06 Mart 2023 05:07

Siyaset Bilimci Reyhan Ünal Çınar: Akşener, kurallarını koyamadığı oyunu oynamak istemedi

Siyaset Bilimci Dr. Reyhan Ünal Çınar, Akşener’in Kılıçdaroğlu’nu istememekten öte Alevi, Kürt, sol görüşlü seçmenin oyunu alarak onlara rıza göstermek istemediğini ifade etti.

Fotoğraf, Reyhan Ünal Çınar'ın kişisel arşivinden alınmıştır.

Paylaş

Serpil İLGÜN
İstanbul

Bugün birinci ayını dolduran 6 Şubat depremleri bütün yıkıcılığı ile orta yerde durup, su, çadır, gıda talepleri acil ihtiyaç listesinden inmezken, Türkiye siyaseti maalesef depremi değil, İyi Parti Lideri Meral Akşener’in masayı devirmesini konuşmayı sürdürüyor. Siyasetin bu gelişmeyi gündemleştirmesindeki doğallık, deprem konusunu geri plana bırakmasını kolaylaştırıyor. Tek adam rejimi ise, sadece seçimi kazanma yolundaki umutlarını arttırdığı için değil, depremdeki sorumluluklarını, deprem sahasında bir aydır hiçbir yaranın sarılmamasını örttüğü için de gelişmelerden memnun.

Diğer yandan, Akşener’in cuma günü zehir zemberek sözlerle kalktığı masanın diğer bileşenleri bir araya gelerek, “çalışmalarına aynı istikamette” devam edeceklerini, pazartesi günü de üzerinde ortaklaştıkları adayı kamuoyuyla paylaşacaklarını duyurdular. Artık yoluna beşli olarak devam edeceği görülen masadan ve siyasetçilerinden “yola devam” mesajları gelirken, savunmaya geçen İyi Parti cephesinden bir yandan istifalar devam ederken, kurmaylar da tutarsız açıklamalarını sürdürüyor.

Meral Akşener’in pek çok soru üreten çıkışının öne çıkardığı soruları, İyi Partinin geleceğini, Siyaset Bilimci Dr. Reyhan Ünal Çınar’a yönelttik.

Siyaseten intihar olarak değerlendirilen Meral Akşener’in son derece ağır bir üslupla masadan ayrılmasına yorumunuzu alarak başlayalım. Kamuoyu “adayda anlaştık” ilanını beklerken Akşener neden masadan kalktı?

Önce Akşener’in bu tutumuna çok şaşırmadığımı belirtmeliyim. Akşener’den zaten bir falso bekliyordum. Diğer yandan üslubuna da şaşırmadım. Masadan kalkarken bu kadar sert ifadeler kullanmasının nedeni öyle sanıyorum ki Akşener’in masadan kalkmasını gerektirecek daha somut nedenlere ihtiyacı olduğunun farkında olması. O somut nedenleri ya bugüne kadar ortaya koymadığı için ya da gerçekte olmadığı için masadan “kibarlıkla” kalkmadı.

Meral Akşener

Peki neden somut, ikna edici bir gerekçe ortaya koyamadan bu hamleyi yaptı? Bazı yorumcular, sonuçlarını düşünmeden aceleyle hareket ettiğini söylüyor, öyleyse masadan bu aceleci çıkışın nedeni ne?

Belki de sorgulanması gereken şey “Niye bu kadar acele etti” yerine “Acele mi etti?​” Yani masaya gerçekten hiç oturmuş muydu? Bence oturmadı. Bir sürü spekülatif haber dolanıyor, hangileri doğru ayıklamak zor ama acele bir karar verdiğini düşünmüyorum. Akşener’in bir kambur olduğunu, Türkiye’yi hep sağa çekmeye çalıştığını, oradan bir demokrasi mücadelesinin çok da işlevsel kılınamayacağını, anlamlı olmayacağını, seçimi alsa bile daha sonraki icraatlarında hep bir problem yaşanacağını ve belki kısa sürede tekrar bir seçime gitmek zorunda kalabileceğimiz gibi kaygılarım vardı.

Baktığımızda Kılıçdaroğlu ile uzun zamandır birlikte bir yol arkadaşlığı var, eğer adaylıksa mesele o konuyu daha önce gündeme getirmemeleri zaten büyük bir problem. O nedenle somut bir nedeni olduğunu düşünmüyorum. Acele karar verdiğini de düşünmüyorum. Bence Akşener Kılıçdaroğlu’nu istememekten öte, Alevilerin, Kürt, sol görüşlü seçmenin oyunu alarak, onlara rıza göstermek istemiyor. Zira Türkiye’de sağ siyaset, muktedir olup mağdur kalmayı iyi biliyor.

Dolayısıyla şu da söylenebilir, güvenlikçi devlet bürokrasisi, sermaye Kılıçdaroğlu’nun dümende olduğu, geniş toplumsal kesimlerin desteğini alacağı muhtemel bir yeni projeye rıza göstermedi?

Doğru. Akşener her zaman oy oranlarından söz ediyor ama kendi kurallarını koyamadığı bir oyunu oynamak istemedi. Bu da bizim için çok tanıdık gelen bir lider profili.

O halde, “kazanacak aday”, “Bize aday dayattılar” gerekçeleri size göre de bir kılıf?

Evet, ben Akşener’in Kılıçdaroğlu kazanamayacağı için değil, aksine kazanacağını gördüğü için geri çekildiğini düşünenlerdenim. Orada şu da garip, birincisi eğer Akşener, İmamoğlu ve Yavaş isimlerinin tabandan geldiğini söylüyorsa, bugüne kadar tabanını ikna etmeyi denedi mi Kılıçdaroğlu ile ilgili? Ben hatırlamıyorum. Eğer denedi ve başarısız olduysa o zaman da lider-seçmen ilişkisinde bir kopukluk var demektir. Liderin daha yakın durduğu birisini eğer taban bu kadar şiddetle reddediyorsa, eğer seçmenden gelen tavır “hayır”sa, o zaman neden hâlâ sizin tabanınız olmaya devam ediyor? Yok, eğer denemeden bu kanaate varıyorsa ki, bence böyle, o zaman geriye iki şık kalıyor. Bir, denemiyor çünkü kendi seçmeni üzerinde bir kontrolü olduğunu düşünmüyor. İkincisi, çünkü zaten kendisi istemiyor, seçmenini ise kendisine kamuflaj yapıyor. Dolayısıyla kendi taleplerini, kaprislerini sanki topluma aitmiş gibi göstermeyi iyi biliyor.

"AKŞENER’İN İMAMOĞLU PLANI ÇALIŞMADI"

İyi Parti cephesi savunmada. Kurmaylardan, sözcülerden “Masadan kalkmadık”, “Masadan kaldırıldık”, “Aday dayatmazlarsa yeniden otururuz”, “Hayır, öyle bir şey demedik” şeklinde çelişkili açıklamalar geldi. “Adayınız kim, Akşener mi” sorularına da “Daha onu görüşmedik” diyorlar. Bu açıklamalara bakınca, Akşener’in dolayısıyla İyi Partinin yakın geleceği nasıl görünüyor?

Bunlar bir tesadüf değil diye düşünüyorum. Bahçeli de, Akşener de hem sorumluluk almamaya çalışıyorlar, hem de aynı zamanda bütün isteklerinin kabul edilmesini istiyorlar. Akşener’in masaya yönelik kaprisini biraz böyle de düşünebiliriz. Akşener’in önünde birkaç seçenek var. Birincisi şu; ben Akşener’in, İmamoğlu ve Yavaş’ı kamu önünde deklare ederken bu isimlerin bundan haberinin olduğunu düşünmüyorum.

Zira, bazı yorumcular bu iki isimle daha önceden konuşulduğunu söylediler.

Buna katılmıyorum, çünkü kendisi bu isimlerin kabul etmeyeceğini biliyordu. Dolayısıyla çok da beylik laflar ettiği için kendi aday olmayacağıyla ilgili, cumhurbaşkanı adayı olması gerekirse, “İş başa düştü, bu kadar büyük sorumluluğu onlar kaldıramadı, o zaman ben kaldıracağım” diyebilmek için bu isimleri kamusal alanda zikretti. Zaten Akşener’in özellikle İmamoğlu kararı asıl olarak, kendi siyasi kariyerine yatırımdı.

Nasıl?

Şöyle, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olduğu şartlarda İmamoğlu’nun partinin başına geçme olasılığı var. Bu durumda başbakan olma iddiasındaki Akşener’in karşısına güçlü bir rakip çıkacak. Bence cumhurbaşkanlığına ısrarla İmamoğlu’nu taşımak istemesinin nedenlerinden biri buydu. Ama bu çalışmadı. İkinci seçenek, Ümit Özdağ ve Muharrem İnce’yle bir ittifak kurabilir, yakışır da. Akşener’i buradan çıkaracak üçüncü bir yol da, hiç aday çıkarmadan sessizce kenarda beklemek. Böylece Kılıçdaroğlu’nun desteklenip desteklenmeyeceğine tabanın kendisi karar verecek. Ama bu aynı zamanda kendi liderliğinin de açıkça sınanması olur. Ben zaten Akşener’in tabanının, en azından önemli bir kesiminin Akşener’e bu kadar bağlı olduğunu, onun yönlendireceği adaya yönleneceğini düşünmüyorum.

"UMUTSUZLUK YARATACAK BİR SÜREÇTE DEĞİLİZ"

Akşener verip veriştirerek masadan ayrılınca, tek adam rejiminin gitmesi için altılı masaya umut bağlayan genişçe bir kesimde doğal olarak moral bozukluğu yaşandı. Kılıçdaroğlu’nun müdahaleleri, altılı masanın beşli olarak toplanması, “yola devam” mesajları, “Erdoğan yine kazanacak” duygusunu giderebilir mi? Ya da bunun için ne yapmalı?

Bence bu süreç o kadar umutsuzluk yaratacak bir süreç değil. Evet, bir moral bozukluğu oldu mu, oldu. Elbette ki sarsıldık. Mesela Akşener’den böyle bir hamle bekliyor olmama rağmen bir seçmen olarak beni kızdıran şey ona rıza göstermemdi. Yani hem kendisine karşı gardımızı almamız gerektiğini biliyor ama hem de iyi kötü bir yol yürümeye çalışıyorduk. Hatta aslında sıtmaya razı olan bizdik bence. Dolayısıyla bence duyulan kızgınlık biraz da bundan. Akşener aday olsun olmasın, Akşener için sıtma kimmiş, ölüm kimmiş göreceğiz. Yani, acaba sıtmayla kastettiği Kılıçdaroğlu mu, Erdoğan mı? Zira bu hamlesiyle ölüm Kılıçdaroğlu gibi.

Diğer yandan, Türkiye’de şu anda sol, özellikle de TİP bu depremde çok iyi performans gösterdiler. Sokakta belki Kılıçdaroğlu ve CHP o kadar aktifleşemeyebilir, CHP’nin böyle bir açığı olduğu takdirde solun bu açığı kapatabileceğini de düşünmek lazım. Geçen sefer sizinle konuştuğumuzda CHP’nin bir kimlik seçmesi gerektiğini söylemiştim. O nedenle Kılıçdaroğlu’nun Akşener’in çıkışından birkaç saat sonra çıkıp, solla açıktan bir iş birliği ve herkesi kucaklama isteği mesajını vermesi bence doğru bir adım. Aynı konuşmadaki sükunet çağrısı da önemliydi. Bu açıdan son dönemlerde yaptığı ikinci iyi konuşma oldu. Diğerini de deprem bölgesinden yapmıştı.

ÖNCEKİ HABER

İSDEMİR’de ya yıllık izin ya ücretsiz izin dayatması

SONRAKİ HABER

Antep'te polisler çadırları kaldırıyor: "Bu rezalet görünmesin istiyorlar"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa