10 Mart 2023 03:56

"Topraklarımıza sahip çıkacağız, elbette eski yaşamımıza döneceğiz"

Hatay'da deprem nedeniyle birçok kilise hasar gördü. Vakıf yöneticileri ve cemaat üyeleri “Topraklarımıza sahip çıkacağız, elbet eski yaşamımıza döneceğiz” diyor.

İskenderun Katolik Kilisesi | Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel

Paylaş

Dilek OMAKLILAR
Tugay DEMİR
İskenderun

İskenderun’da bir pazar ayinine rastladık. Rastladık çünkü normalde pazar günleri herkes kendi kilisesinde, kendi cemaatinde ayinler yapıyor. Normal şartlarda büyük bayram ve özel günlerde bir araya gelen cemaatler, kiliselerin tamamının hasar almasıyla “enkaz” ortamı pederleri ve cemaatleri bir araya getirmiş. Şu an insanların ayin yapabilecek kiliselerinin durumu buna uygun değil ancak İskenderun Katolik Kilisesi’nin bir salonu ayin yapabilecek konumda. Hatay’ın mozaiğine bir şekilde tanıklık edeceğiz. Söz kiliselerin vakıf yöneticilerine, cemaat üyelerine düşerken hepsinin ortak kanısı “Topraklarımıza sahip çıkacağız, elbet eski yaşamımıza döneceğiz” oluyor.

"KENDİ İMKANLARIMIZLA BİR ŞEYLER YAPACAĞIZ"

Kilisenin bahçesinde bir masa etrafında oturuyoruz ayinin bitmesini beklerken bahçenin bir tarafında yer alan kafesteki kuşlar eşlik ediyor, onca yıkıntının arasında sanki başka bir umut… İskenderun Karasun Manuk Ermeni Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Tabaş ile tanışıyoruz. Tabaş, kilisenin durumuna ilişkin bilgi vererek, “Depremden sonra kilisemizin sunakları ve zemini epey bir zarar gördü. Tabii yanlarında bulunan lojmanlarımız ve kira giderlerimiz olan dükkanlarımızın da hemen hemen hepsinin içlerinde çatlaklar ve sütunlarda kırıklar var.  Kültür ve Turizm Bakanlığı bir toplantı yaptı. Bizim de Ermeni cemaatimizin sadece Ermeni mimarlar ve mühendislerin olduğu harcar derneğimiz vardı onlar da önceki gün burada gözlem yaptı. Onlar da bir rapor sunacak. Yapabilirsek kendi imkanlarımızla yapacağız. Kilisemizin içinde çok büyük bir hasar gözükmüyor ama tabii ki statiği ve zemini ne kadar bozulmuş onu daha sonra göreceğiz” dedi.

"EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ BARINMA"

İskenderun’da yaklaşık 85 kişi olduklarını söyleyen Tabaş, “6 tane can kaybımız var maalesef. Onun haricinde kalan 75 kişinin yaklaşık 50 kişisini İstanbul’a transfer ettik çünkü çocuklu ailelerimiz de vardı. Bundan sonra daha çok sıkıntılar olacak. Çünkü önümüz yaz ve hastalıklar olacak. Şu anki en önemli sorunumuz barınma. Kalan insanlar halen o korkuyu yaşadığı için evlerine giremiyor. Burada çadırlar geç geldi” diye konuştu.

Depremin üzerinden 1 ay geçmesine rağmen somut bir adımın hiçbir şekilde atılmadığını belirten Tabaş, “Çünkü ne yetkililer ne de herhangi biri bu konuda bir şey demedi, ama biz kendi cemaat önderlerimiz sayesinde bazı şeyleri seri şekilde yapabiliyoruz. Periyodik bir şekilde tekrar zemin etüdü yapılacak, yeniden bakılacak. Daha sonra tadilata başlayacağız elbette” dedi.

"GİDENLER OLDUĞU KADAR KALANLAR DA VAR"

Deprem dolayısıyla başka şehirlere gidenlerin dönmek istediğini söyleyen Tabaş, “Bakıyoruz bazılarının evleri yok. Nasıl olacak? Yakın yerlere gidiyorlar ya da aileleri varsa İstanbul, Ankara, İzmir buralarda çoğunluk var. Biz Samandağ Vakıflı köyüyle birlikte yaklaşık 110 kişi taşıdık İstanbul’a. Vakıflıköy Kilisesi 6.4’deki depremden sonra daha çok hasar gördü. Kilise epey kullanılamaz durumda. Onlar da köyün kahvesinde kalıyorlar. Antakya’da da Ermeni cemaatimizden ölenler oldu. Ortodoks kilisesi daha çoğunlukta olduğu için onların kayıpları daha fazla maalesef. Samandağ’da 1000, Antakya’da 800 kişiler; burada da 800 kişilik bir cemaat var ama birçoğu gitti maalesef. Antakya bitmiş durumda. Antakya bittiği için belki insanları buralara zor çekeceğiz” dedi.

En temel sorunun barınma olduğunu vurgulayan Tabaş, “Erzak bir şekilde gelir ama barınma çok büyük sorunumuz. Bu insanların bir evi vardı, yaşamı vardı artık yok. Gelen insanları bir yerde barındıramazsak kimse kalmaz. İş lazım, barınma lazım, okul lazım, bu psikolojiden kurtulmamız lazım… Hadi gidenler için okulu bir şekilde hallettik. Sonrası? Bizim de elimizden bir şey gelmiyor. Önümüzü göremiyoruz. Sadece cemaat olarak düşünmüyoruz halk sürekli teyakkuzda ve bir şeyler yapmak istiyor. Çünkü hayat devam ediyor; gidenler olduğu kadar kalanlar da var” diye ifade etti.

"HER NE KADAR KORKU OLSA DA TOPRAKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ"

İskenderun Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Yöneticisi ve İskenderun’da gazetecilik yapan İlyas Terbiyeli İskenderun’da ayrım yapmaksızın her kiliseye gidebilen konumda olduklarını anlatarak başlıyor sözlerine. Terbiyeli, “Hatay’ın mozaiğinin bir parçası bu zaten. Ermeni, Katolik cemaatlerinden arkadaşlarımız var. Çok kötü bir manzara var evet; ama olumsuz konuşmak yerine biraz daha ılımlı konuşmak lazım ki şu anlamda, toparlayacağız, umutla bakıyoruz. Çoğu insan ‘Gittiler, geri gelecekler mi?​’ gözüyle bakıyor ama ben böyle kötü bakmıyorum. Burada 10 yaşındaki bir çocuğun bile geçmişi, arkadaşlıkları var. 10 yaşında da 70 yaşında da olsa bu insanlar topraklarını kolay kolay bırakmayacaklar. Her ne kadar korku ve tedirginlik hakim olsa da bu dönüş olacak. Dönüşten sonraki sıkıntılar ne olur onlara bakacağız. Belki hızlı olmayacak ama bir süre sonra her şey rayına oturacak. İnsanların topraklarına sahip çıkacağına inanıyorum” dedi.

"İSTER İSTEMEZ ZAMAN ALACAK"

Mor PAVLOS Süryani Katolik Kilisesi’nin ise restorasyonu yaklaşık 4 yıl zaman almış. İlk bakışta görülen ön duvarla caddeye bakan yan duvarın tamamen durmasına rağmen yaklaştıkça arka bölümün tamamen yıkıldığını görüyorsunuz. Mülkiyet vakıflara ait ve burada da gereken uyarı levhası asılmış. Süryani Katolik Vakfı İskenderun Temsilcisi Başkan Yardımcısı Atilla Sezer Kurutan, “Artık Kültür Müdürlüğünün, Vakıflar Genel Müdürlüğünün yapacağı incelemelerden sonra restorasyonun hangi aşamalardan başlayıp gideceği belli olacak. İlk incelemeler yapıldı, akabinde gelip son incelemeyi yapacaklar. 2006 yılındaki restorasyondan tüm kayıtlar ellerinde mevcut, ama bu biraz zaman alacak. Çünkü Kültür Müdürlüğü yetkilisiyle yaptığımız sohbette şunu dedi, ‘İskenderun’da 80’e yakın, Antakya’da 700, Hatay genelinde 1300 tane bu tür kayıtlı yapı var.’ Yani ister istemez zaman alacak” dedi.

