Prof. Dr. Şükrü Ersoy’dan İstanbul uyarısı: En küçük haliyle bile 7,2 büyüklüğünde bekliyorum, bu işin şakası yok
Prof. Dr. Şükrü Ersoy, beklenen büyük İstanbul depremi için “6 Şubat depreminin katmerlisi olacak. En küçük haliyle bile 7,2 büyüklüğünde bekliyorum. Bu işin şakası yok" dedi.
Fotoğraf: Bezmialem Vakıf Üniversitesi
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’nde düzenlenen 1’inci Uluslararası Afet Hemşireliği Sempozyumu’nda konuşan Prof. Dr. Şükrü Ersoy, beklenen büyük İstanbul depremi için “6 Şubat depreminin katmerlisi olacak. En küçük haliyle bile 7,2 büyüklüğünde bekliyorum. Bu işin şakası yok. Hala zamanımız olabilir, acele etmeliyiz” dedi.
PROF. DR. KAZANCIOĞLU: AFET SADECE DEPREM DEĞİL
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu ise konuşmasında “Afet denince bugünlerde hepimiz doğal olarak 6 Şubat’ta yaşanan depremlere odaklanıyoruz şu an. Ama afet sadece depremle kısıtlı değil” ifadelerini kullandı. Sempozyumun organize edilmesi sırasında asıl hedefin insan ya da doğa kaynaklı tüm afetleri her bir bakış açısıyla masaya yatırmak olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kazancıoğlu, “1999’da çıkardığımız deneyimlerle sağlık profesyonellerinin yapması gerekenleri konuşurken, iklim değişikliğinin yarattığı afetler ve aklınıza gelebilecek pek çok olay, hastalara yaklaşımımızda farklı uygulamaları gerektiren durumlardır. Her an bir afetle karşılaşabileceğimizi unutmamalıyız. Bu felakette de kelimenin tam anlamıyla tek yürek halinde hareket eden herkese şükranlarımı sunarım” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından oturumlara geçilen sempozyumda ilk oturum, Rektör Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu’nun moderasyonunda “Tehlikede miyiz?” başlığıyla gerçekleştirilirken, Prof. Dr. Şükrü Ersoy konuşmacı olarak oturumda yer aldı.
"TÜRKİYE’DE EN BÜYÜK DEPREM 8 BÜYÜKLÜĞÜNDE OLUR"
Sözlerine “Ben Hataylıyım. Zaman zaman memleketimde de konferanslar veririm. Her konferans sonrası yetkililer yanıma gelip ‘Hocam bizi hep korkutuyorsunuz’ derler. Oysa Türkiye yüzde 92 veya yüzde 96 oranında değil, yüzde 100 deprem ülkesi” diye başlayan Prof. Dr. Ersoy, Türkiye’de Richter ölçeğine göre görülebilecek en büyük depremin 8 büyüklüğünde olabileceğini ifade etti. Prof. Dr. Ersoy, “Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda 1999 depremleriyle kırılan yer ile 1912 Mürefte-Şarköy depreminde kırılan hattın arası boş. Burası da Marmara Denizi’nin ortasına denk geliyor. Burada büyük bir deprem olacağını görmek için deprem bilimci olmak gerekmiyor. Burada 40 kilometrelik küçük bir kırılmanın dahi 7,2 büyüklüğünde olacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu.
“2019 DEPREMİ PROVAYDI”
2019 yılında yaşanan 5,8 büyüklüğündeki depremi “Beklenen büyük İstanbul depreminin bir nevi provası” olarak tanımlayan Prof. Dr. Ersoy, “Beklenen deprem gerçekleştiğinde 6 Şubat depreminde yaşadıklarımızın katmerlisini yaşayacağız. Çünkü 100 bine yakın binanın yıkılacağını ya da ağır hasar alacağını tahmin ediyoruz. Bu nedenle İstanbul depremi Türkiye için bir milli güvenlik sorunu teşkil ediyor. Gayrisafi Milli Hasıla’nın üçte ikisi burada. Çevresiyle birlikte yaklaşık 30 milyon insan burada yaşıyor. İstanbul Türkiye’ye bakıyor ama Türkiye İstanbul’a bakamaz. Bu işin şakası yok” dedi.
“VEBALİNİ ALABİLECEK MİSİNİZ?”
Beklenen büyük İstanbul depremine yönelik tartışmalara da değinen Ersoy, “Büyüklüğü 6,5’ten fazla olmaz diyenler var. Daha büyük sonuçlar olursa bunun vebalini alabilecek misiniz? Her zaman için en kötü senaryoyu düşünüp ona göre hareket etmek lazım. Üstelik İstanbul çevresi, 1 yıl içinde 7 ve üstü büyüklükte deprem oluşturabilecek bir potansiyeli barındırıyor. Tarihte bunun örnekleri var. 1999 depreminden bu yana 24 yıl geçti. Birçok adım atıldı ama hala yeterli gelmiyor ki insanlar hala kaygılı. Çünkü İstanbul’da mevcut binalar hala büyük bir deprem sınavı vermedi. Hala vaktimizin var olma ihtimali var. 50 yıl sonra bugün için yüzde 64 dediğimiz büyük deprem ihtimalini, o zaman yüzde 99 olarak söyleyeceğiz” şeklinde konuştu.
“TSUNAMİDE DUBLE TEHLİKE VAR”
İstanbul için tsunami tehlikesinin de olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ersoy, “Çınarcık ve Tuzla açıklarında tsunaminin yüksek olmasını sağlayacak koşullar var. Denizaltı heyelanları olabilecek potansiyel yerler orada fazla. Marmara kıyılarını biz, kendimiz kazdık. Bu bölgede deprem olursa ‘nerede ne kadar yükseklikte bir dalga olur, ne tarafa gider’ gibi birçok senaryo var. Bu bakımdan da İstanbul çevresinde bir duble tehlike var. Deprem olduğunda eğer tsunami olursa insanlara ulaşma süresi 5-30 dakikadır. Bu süre de acil müdahale açısından fena değildir” dedi.
Sempozyum kapsamında gerçekleştirilen oturumlarda afet hemşireliği, afet öncesi, sırası ve sonrasında hemşirelik rolleri, deprem, sel, yangın, hortum, kasırga ve tsunami gibi afetlerde hemşirelik deneyimleri değerlendirildi. Ayrıca 6 Şubat depreminde gönüllü olarak görev yapan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi personellerine de teşekkür belgesi takdim edildi.(HABER MERKEZİ)