Mersin’deki depremzedeler ve yerel halk için kamu kurumları yetersiz kaldı
Mersin’deki sendikalar ve meslek odaları Mersin’deki hastane ve okulların gelen depremzedeler ve yerel halkın ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını belirtti.
Arşiv | Fotoğraf: Mahsun Kılıç/Evrensel
Yaşanan depremin üzerinden 1 ay geçmesine rağmen afet bölgesinde sorunlar yaşanmaya devam ederken çevre illere giden depremzedeler için sorunlar orada da devam ediyor. Mersin’deki sendika ve meslek odaları depremden sonra gerek kamu hastaneleri gerekse okulların Mersin’ e gelen yaralılar ve göç eden depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını belirtti. Mersin’ de yaşanan sıkıntıları ve çözüm önerilerini Mersin Tabip Odası Başkanı Nasır Nesanır, Mersin Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Çelebi, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül ve Psikolog Özge Sönmezcan ile konuştuk.
“MERSİN’E 400 BİNİN ÜZERİNDE DEPREMZEDE GELDİ”
Mersin Tabip Odası Başkanı Nasır Nesanır yaşanan depremin ardından afet bölgesinde olan yurttaşların Mersin’de akrabalık ilişkileri fazla olduğu için Mersin’i tercih ettiğini belirterek, “Maraş merkezli depremin ardından ilk etapta 22 bin den fazla yaralı Mersin’e getirildi. Şu an elimizdeki verilere göre 400 binin üzerinde depremzede Mersin’e geldi. Bu sayı artmaya devam ediyor. Yaralı olarak gelen depremzedelerin tedavilerini karşılayabilme için aktif olan kamu hastaneleri Şehir ve Toros Hastaneleri ve Tıp Fakültesiyle birlikte diğer illerdeki hastanelerde depremzedelerin tedavileri için ilk haftalarda poliklinikleri iptal edildi. Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM)çalışan sağlık çalışanları ve hekimlerde çocukların aşısı, gebe takibi ve ayakta tedaviler için hizmet verdi. Geçici barınma alanları oluşturulduktan sonra depremzedelerin sayıca fazla olan yerlerde hekimler kalırken sayısı fazla olmayan yerlerde ise mobil sağlık hizmeti ilen hastaların tedavi gerçekleştirilmeye çalışıldı. Depremzedeler için sunmaya çalışan sağlık hizmetlerinden dolayı poliklinikler iptal edildiği için yerel halkta bu durumda sağlık hizmetlerine erişmede sorun yaşadı.” diye konuştu.
“ACİL OLARAK FARKLI YERLERDE SAĞLIK MERKEZLERİ KURULMALIDIR”
Mersin’ e gelen depremzedelerin ortalama bir nüfusa tekabül ettiğini belirten Nesanır, “Pandemiden sonra kamu hastanelerinden yoksul yurttaşlar randevu almada sorun yaşıyordu. Bu süreçte de aynı şeyler yaşandı. O yüzden tıp fakültesinin ve şehir hastanesinin yükünü azaltmak için Mezitli ilçesine bağlı Davultepe Mahallesinde kamu hastanesi için uygun alan var, orada hastane yapılabilir, hızlıca sahra benzeri hastaneler kurulabilirdi. 400 binin üzerinde gelen nüfustan bahsediyoruz, o yüzden de mevcut kamu hastaneleri yeterli değil. Acil olarak farklı yerlerde sağlık merkezleri kurulmalıdır. Buralarda çocuk aşıları, gebe takibi, ağız ve diş tedavisi ve psikososyal desteklerin sağlanması gerekiyor. Depremden dolayı hasar almadıysa eğer eski devlet hastanesi ve kadın doğum hastanesi palyatif ve rehabilitasyon merkezine dönüştürülmesi gerekiyor. Ayrıca hekim ve sağlık çalışanları takviyesi yapılması gerekiyor” dedi.
