdürdüğümüz dayanışmayı  daha da büyüterek devam ettiriyoruz. Gönüllü sağlık görevlilerinin de katılımıyla İskenderun’a sağlık çadırı kuracağız ve dayanışmayı sürekli kılacağız. Bunun içinde örgütlü çabamızı daha çok güçlendirelim” dedi.

2010’DA TAŞINMA KARARI ALINAN KÖY YIKILDI

Depremin ikinci haftasında Maraş Pazarcık’a giderek gönüllü çalışmalara katılan SES Şube Yöneticisi Hava Akcan ise bölgeden izlenimlerini aktardı. Hem merkezde hem de köyleri gezerek sağlık hizmeti sunmaya çalıştıklarını söyleyen Akcan, “Nacar diye bir dağ köyüne gittik. Köy ciddi anlamda hasar görmüş, çok sayıda bina yıkılmıştı. 180 insanın hayatını kaybettiği söylendi bize. Arama kurtarma çalışmaları için profesyonel ekip hiç ulaşmamış. Kendi imkanlarıyla kurtarmışlar insanları. Bir de heyelan olmuş depremle birlikte. Arama kurtarma ekibi ulaşmadığı gibi yardım da ulaşmamış. Biz gittiğimizde depremin ikinci haftasıydı. Orada bize anlatılan şuydu; bu köy 2000 yılında çıkan nüfusu 2 binin üstündeki yerlerin belde yapılması kararıyla belde yapılmış. 2010 yılında depreme dayanıksız raporu verilmiş ve taşıma kararı alınmış. Ancak maliyetli olduğu için ve rant peşinde koşanlar yüzünden karar uygulanmamış. Sonra Büyükşehir Yasasıyla zaten statüsü değişmiş ve konu kapanmış. Şimdi bu örnekten yola çıkarak yaşananlara kader ya da talihsizlik denebilir mi” diye sordu.

"BİZİ KURTARACAK OLAN BİRLEŞİK, ÖRGÜTLÜ MÜCADELE"

“Deprem değil evet rant öldürdü” diyen Akcan, bölgeye gittikleri dönem kadınların sağlık sorunları yaşadığını, hijyen ihtiyaçlarının hâlâ karşılanamadığını dile getirdi. Dayanışmanın sürekliliğine ve örgütlülüğüne dikkat çeken Akcan, 8 Mart’ın tarihsel önemine de vurgu yaptı. İşçi ve emekçi kadınların bugün depremle birlikte bir kez daha açığa çıkan eşit, şiddetsiz ve güvenli bir yaşam talebinin çok güçlü bir şekilde örgütlenmesi gerektiğini söyleyen Akcan, “Bizi kurtaracak olan birleşik ve örgütlü mücadele” diye ekledi.  

"ÇÜRÜMÜŞ DÜZENE KARŞI NASIL BİR HAYAT İSTİYORUZ?"

İzmir Ekmek ve Gül adına söz alan Nuray Öztürk de “Bize tanıdıkları yaşam sömürüyle ölüm arasındaki bir yaşam. Biz şiddetle öldürülüyoruz, biz iş cinayetlerinde öldürülüyoruz, biz yangında, depremde, selde öldürülüyoruz. Biz hep ölüyoruz. Hayatta kalanlarımızda ölmekten beter bir yaşam sürüyor. Kapitalist düzende kadının gencin işçinin emekçinin en nihayetinde karşılaştığı şey ya derin bir sömürü, açlık, yoksulluk ya da ölüm oluyor. İşte bu yüzden depremin iyice açığa çıkardığı bu çürümüş düzene karşı nasıl bir hayat istiyoruz, insanca, eşit ve sağlıklı yaşayacağımız bir ülkeyi nasıl kuracağız sorularını daha çok tartışmaya ihtiyacımız var” dedi.

"HAYATI KURACAK İRADEYİ ORTAYA KOYMAMIZ GEREKİYOR"

Kız Kardeşlik Köprüsü ile hayatı yeniden kurmak için adım attıklarını anlatan Öztürk, “Bir seçim var önümüzde, bulunduğumuz her yerde tek adam rejimini gönderecek bir örgütlenmeyi sağlamamız ama aynı zamanda yeni bir hayatı kuracak mekanizmaları oluşturacak bir iradeyi de ortaya koymamız gerekiyor. Bunun için Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar bir araya geliyor. Dayanışmanın ve birlikte mücadelenin yollarını arıyor, olanaklarını genişletiyor. Bugün biz de İzmir’de böylesi bir dayanışma ve örgütlenme ağıyla güçlerimizi birleştirdik. BORKAD, BEKEV, Ekmek ve Gül değil sadece dağcılık kulübünde yer alan kadınlardan, sendikalardaki işçi emekçi kadınlara, Viyan kadın korosundan, üniversiteli genç kadınlarla ben de varım diyen tüm kadınlarla birlikte Kız Kardeşlik Köprüsüyle deprem bölgesindeki kız kardeşlerimize dayanışma elini uzatıyoruz. 8 Mart’ta da hep birlikte taleplerimiz için alanlarda olacağız” diye konuştu.

"MAHALLELERDE DEPREM DAYANIŞMA AĞLARI KURALIM"

İzmir’in deprem riski içerisinde olduğuna dikkat çeken Öztürk, sağlıklı ve güvenli kent talebini örgütlemek, sorumluları denetlemek, eleştirmek, öneriler geliştirmek için kadınların harekete geçmesi gerektiğini söyledi.  Yaşanılan mahallelerde deprem dayanışma ağları kurmak için kadınlar, kadın dernekleri ve grupları olarak sorumluluk almak gerektiğini ifade eden Öztürk, “Depremden en çok etkilenen biz kadınlarız. Öyleyse depremin yıkımını önlemek ve bir doğal afet anında dayanışmayı örgütlemek için de mekanizmaların kurulması için harekete geçmeli, birleştirici bir unsur olarak aracı olmalıyız” dedi.  

Hatay Defne’den gelen Mediha ise duygu ve düşüncelerini anlattı. Hatay’ın hâlâ su sıkıntısı çektiğine dikkat çeken Mediha, “Evimizi, akrabalarımızı kaybettik. Dördüncü gün suya az da olsa ulaşabildik ama su sıkıntısı devam ediyor. Bu yüzden kadınlar ayaklanmalı. Yaparsa kadınlar yapar” diye konuştu.

Toplantıda CHP Kadın Komisyonu üyeleri ile Emek Partisi üyeleri de söz alarak katkı sundu.

Son olarak İzmir Kadın Platformu’nun örgütlediği 8 Mart Çarşamba günü saat 18.30’da Alsancak’ta düzenleyeceği yürüyüşe çağrı yapıldı. (İzmir/EVRENSEL)

Reklam