8 Mart 2023 15:23

TTB ve tabip odaları: Bu 8 Mart’ı yaşamını yitiren kadın hekimlere ve kadınlara adıyoruz

TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu ile tabip odalarına bağlı kadın hekimlik ve kadın sağlığı komisyonları, 8 Mart’ı depremde yaşamını yitiren kadın hekimlere ve kadınlara adadı.

TTB ve tabip odaları: Bu 8 Mart’ı yaşamını yitiren kadın hekimlere ve kadınlara adıyoruz

Fotoğraf: Evrensel

Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu ile tabip odalarına bağlı kadın hekimlik ve kadın sağlığı komisyonları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe ilişkin ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı okuyan Ankara Tabip Odası’ndan Dr. Güleser Karakoç yaptı ve bu 8 Mart’ı depremde yaşamını yitiren kadın hekimlere ve kadınlara adadıklarını duyurup, tüm kadın hekimleri ve kadınları 8 Mart’ta alanlara çağırdı.

“VARDIK, VARIZ, VAROLACAĞIZ”

Erkek egemen kapitalist sistemin rantı önceleyen, insanı, doğayı, kadını, çocuğu yok sayan politikaları sonucu 6 Şubat’ta Maraş Pazarcık ve Elbistan merkezli yaşanan depremlerin, onbinlerce insanı yaşamdan koparan bir katliama dönüştüğünü ifade eden Karakoç; “İktidara göre her zamanki gibi yaşananlar kaderdi, fıtrattı. Artık gerçek su götürmez bir biçimde ortada. Yandaşların medya ve diğer araçlarla suyu bulandırma çabalarına rağmen yüz yılın en büyük yıkımı olduğu gerçeği gizlenemez” dedi.

“Ortada top yok, tüfek yok, işgalci yok ama her yer bir savaş alanı.” diyen bir depremzede kadının sözlerini hatırlatan Karakoç; “Kendi halkına bir savaş enkazı bırakmış bir iktidar var. Büyük yıkım sonrası tüm demokratik kitle örgütleri, gönüllüler ilk saatlerden itibaren dayanışmaya koşarken; devlet, içi boşaltılmış yardım kurumları ve çıkar pazarlıkları nedeniyle ilk üç gün planlı afet çalışması başlatamamıştır. Patriarkal düzenin rantçı siyasetleri bu mezarlığa dönen kentlerin mimarıdır” dedi.

İNSANLIK ONURUNA YAKIŞMAYACAK KOŞULLARDA YAŞIYORLAR

Açıklamada yaşanan depremin var olan krizleri ve eşitsizlikleri derinleştirdiğini ifade eden Karakoç, “Nüfusun bir bölümü zorunlu göç ile çevre illere ve metropollere gelmek zorunda kaldı. Kalabalık hanelerde yaşama devam etmeye çalışıyorlar. Göç edecek koşulları olmayanlar da hâlâ barınma, beslenme sağlanmadığı ve hijyen şartlarının dahi oluşturulamadığı, güvenliksiz çadır kentlerde ve insanlık onuruna yakışmayacak koşullarda yaşamını sürdürmeye çalışıyor” dedi.

NÜFUSUN BİR BÖLÜMÜ HALA KAYIP

Geriye kalan nüfusun ise dağınık bir biçimde sosyal olanaklara ulaşamadan, derme çatma seralarda yaşam mücadelesi verdiğini hatırlatan Karakoç, “Nüfusun bir bölümü hâlâ kayıp, enkazdan kurtarılan kayıp olan yüzlerce çocuk var. Kayıp çocukların akıbetini soruyoruz, sesimiz boş kuyulardan bize geri yansıyor, aile bakanı durumu olağanlaştıran ve sıradanlaştıran söylemlerde bulunuyor” diye konuştu.

“DEPREMİN YARATTIĞI PSİKOLOJİK YIKIM HENÜZ GÖRÜLMEDİ”

“6 Şubat Maraş depremleri sonrasında da geniş bir coğrafyada yaşanan yıkımın sonuçları yine kadınlar açısından daha derin ve ağır yaşanmakta” diye açıklamaya devam eden Karakoç, bakım verenin kadın olduğu ailelerde, zor yaşam koşulları nedeniyle kadınların bu yükün altında daha da ezilmekte olduğunu da ifade etti. Depremin yarattığı fiziksel ve psikolojik travmanın henüz yeni olmasının yanı sıra; sağlıksız barınma koşulları, temiz suya erişim zorluğu, tuvalet ve banyo gibi hijyen açısından önemli alanların sınırlılığının hastalıkları artırdığına da değinen Karakoç, salgın riskine dikkat çekti.

Kadınlar için düşünülmemiş, güvenlikli olmayan yerleşim alanlarının kadınları şiddet ve istismara daha açık hale getirdiğinden söz eden Karakoç, “Yıkımlardan önce söyledik sağlıklı kentler ancak ve ancak kadın perspektifi ile sürdürülebilir alternatiflerle mümkün. Biz kadınları çok önemli bir süreç beklemekte. Yıkılan kentlerde yaşamı örmek, tekrar erkek egemen rantçı sisteme teslim etmemek için, hayatta kalanların yaşama tutunma umudunu örgütleyebilmesi için dayanışmayı olanca gücümüzle örgütlemeliyiz” dedi. Kentlerin kadınların kenti olacağından söz eden Karakoç, bu 8 Mart’ı depremde yaşamını yitiren kadın hekimlere ve kadınlara adadıklarını duyurdu. “Vardık, varız, varolacağız” diyen Karakoç kadınları 8 Mart’ta alanlara davet etti.

KADINLAR SU VE HİJYENE BAĞLI SAĞLIK SORUNLARI YAŞAMAYA BAŞLADI

Güleser Karakoç’un ardından deprem bölgesinden açıklamaya bağlana kadın hekimler ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerine bağlı üyelerde alanlarda kadınların ve sağlık emekçilerinin yaşadığı sıkıntılara dair açıklamalar yaptılar. Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr. Asu Kaya, Osmaniye Devlet Hastanesi’nde boşaltılan bazı alanlarda sağlık emekçilerinin aileleri ile birlikte barınmak zorunda kaldığını, halen kentteki çadır sorunun çözülemediğini söyledi. Öte yandan Hatay, Adıyaman ve Maraş’tan bağlana hekimler ve SES üyeleri kadınlarda vajinit, kaşıntı ve idrarda yanma sorunları göründüğü hijyene bağlı önlemlerin halen kentlerde alınmadığını ifade ettiler. Maraş’tan yayına bağlanan Dr. Filiz Ünal, sağlık emekçilerinin sorunlarını önceleyen bir sağlık bakanının olmadığını sözlerine ekledi. Kadınların ve çocukların özellikle iç çamaşırına ihtiyaç duyduğunu ifade ettiler. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et