7 Mart 2023 15:37
/
Güncelleme: 19:56

Deprem bölgesinde kadınlar dayanışma ile iyileşiyor

Hatay’da çadırlarda kalan kadınlar yaşamlarını yeniden kurarken çalışmak, üretmek istiyor. Depremin yarattığı duygusal çöküntüye karşı bir çok kadın dayanışmada gönüllü olarak iyileştiklerini söylüyor

Volkan PEKAL
Hatay

Hatay’da çadırlarda kalmak zorunda kalan kadınlar artan ev yükü ile boğuşurken yaşamlarını yeniden kurarken çalışmak, üretmek istiyor. Depremin ardından evsiz kalan çok sayıda yurttaş çadırlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Bir çok kadın çocukları için güçlü görünebilmek ve günlük işlere koşturabilmek için yasını dahi yaşayamadı. Depremin yarattığı duygusal çöküntüye karşı bir çok kadın dayanışmada gönüllü olarak iyileştiklerini anlatıyor.

“YAS SÜRECİNİ YAŞAYAMADIK”

Hatay'da çadırda yaşam mücadelesi veren kadınlar

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Bu kadınlardan Aysel Mansuroğlu’nun işlettiği kuaför salonu kullanılmaz hale gelmiş.  Mansuroğlu, şehir yeniden kurulurken yeniden mesleğine dönüp üretmek istediğini anlatıyor. Halkevleri’nin  Aşağıokçular mahallesinde kurduğu aşevinde gönüllü olarak çalışan Mansuroğlu, dayanışmayı mahallerde kuaförlük hizmeti vererek sürdürmek istediğini anlattı. İlk günlerin çok kötü geçtiğini anlatan Mansuroğlu, “Ağlayalım mı ne yapalım, bilemedik. Yas sürecini yaşayamadık. Su ısıtmak için çocuklarımızı nasıl ısıtacağız, nasıl banyo yaptıracağız. Ne yiyeceğiz diye düşünüyorduk. 3’üncü gün Halkevleri buradaydı. Burada dayanışma ile güçlendik” dedi.

“ÇADIRDA DA OLSA MESLEĞİMİ DEVAM ETTİRECEĞİM”

Aşevinde gönüllü olarak görev almaya başlamanın kendisine iyi geldiğini anlatan Mansuroğlu, “Bu beni kesinlikle iyi etkiledi. Ben bu kadar şeyle uğraşmasam daha kötü hissedebilirdim. Ben kuaförüm maalesef işyerim artık yok. İleride hiçbir şey olmasa da kuaförlük mesleğimi insanlara sunabilirim. Her şey para değildir. Artık paranın geçerli olmadığını 48 saatte öğrendik. Elimden geldiğince yardımcı olmak istedim. Bir çadırda olsa da ben  mesleğimi devam ettireceğim” dedi.

“ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”

Çadırda yaşamın çok zor olduğunu dile getiren Mansuroğlu, “Özellikle kişisel bakım çok zor.  Duş olsa zor oluyor. Çocuklarımız bizim el lezzetimize alışmış. Kendimiz de yemek yapıyoruz. Ama bu zorluklar içinde yaşamaya çalışıyoruz. Türkiye’nin her yerinden kadınları bekliyoruz. Dayanışma güzel bir şey” dedi.  Topraklarında kalmak istediklerini ancak çocukların eğitimi konusunda endişeleri olduğunu anlatan Mansuroğlu, “İki kızım var. Biri üniversite sınavıma hazırlanıyor. Eğitim ne olacak? Tek çağrımız eğitim sorununu çözülmesi. Büyüklerimizden çocukların eğitimi için bilgisayar istiyoruz.” dedi.

“GÖNÜLLÜ OLMAK BENİ İYİLEŞTİRDİ”

Hatay'da çadırda yaşam mücadelesi veren kadınlar

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Hülya Kavuk, evini ve bin bir emekle yaptığı işyerini kredileri bittikten 10 gün sonra kaybetmiş. Hayata sıfırdan başlamak zorunda kalan Kavuk, bugünlerde bunu düşünüp üzülmek yerine Deprem Dayanışması’nda halkının yaralarını sarmak için görev almış. İlk üç gün enkaz altında yardım isteyenlerin arama kurtarma ekiplerinin geç gelmesi sonucu hayatını kaybetmesi karşısında yaşadığı için utandığını anlatan Kavuk, gönüllü olarak çalışmalara katılmanın kendisinde iyileştirici bir etkisi olduğunu da ifade ediyor.

“KADININ YÜKÜ ARTTI”

Sahada kadınlarla çalışan Kavuk, her çadırda 20-30 kişi, yan yana çadırlarda sayıları 100’ü bulan çadırlarda kadınlar 100 kişiye hizmet ediyorlar. Deprem öncesinde hayatı kolay olmayan kadınların depremden sonra da bakım, evi içi hizmetin yükünün depremden sonra 10 kat arttı. Artık çamaşır makinesi yok. Su yok. Kadınların ciddi anlamda ciddi bir psikolojik desteğe ihtiyacı var. yakınlarının yasını tutamıyorlar. Çünkü gece gündüz çalışmak zorundalar. Erkekler bu yükü paylaşmak istemiyor. Bu kadınlar açısından büyük bir yük” dedi.

“TOPLU ÇAMAŞIRHANE, BANYO VE DUŞLAR KURULMALI”

Çoğu insanın evini, hayvanını, bahçesini bırakmak istemediği için çadır kentlere gitmek istemediğini ifade eden Kavuk, “Çadır kentler dışına da çamaşırhaneler, duşlar ve lavabolar kurulmalı. Toplu mutfaklar kurulmalı. Depremzedeler bir de bu yükle uğraşmamalılar. Devletin ciddi bir organizasyonsuzluğu var" dedi. Depremzedenin hiçbir eksiği yok” ama gıdaya, suya ihtiyacı olan insanları gördüklerini ifade eden Kavuk, “Köylü un bulamıyor. İş yükünü sırtlanmış, kendi duygularını içine gömmüş, bizi görünce duygularını dışa vuruyor. Tavla köyünde bizi görünce ağlamaya başlayan bir kadın, ‘Ben diğer çocuklarımın yanında güçlü olmalıyım. Acımı belli etmemek zorundayım, kötü hissetsem de belli etmemeliyim. Ama kadınların yasını yaşamaya, konuşmaya ihtiyacı var” dedi.

“ANTAKYAMIZI EL BİRLİĞİYLE KURACAĞIZ”

Hatay'da çadırda yaşam mücadelesi veren kadınlar

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Sevgi Yeşiloğlu, evinin yanına kurduğu çadırda ailesi ile birlikte yaşıyor. Maddi ve manevi olarak depremden olumuz etkilendiğini anlatan Yeşiloğlu, “Sözün bittiği yerdeyiz, çok üzülüyoruz. Kimi akrabamız bulunmuyor. Sabretmekten başka çaremiz yok. İnşallah gün gelecek Antakyamızı kadınlarımız, erkeklerimizle yeniden kuracağız” dedi. Yeşiloğlu, “Evimiz yıkılmadı ama içine girilmez halde. Dışarıda kalıyoruz. Çok berbat haldeyiz. Günümüz stresle geçiyor. Sağ olsunlar yemek getiriliyor ama kendimiz de yemek yapıyoruz. Çok şükür kahvemizi yapıyoruz. Ama yiyemiyoruz ki, ayakta kalacak kadar yiyoruz.  İstediğin temizliği yapamıyoruz. Suyumuzu bahçede ısıtıyoruz, duşumuzu da alıyoruz,  yemeğimizi de yiyoruz ama istediğimiz gibi olmuyor.” dedi.

Çalışma imkanlarının olmadığını dile getiren Yeşiloğlu, “Sabah kalkınca ilk kendime gelmek için bir kahve yapıyorum. Sonra kahvaltıyı hazırlıyorum. Eşim, görümcemle kalıyoruz. Kahvaltımızı yapıyoruz. Bulaşıkları yıkıyorum. Lavaboyu temizliyorum. Başkalarına göre daha iyi durumdayız ama onlara yardımcı olamıyoruz ona da üzülüyoruz. Hala enkaz altında olan yakınlarımız var. psikolojik olarak da çok kötü durumdayız” dedi. Yeşiloğlu, kadınların en acil ihtiyaçlarının çadır, su, şampuan, iç çamaşırı ve kozmetik ürünler, olduğunu ifade etti.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et