“MERSİN ÖZEL İL STATÜSÜNE GETİRİLMESİ GEREKİYOR”
Mersin Tabip Odası’nın, Mersin Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ile birlikte geçici yerleşim alanlarını incelemeleri için 19 kişilik geçici hekim görevlendirildiğini belirten Nesanır şunları söyledi; “Barınma koşullarının ve halk sağlığına uygun olup olmadığına dair araştırmalar yapıyorlar. Biz bunları yaparken yetkililer de Mersin’i özel statülü bir il haline getirebilirler. Kiralar çok arttı, barınma sorunu yaşanıyor, o yüzden de toplu konutlar yapılabilir. Hem yerel halk hem de depremzedeler ciddi sorunlar yaşıyor. Devlet bu anlamda düzenlemeler yapması gerekiyor” dedi.
“BÜTÜN KAMU KURUMLARI VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI BERABER HAREKET ETMELİ”
Çocuklar ve gençlerin büyük bir travma yaşadıklarını, o yüzden de hızlı hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Nesanır, “Psikiyatri arkadaşlarımızla beraber geçici barınma alanlarına gittik ve ciddi sorun var. Çocuk ve erişkin psikiyatri arkadaşlarımız depremzedelere yardımcı olmaya çalışıyorlar. Çocuklar ve gençler travma yaşıyor ve bunun farkındayız. Mersin Büyükşehir Belediyesiyle işbirliği yaparak geçici barınma alanlarında psikolog ve psikiyatra eğitimler verildi. Depremzedeler için poliklinik açıldı. Çalışmalarımız halen devam ediyor. Bütün kamu kurumları, yerel yönetimler, emek ve özgürlük bileşenleri, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuda hep birlikte çalışması gerekiyor. En iyi çözümün bulunması ve hayata geçirilmesi gerekiyor çünkü depremzedeler için acil ihtiyaç budur.”
“YİNE YANLIŞ KARARLARLA KRİZ YÖNETMEYİ BECEREMEDİK”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Çelebi, yaşanan depremle birlikte hastanelerin mevcut krizi yönetemediğini söyleyerek, “Depremin ilk olduğu gün itibarıyla en yakın il olmamız nedeniyle Adana ve Mersin diğer 10 ilde yaşanan yıkıcı depremin yükünü çekmek zorunda kaldı. Yaralıların birçoğu İskenderun Limanından direkt Mersin Limanına getirilmesinden dolay hastanelerin mevcut kapasiteni aşan duruma geldi. Her katı 36 yatağa dönüştürerek her zaman olduğu gibi yük yine sağlık emekçilerinin sırtına yüklendi. Yaşadığımız kriz ortamında aynı şeyleri söylemek üzüyor ama yine yönetilemedik yine yanlış kararlarla kriz yönetmeyi beceremedik” dedi.
Depremin ilk anından beri Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) çalışan sağlık emekçilerin gönüllü çalışma taleplerine yetkili kurumların kulak tıkadığını aktaran Çelebi, “ASM’de çalışan sağlık emekçileri gönüllü çalışmak istemelerine rağmen yetkililer bu duruma kulak tıkadı ve hemşireleri her gün hastanelere getirip uzun saatler çalıştırarak bir kez daha tüketti. Pandemi döneminde sağlık emekçileri yeterince yıpranmıştı ancak depremle beraber krizin yönetilememesinden dolayı yaşanan deprem bütün sağlık emekçilerine pandemiyi aratır hale getirdi” diye konuştu.
“BİRÇOK DEPREMZEDE YAKINI POLİKLİNİK KORİDORLARINDA TEK KİŞİLİK KOLTUKLARDA GÜN GEÇİRDİ”
Depremzedelere kısmide olsa psikolojik destek sağlandığını ifade eden Çelebi, “Gelen depremzedelere psikolog desteği kısmide olsa hastaneler tarafından karşılandı ancak refakatçiler için uygun ortamlar oluşturulmadı. Şehir hastanesinin VIP katları olmasına rağmen depremzedelere o katlar açılmadı, isteseler depremzedelerin yakınlarına odalar açılır ve orada konaklamaları sağlanabilirdi. Birçok depremzede yakını poliklinik koridorlarında tek kişilik koltuklarda gün geçirdi” dedi
“MAALESEF Kİ BU AFETİ DE YÖNETEMEDİK VE AKILCI ÇÖZÜMLER ÜRETEMEDİK”
Koordinasyon eksikliğinden dolayı yerel halkında bu durumdan olumsuz etkilendiğini ifade eden Çelebi, “Mersin’deki hastaneler kısa sürede afet hastanesine dönüştürüldüğü için afet bölgesinden gelen hastalara bile yetmediği için yerel halkın randevuları iptal edildi ve planlanan ameliyatlar iptal edildi. Bu tür afet ve kriz dönemlerinde her ilin hastanesine özgü kriz yönetim planlanması olması gerekiyor. Bir plan dâhilinde hareket etmeli ve bu tür olaylar için belirlenen kişiler ve ekipler krizi yönetebilecek yeteneğe sahip olmalılar. Maalesef ki son 20 yıldır liyakatlı atamalar olmadığı için bu afeti de yönetemedik ve akılcı çözümler üretemedik” dedi.
“OKULLAŞMA SORUNU VAR”
Türkiye’de okullaşma sorunu olduğunu, eğitimin önceden beridir devam eden sorunlarının halen devam ettiğini söyleyen Eğitim Sen Mersin Şube başkanı Mahmut Sümbül, “ Mersin’de uzun yıllardır devam okullaşma sorunundan mustarip. İmam hatip okullarına yoğunluk veriliyor yılladır. İmam hatip olan lise ve ilkokullarda öğrenci sayıları az iken diğer okullarda öğrenci sayıları çok daha fazladır. İmam hatip okullarına ağır vermek yerine velilerin çocuklarımı göndermek istedikleri normal okulların yapılması gerekiyor” dedi
“OKULLARA İÇİN VERİLEN YIKIM KARARLARI VELİLER VE ÖĞRENCİLERDEN SAKLANMIŞ”
Sümbül, “Okulların yapısıyla ilgili sorunlar yaşıyoruz. Yıkılması gereken, depreme dayanıksız okullar var. Bunların güçlendirilmesi için çağrıda bulunuyoruz ama çağrımıza yanıt verilmiyor. En son yaşanan depremden dolayı Mersin’de bazı okullara için yıkım kararı alınırken bazı okullar boşaltıldı. Boşaltılan okullar başka okullarla birleştirildi. Görüşme yaptığımız MEB’in şube müdürleri Mersin’de 87 okulun inceleme başvurusunda bulunduğunu söylüyor. Çok öncede yıkım kararı verilen okullar var ancak bu durum veriler ve öğrencilerden saklanmış. Yaşanan şey aslında bir skandaldır. 1999 depreminden beridir hükümetler üzerine düşen görevleri yapmadı. Kızılay ve Afat gibi kurumların yaptıklarından dolayı nasıl enkazın altında kaldıysa eğitimde enkazın altında kaldı çünkü öngörü ve hazırlık yok. Mersin’de deprem bölgesi ancak yetkili kurumların buna dair bir hazırlığı yok. Depremzede öğrencilerle birlikte çoğu okul ikili öğretime geçtiği için öğrencilerin sabahın karanlığında okullara geliyor. Sabaha yediden önce başlayan dersler akşam 7-8 e kadar sürebiliyor dersler” diye konuştu.
“MEB, DEPREMZEDELERE GÖSTERMELİK DESTEK SUNUYOR”
Mevcut okulların yapısal sorunlar yaşadığı ifade eden Sümbül, “Mersin merkez 4 ilçesinde 15 binden fazla depremzede öğrenci var. Bazı okullarda yeni sınıflar açılırken bazı okullarda ise sınıf mevcutları arttırılmaya çalışılıyor. Şu anki fiziki altyapı göç ile gelen depremzedeler için uygun bir ortam yaratamaz çünkü travma ile geliyorlar. Depremzede öğrencilerin psikolojik ve pedagojik yardımlar almasına uygun ortamlar kısıtlı durumda. Milli Eğitim Bakanlığı(MEB) göstermelik destek sunuyor ancak gerçekten depremzedelere derman olacak pedagojik ve psikolojik destek sunulması gerekiyor. O yüzdende Eğitim-Sen, SES ve Mersin Tabip Odasıyla birlikte Mersin Büyükşehir Belediyesi ile ortak hareket ederek gerek afet bölgesinde gerekse de Mersin’ gelen depremzedelere psikolojik ve psikososyal destek sunmaya çalışıyoruz” dedi.
DEPREMZEDELER İÇİN MEB BİZLERLE ORTAK ÇALIŞMALI”
MEB Mersin İl Müdürlüğünde depremzedeler için çalışma yapıldığını ancak yapılan çalışmalara kendilerinin görüşüne başvurulmadığını aktaran Sümbül, “Biz yaptık oldu mantığıyla değil ortak bir şekilde çalışmalıyız. Sadece göstermelik bir çabayla bir iki haftalık faaliyetlere değil kısa ve uzun vadede öğrencilerin travmalarını atlatmaları için çalışmaların yapılması gerekiyor. Öğrencileri normal yaşama hazır hale getirmeden örgün eğitimden istenilen başarıyı öğrenciler sağlayamaz” diye konuştu.
“DEPREMZEDE ÖĞRENCİLER İÇİN UZMAN DESTEĞİ GEREKİYOR”
Öğretmenlerin travma yaşayan öğrencilere yaklaşma konusunda yeterli donanım sahip olmadıklarını ifade eden Sümbül, “Profesyonel kişilerin travma yaşayan öğrencilere destek olması gerekiyor. Uzmanlarla beraber ve onların uyarılarını dikkate alarak depremzede öğrencilere yaklaşmamız gerekiyor. Biz öğretmenlerin mevcut durumu travma yaşayan öğrencilerin iyileşme sürecinde yeterli olmayabiliriz. O yüzden de Büyükşehir ile diyalog halindeyiz. Kolektif işler yapmaya gayret ediyoruz. Karma eğitim ile depremzedeleri yerel öğrencilerle aynı sınıflarda eğitim görmelerini sağlıyoruz. Bu şekilde öğrencilerin yaralarını sarması için metotlar geliştirmeye çalışıyoruz” dedi.
“ÖĞRENCİLERE PEDAGOJİK YAKLAŞIMLARLA YAKLAŞMALIYIZ”
Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı bir okulda görev yaptığını ve oradaki depremzede öğrencilere dair gözlemlerini aktaran Sümbül, “Şoku ve travmayı halen yaşadıklarını görebiliyorum. Öğrencilere pedagojik yaklaşımlarla yaklaşmalıyız. Eğitim emekçileri ve velilerin yaklaşımı bu yüzden önemlidir, onlara acıyarak ve ya ötekileştirerek değil, onların yaralarını sarmalarına yardımcı olamayız” dedi.
“TOPLUMSAL BİR TRAVMA YAŞANIYOR”
Psikolog Özge Sönmezcan, yaşanan deprem felaketinden sonra rutine dönmenin zor olduğunu belirterek, “Toplumsal olarak bir travma yaşıyoruz. Hemen hemen herkesin depremde hayatını kaybeden ve ya depremzede bir tanıdığı var. Halen barınma sorunu yaşayan insanlar var, bunların bir an önce çözülmesi gerekiyor. Mersin içinde sorunların çözülmesi için yetkililerin hızlı adımlar atması gerekiyor” dedi.
