Online eğitim mi yalnızlaşmak mı?
Sınıf ortamında olmak, yüz yüze iletişim kurmak her öğrencinin hakkı. Şu anda depremzede arkadaşlarımızın aynı zamanda ihtiyacı. Online eğitimle hiçe sayılan tam da bu ihtiyaç.
Fotoğraf: Pixabay
Eylül KARAOĞLAN
ODTÜ
11.sınıfın 2. döneminde yaşadım ilk online eğitim deneyimimi. Bir iki haftadan sonra hem öğretmenler hem öğrenciler bıkmaya başlamıştı. Öğrenciler cevap vermeyi kesti, öğretmenler de soru sormayı. Derse ilgimiz günden güne düşüyordu. Zoom’u arkaya alıp sınıf arkadaşlarımla oyun oynamaya başlamıştık en son, bir nebze olsun iletişim kurup eğlenebilmek için.
En büyük sosyal ortamımdan uzaklaştırılmak bana neredeyse benliğimi yitirtti. Birkaç ay sonra da depresyon ve obsesif-kompulsif bozukluk tanısı konunca biraz yerine oturdu bir şeyler. Bunun için tamamen online eğitimi suçlayamasam da tetikleyici neden pandemi ve oydu. 11.sınıfı, notlarım kabul edilebilir derece olarak atlattım. 12. sınıfa geldiğimde ise hayatımda almadığım notlar almaya başladım. Sınava çalışmamaya 11. sınıfın yazında karar vermiştim zaten, aynen de öyle yaptım. Hayatımda daha depresif bir dönemden geçmemiştim, nitekim bu da bir seneme mal oldu.
BU DÖNEM DE AYNI ŞEYLERİ YAŞAMAKTAN KORKUYORUM
Hazırlık dönemini tek okuma amacım okulu, şehri ve etrafı tanımaktı. Online eğitim bunu elimden aldı. Şimdi bu dönem de aynı şeyleri yaşamaktan korkuyorum.
Obsesyonlarımın odaklandığı bir konu da deprem, birinci derece deprem bölgesinde yaşadığım için de deprem varlığını zaman zaman hatırlatıyor. Yalnız kaldıkça bu obsesyonumu aşmak da zorlaşıyor. Gece saatlerce lambama el feneri tutup sallanıyor mu diye kontrol etmekten uyuyamadığımı biliyorum.
FIRSAT EŞİTLİĞİ NASIL SAĞLANACAK?
Eğitimin online hâle geçmesiyle birlikte Bolu’daki aile evime döndüm. Okulda okçuluk takımındayım. Antrenmanlarımı aksatmama sebep oluyor haliyle burada olmak da. Burada da pek arkadaşım yok açıkçası, bütün gün evde oturuyorum, uyuyorum.
Evde kendime ait olan bir çalışma alanım var ama evde ders çalışabilen bir insan olmadım asla. Çalışan insanların yanında çalışmak her zaman daha verimli oldu benim için. Üstelik ben daha Ankara’daki internetim yetersiz olduğu için kampüsümüze gidemezken depremzede arkadaşlarımızın online eğitim imkanlarını düşünmek bile istemiyorum. Travma niteliğinde bir olaydan sonra ekran karşısında dikkatini vererek oturmak gerçekten zor, özellikle psikolojik destekleri (ki bu aynı zamanda arkadaşları oluyor) bile yokken. Bir sınıf ortamında olmak, arkadaşlarıyla ve öğretmeniyle yüz yüze iletişim kurmak her öğrencinin hakkı. Şu anda depremzede arkadaşlarımızın aynı zamanda ihtiyacı. Pandemide bile online eğitimde fırsat eşitliği sağlanamamışken, böyle olağanüstü bir durumda insanların kalacak yerleri dahi yokken nasıl eşitlik sağlanacak bilemiyorum.