"ENSEYİ KARARTMAYA GEREK YOK"

Ortaya büyük bir maddiyat da koysanız, insan gücü de koysanız izinler olmadan hiçbir adım atılmıyor” diyerek sözlerini sürdüren Kurutan, “Süryani Katolik kilisemizle ilgili önceki restorasyonda yapılmayıp da bu restorasyonda kişisel olarak beklediğim iki şey var; biri çan kulelerimizin hayata geçirilmesi. Restorasyona başlarken görülmesine rağmen yapılmadı. Çan kulesiz bir kilisenin düşünülmesi pek mümkün değil. İkincisi de bahçe müştemilatında orijinalini bulunan merdivenlerin hayata geçirilmesi. Bunların ikisi de yapılmamıştı, dileriz bu sefer olur. O süreçte bizim hiç dahlimiz olmadı. Vakıflar Genel Müdürlüğü kiracıları tahliye etti, ardından restorasyona başladılar. Bitirdikten sonra da vakfımıza teslim ettiler” diye aktardı.

Süryani ailesi olarak yaklaşık 30 aile olduklarını belirten Kurutan, “Bir sebeple buradan deprem dolayısıyla ayrılmış ailelerin kendilerince haklı sebepleri var. Büyük oranda küçük çocuklarının gelecekleri için bir planlama yapmak zorundalar. Ama yavaş yavaş dönüşler başladı. Büyük oranda herkesin geleceğini umut ediyoruz. Enseyi karatmaya gerek yok. Her gün yarım adım, yarım adım, bir yokluğu var ederek ilerleyeceğiz. Eski yaşam burada hayatına dönecek” dedi.

"YAŞAMIN YENİDEN İNŞASI İÇİN HERKESE İŞ DÜŞÜYOR"

500 yıllık Mar Circos Rum Ortodoks Kilisesi’ne baktığımızda bahçede çadırlar ilk göze çarpıyor. Kilise zarar görünce cemaat üyeleri kilise bahçesinde kalmak istemiş, burada yardımları örgütlemiş. Cemaat Üyesi İlyas Gülenay aynı zamanda geçmiş dönemde yönetim kurulunda yer alan bir üye. Gülenay, “Biz boş bırakmak istemedik, dışardan gelen yardımları depo olarak buraya koyduk.  Yüzde 50 hasarlı dediler burası için. Artık tarihi koruma adına vakıflar bir şeyler yapabilirse kurtarabilir. Her şey belirsiz” dedi.

“Herkes kendi kimliğinde nasıl yaşıyorsa bu şekilde kalmalı düşüncesindeyiz, ama çıkacak tablo farklı” diyerek sözlerini sürdüren Gülenay, “İlk önce tespitim şudur, deprem geçici bir süre, ama enkaz sadece barınma, ekonomik anlamda değil her şeyi bir arada görüp ona göre bakmak lazım. İnsanlarımızın bundan sonra sıfırdan hayata nasıl başlayacağı, yaşamın yeniden inşası konusunda tüm demokratik kitle örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına, hükümete, devlete herkese iş düşüyor” diye ekledi.  

Arsuz Maryo Hanna Rum Ortodoks Kilisesi Eski Mütevelli Heyeti Başkanı Corç Deniz de depremin önceki gün yaptıkları cenaze ayininde yaşanmadığı için “şükür” diyor. “Daha fazla kayıp olabirdi” diyen Deniz, “İkonlarımız içeride kaldı, kilisenin çan kulesi çökmek üzere ama çan düşüp parçalandı. Kayıp büyük. Buradaki Rumlar iyi ama evlerinde hasarlar var. Korku, telaş, panik, şok. Burda da incelemeler yaptı. Geliyorlar, gidiyorlar… Aslına uygun yapacaklarını söylediler” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Savunma Bakanı Akar, Yunanistan Savunma Bakanı ile telefonda görüştü

SONRAKİ HABER

CHP, HDP ve İYİ Parti'nin grup önerileri kabul edilmedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa