Mata’da ek zam direnişi sürüyor: Patronun birliğimizden korktuğunu biliyoruz
Borçtan, yoksulluktan yıldıklarını, artık insanca yaşamak istediklerini söyleyen Mata işçileri, direnişi büyütmek için tüm emekçilere dayanışma çağrısı yapıyor.
Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel
Hilal TOK
İstanbul
Tuzla Serbest Bölge girişinde yüzlerce Mata işçisi ek zam talebiyle direnişlerini sürdürüyor. Yoldan geçen tırların ve araçların korna sesleriyle desteklerini de alan işçiler, patronun işten atma bildirimleri ile beraber fabrikayı kapatıp gitmesine karşın “Kazanacağız, mücadeleyi bırakmayacağız” diyor. Başka fabrikalardan işçiler, kitle örgütleri ve siyasi partiler de işçileri ziyaret ederek dayanışma mesajlarını iletiyor. Patronun tüm baskılarına karşı “Eski Mata işçisi değiliz. Patronun birliğimizden korktuğunu biliyoruz çünkü işçi artık en ufak şeyde masaya yumruğunu vuracak gücü kendinde buldu” diyor. Borçtan, yoksulluktan yıldıklarını, artık insanca yaşamak istediklerini söyleyen işçiler direnişi büyütmek için tüm emekçilere dayanışma çağrısı yapıyor.
"KARNIMIZI DOYURMAK DEĞİL, İYİ BESLENMEK İSTİYORUZ"
İki buçuk yıllık bir Mata işçisi, “Patronun derdi para değil, otoritesinin sarsılmaması” diyor.3 yıllık imzalanan sözleşmenin üzerinden henüz 10 ay geçmişken ek zam talep etmek zorunda kaldıklarını belirten işçi şunları söylüyor: “Çoktan eridi bitti. Ben ilk çocuğumun bir bezini 48 kuruşa alıyordum, en iyi marka bir de. Şimdi o paraya en kötüsünü bile alamayız. Hesap et yani, ne haldeyiz. Dün 9 bin TL yattı maaşımız, faturaları yatırdık 5 bin lira kaldı.”
Bu meselenin siyasetle de ilişkili olduğunu dile getiren işçi “Hayat pahalılaştı. Enflasyon bile doğru düzgün açıklanmıyor. Memleket nasıl bu hale geldi? Bunları da konuşmak lazım. Önceden en pahalı sigarayı içerdim, şimdi tütün içiyorum. Sürekli geriye gidiyoruz. 4 kilo portakalı 10 liraya alırdım eskiden, şimdi kilosunu 25 liraya alıyorum. Bana 4 sene önceki refahımı verebilmeleri için en az 25 bin lira maaş vermeleri lazım. Biz çocukken babam bize her meyveden 5 kilo alırdı tek seferde. Şimdi ben aileme 2 tane nar alabiliyorum. Sabahın 5 buçuğunda çıkıyorum, fazla mesai yapıyorum, akşam 20.00’ye kadar çalışıyorum. Bütün hayatımı buraya veriyorum ama kombiyi en kısığa alıyorum. İki küçük çocuğu battaniyenin altında ne kadar tutabilirim ya? 1 sene önce çocuklarımın canı çekince 4’lü burger menü alır hep birlikte yerdik, 90 lira verirdik. Şimdi gittiğimizde 320 lira olmuş. İki tane alabildik, çocuklar yedi biz baktık. Artık yeter, bıçak kemiğin içine girdi. Biz karnımızı doyurmak değil, iyi beslenmek istiyoruz” diyor.
"PATRON BU İŞÇİYE SÖZ GEÇİREMEZ"
Mata işçisi bu direnişin patronu korkuttuğunu anlatıyor: “Şimdi bu kararlılıktaki işçiye hiçbir şekilde söz geçiremeyeceklerini biliyor Mata patronu. Çünkü işçinin en ufak bir şeyde yumruğunu masaya vuracağını görüyorlar artık. Burada birbirimizi tanımazdık, direnişten sonra hepimiz kardeş gibi olduk. Burada bir dayanışma oluştu. Patronların korkusu da bu.
Memlekette hayvancılık yaparak geçinen ancak hayvancılık da bitince geçinebilmek için şehre gelip işçilik yapan bir işçi de çalışma ve yaşam koşullarının direniş ateşini fitillediğini anlatıyor: “Benim 3 kredim var, çocukların servis paraları var, ihtiyaçları var. Evin kirası var. Ne kaldı elimde? Ne yiyeceğiz? 12 senedir buradayım, gelmez olaydım. Hayvancılıktan batıp geldim, adam yurt dışından mal getirdi, bizim mal düştü. Sıfırlandık. 300 hayvandan şimdi 35-40 tane var, abim bakıyor. Yem fiyatı 3 bini geçmiş. Abim de buraya gelmek istiyor ama bak ne durumdayız, buraya gelse ne olacak? İşçi o kadar değersiz ki, kimyasallar içinde çalışıyor ama toz maskesi veriyorlar. Pres bölümünde bir buçuk sene önce bir arkadaşımızın ciğeri söndü ya. Yoğun bakımda kaldı günlerce. Ölmüş eşek kurttan korkmaz. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Aynı evde iki aile yaşayarak geçinen bir işçi de geçinebilmek, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayabilmek, ayrı eve çıkmak istediğini söylüyor. Mata işçisi, “Şu an kiraya çıkamıyoruz. Çocuğumun ihtiyaçlarını bile karşılaşamıyoruz” diyor.
"MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"
İşten atılan işçilerden biri de dayanışma alanını terk etmiyor, elinde düdüğünü alkışlarına eşlik ederek çalıyor: “Yönetici arkadaşlara sinkaflı sözler söylemişiz güya. Patronun bilmem nesini zedelemişiz. Öyle çıkardılar bizi işten. Ama kovulmama rağmen direnişteyim. Mücadeleyi sürdüreceğiz. Biz içeriye girdikten sonra da mücadele edeceğiz. Bundan sonra nerede bir eylem, direniş var kesinlikle gidip destek vereceğiz. Bize burada verilen destekleri unutmayacağız.”
Beş yıllık bir işçi de dayanışma çağrısı yapıyor: “Mücadeleyi birlikte büyütelim. Buraya herkes ziyarete gelsin, bize destek olsun. Herkese kapımız açık…”
"ESKİSİ GİBİ BİRLİK OLMAYAN İŞÇİ YOK ARTIK KARŞISINDA"
Mata patronunun yıldan yıla büyüdüğünü, ama Mata işçisinin ekmeğinin büyümediğini söyleyen iki yıllık bir işçi de artık tek başına ek zam mücadelesi değil, tüm çalışma şartlarının değişmesi için mücadele verdiklerini söylüyor: “Büyüdükçe büyüdü burası. Ama bizim ekmeğimiz büyümedi. Sadece ek zam değil, çalışma şartlarımız da çok ağır. Hep karbon, kansorejen maddeyle çalışıyoruz. Ben buraya girmeden önce hasta olduğumu hatırlamıyorum. Patron fabrikayı kapadı, üretimi yurt dışındaki fabrikalarda yaptıracağını söylüyor. Ama dışarıda bu kimyasalları kullanmak yasak. Yapamaz. Bizi korkutmak, direnişi bitirTmek için böyle yapıyor. Ama biz mücadeleye devam edeceğiz. İçeriye girdiğimizde de eskisi gibi olmayacağız. Eskisi gibi birlik olmayan işçi yok artık karşısında.”
“Ülkedeki rüzgarın, direnişlerin seyrinin değişmesi için baştakilerin de değişmesi gerekiyor” diyen işçi şöyle devam ediyor: “Memleketin başındaki değişmeli. Ama bence bir yandan da gitmesi çok zor. Ben bizim insanlarımıza güvenmiyorum.”
Bir ay önce Mata işçisinin böyle çıkıp birlik olacağını düşünüyor muydun, işçilere güveniyor muydun?
“Yok hiç beklemiyordum böyle bir şey. Keşke 14 Mayıs’ta da böyle olsa, şaşırsak. Çok dolduk yıllarca, 20 yıldır dolduk…”
"ONLARA GÖRE HAKKIMIZI ARAMAK AHLAK DIŞI"
İşçilerin direnişte hayata bakışının değiştiğini söylüyor Mata işçisi. Direnişin kendisine kattıklarını şöyle açıklıyor: “Heyecanlıyız burada. İnsanın düşüncesi değişiyor direnişte. İşçinin haklı olduğunda sesini çıkarabileceğini gördük. Patron milyon dolarlar kazanırken sana yüzde 25’i bile vermiyor. Hak görmüyor. İstediğimiz çok bir şey de değil. 2 bin-2 bin 500 lira. Bu direnişte patronların gerçek yüzünü daha net gördüm. Bir de 25’e 2’den attılar işçileri, onlara göre hakkımızı aramak ahlak dışı. Demezler, sen böyle nasıl geçiniyorsun, nasıl yaşıyorsun diye. Çünkü hayat onlara güzel. Aldığım maaşla ben onun bindiği arabalara benzin bile alamam.”
İşçi mücadelenin kararlılıkla süreceğini söylüyor: “Biz sağlamız, vazgeçemeyiz. Vazgeçersek tepemize binerler içeride. Hâlâ ‘Gelin çalışın’ diye mesaj atıyorlar işçilere. Ama bu artık bizim için onur mücadelesi.”
"ÇOCUĞUMUZA MAMA ALAMIYORUZ"
Bir başka Mata işçisi, çocuğuna mama alamaz durumda olduğunu anlatıyor: “Her şeye gelen zamlarla artık dayanamaz olduk. İki ayda mama 170 liraya çıktı. Mama alamıyoruz çocuğumuza. Daha ne olsun? Biz direnişten önce de sürekli çalışmaktan birbirimizi tanımazdık doğru dürüst. Burada birbirimizi gördük. Dayanışmamız, samimiyetimiz de arttı. Bu yüzden patron eskisi gibi istediğini yapamaz bize artık. Birlik sağladık çünkü. Öyle sessiz, korkan işçi olmayacak karşısında artık. Artık masaya oturduğumuzda daha kararlı, daha sağlam oturacağız. Patron da bunun farkında olacak.”