“İNSANLARIN GÜVENLİ ALANLARI, EVLERİ YIKILDI”
Sönmezcan, “ Enkazdan sonrada yıkım devam etti. Yardım isteyen seslerden ve çaresizlikten bahsediyor insanlar. Kendisi enkazdan çıkan ancak yakınını enkaz altında bırakan depremzedeler var. En güvenli alanımız evlerimiz. Doğal olarak insanın en güvenli alanını kaybetmesi ve yakınlarının orada hayatını kaybetmesinin sadece doğal afetle açıklanabilecek bir durum değildir. İnsanların yaşadığı şehirler ve ilçeler yıkıldı. Mekânsal anıları yok oldu insanların her zaman gördükleri yer artık yok. O yüzden de depremzedeleri dinlememiz gerekiyor, onları konuşturmaya çalışmak değil, derinleştirmek de değil; yaşadıklarını anlatılanı anlatıldığı kadarıyla dinlemek gerekiyor. İnsanlar kendini ifade ederek iyi olur. Yaşanan travmayı depremzede çocuklar oyunlarla gösterirken, yerel çocuklar da kaygı ve korku yaşıyorlar depremzede çocuklar gibi” dedi.
“DEPREMZEDE ÇOCUKLARIN HIZLICA RUTİNE DÖNMELERİ GEREKİYOR”
Çocuklar açısından yaşanan travmanın atlatılmasında okulların olumlu anlamda etkili olacağını ifade eden Sönmezcan, “Depremzede öğrenciler ve yerel öğrenciler bir arada olmalılar. Şu an depremzede çocukların durumu belirsiz, ne zaman gidecekleri ne yapacakları belli değil. O yüzden de hızlıca eğitimlerine ve rutine dönmeleri gerekiyor. Fiziksel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra psikologların sahada yaptıkları daha etkili olacaktır. Halen temel ihtiyaçlarını karşılayamayan depremzede çocuklar var, onlar karşılandıktan sonra iyi bir eğitim ve psikolog desteği o zaman etkili olabilir” diye konuştu.
Sönmezcan konuşmasına şu şekilde devam etti; “Mersin göç alan bir şehir o yüzden de uzun yıllardır nüfus artıyordu zaten. Bu durum devlet okullarına da yansıyor. Yenişehir ilçesinde danışanlarımdan aldığım bilgilere göre 40-45 arası sınıf mevcutları var. Böylesi bir yerde depremzede öğrencilerin eğitimi zorlaşacaktır, çünkü öfke nöbetleri geçirenler oluyor, kaygı ve korku yaşayan çocuklar var. Halı hazırda yerel halka yetmeyen okullar, depremzede çocukların gelmesiyle birlikte yetmemekle beraber eğitimin niteliğinde de düşüş oluyor. Depremzede çocuklar travma yaşıyor ve bu kalabalık ortamlarda eğitim görmeleri sağlıklı görünmüyor. O yüzden de yeni okulların açılması gerekiyor”
“PSİKOLOG ALIMLARINA İHTİYAÇ VAR”
Depremzedelerin terapi alabilecekleri yerlerin kısıtlı olduğunu, kamu hastanelerinde randevu almanın güçlüğüne dikkat çeken Sönmezcan; “Yetişkin depremzedelerin ücretsiz terapi desteği almaları gerekiyor. Tabii randevu alabilirler ise. Gidip tedavi bile olsalar, 5-10 dakikalık bir tedavi süresi var, bu sürede depremzedeler için yeterli olmayacaktır. Muayene sürelerinin arttırılması gerekiyor. Psikologların sayılarının arttırılması gerekiyor bu durumda. Gönüllü psikologlarda görevlendirilebilir. Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği(TODAP) gerek afet bölgesinde gerekse çevre illere dağılan depremzedeler için psikologlara verdikleri eğitimler arttırabilir. Devlet bizlere de görevlendirme verebilir. Sözleşmeli alımlarla psikolog alımı yapılarak depremzedelere destek olunabilir” şeklinde konuştu. (Mersin/EVRENSEL)