09 Mart 2023 04:16

Adıyaman halkı unutuldu, yok sayıldı, ölüme terk edildi

"Gelen kepçe çıkardı babamın cansız bedenini. Ben orada kendi imkanlarıyla uğraşan halktan ve gönüllü başka ilçelerden gelen insanlar dışında kimseyi görmedim."

Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel

Paylaş

Bir plastik işçisi
Esenyurt-İstanbul

Merhabalar.

Ben o kıyıda köşede kalmış, unutulmuş, merkez üssü Maraş olan ama Adıyaman’da canı yanan biriyim. Ne yazık ki 6 Şubat sabahı deprem haberini aldık. Kıbrıs’taki teyzem aradı saat 04.30’da. “Depremi duydunuz mu?​” dediğinde şaşırdık. “Adıyaman bitmiş” dedi. Hemen televizyonu açtık ama Adıyaman yoktu henüz. Adıyaman’daki yakınlarımızı aradık ama hâlâ babama konduramıyoruz, düşünemiyoruz bile… Uzun dakikalar kimseye ulaşamadık. Hani o her ay hatırı sayılır bir miktarda para ödediğimiz telefon operatörleri çökmüştü. Uzun denemeler sonra kuzenime ulaştık. Korkudan konuşamıyordu. O nasıl, bu nasıl, siz nasılsınız derken o konduramadığımız soruyu sordum: “Babama ulaşamıyorum, git bir bak bakalım!”

Benim babam emekli. Tam bir Adıyaman sevdalısı. Oradaydı bir senedir. İstanbul Adıyaman arası gider gelirdi. Kısa süre sonra kuzenim aradı. Ağlayarak “Abla, dayımın dükkanı yıkılmış” dedi. O andan sonra bizim için zaman durdu saat 08.30’da özel aracımızla yola çıktık. Umutlu bir ruh haliyle Adıyaman Gölbaşı’ya girince anladık neler olduğunu. Yol kenarındaki yıkık evler anlattı bize kabusun büyüklüğünü. Babamın bulunduğu konuma gittik ama dükkan yoktu, Adıyaman merkez bitmişti. Çaresiz insanlar tırnaklarıyla kazıyorlardı toprağı. Göçük altından sevdiklerini çıkarmak içindi bütün çaba.

Bizim dükkan beş katlıydı, üstte bir şey yok gibiydi ama iki kat babamın üstündeydi ve tehlikeli bir çöküş yaşamıştı. O gece hep “Baba duyuyor musun?​” diye bağırdık ama ses yok… Sabah olduğunda daha korkunçtu etraf. Bir tane iş makinası gördük, yalvardık “Yardım edin” diye ama gitti. Biz yine bakakaldık enkaza. Yine akşam oldu ve sonra yine sabah… Dört günün sonunda iş makinası kullanan birine denk geldik. Yalvardık, “Yardım edin” dedik. Bize acıyan adam sabah geleceğini söyledi. Söz verdiği gibi sabah geldi.

Gelen kepçe çıkardı babamın cansız bedenini. Ben orada kendi imkanlarıyla uğraşan halktan ve gönüllü başka ilçelerden gelen insanlar dışında kimseyi görmedim. Sonra aldık babamı mezarlığa götürdük. Bize sayı verdiler, “6279 babanızın ölüm numarası” dediler. Toplu mezarlar kazılıyordu. Sonra babamı bıraktık oraya. Ha bu arada babamı çıkardığımızda babamın bıyıkları donmuştu…

Ertesi gün ziyarete gittik. Dün önü boşluk olan babamın yanı dolmuştu. Etrafa baktım. Her yer ceset doluydu. Enkaz altları, kaldırımlar, yollar… Hani “Yardım ulaşmadı diyen şerefsizdir” dedi ya reis… Evet, yardım yoktu. Hâlâ da yardım yok. İnsanlar çadır bile bulamıyor. Benim yakınlarım yıkık dökük bir iş yerinde kalıyorlar şimdi bile. Uzun lafın kısası ben hakkımı helal etmiyorum. Adıyaman halkı unutuldu, yok sayıldı, ölüme terk edildi…

ÖNCEKİ HABER

Malatya'da ağır hasarlı 5 katlı bina çöktü

SONRAKİ HABER

Kartonsan grevinin 77'nci gününde işverenle yapılan toplantıdan sonuç çıkmadı, grev kararlılıkla sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa