Tedbiri de biz aldıracağız!
Onların tek derdinin para olduğunu biliyoruz. Ama yaşam hakkımızı savunacak olanların da kendimizden başkası olmadığını her gün her gün hatırlamamız lazım.
Fotoğraf: Pixabay
Şair Abay Konanbay Anadolu Lisesi öğrencileri
Deprem meydana geldiği günden beri bedenen o bölgede olamasak da kalbimiz, aklımız, sabrımız, hepsi deprem bölgesindeydi. Elimizden gelen her şeyi yapmaya çalıştık. İlk günler eşya toplayıp hepsini tırlara yükleyip gönderdik. Şimdiyse mahallemize gelen depremzedelere aynı şekilde yardımları ulaştırıyoruz.
YAŞANANLAR KADER Mİ?
Bir yandan da deprem gündemli tartışmalarımız devam ediyor. Depremin kader olduğuna dair paylaşımlar sosyal medyada herkesin karşısına en çok çıkan içeriklerden biri. Peki, beklenen İstanbul depremi de bizim kaderimiz mi?
Deprem hiçbir şekilde kader değildir ve tekrar tekrar söylemekte fayda var:
-Deprem değil tedbirsizlik öldürür!
-Deprem değil sağlam olmayan binalar öldürür!
-Deprem değil malzemeden kaçıran müteahhitler öldürür!
-Deprem değil daha fazla para kazanma zihniyetindeki müteahhitler öldürür!
TOPLANMA ALANI OLAN LİSEMİZİN BAHÇESİNDE ARTIK İNŞAAT MAKİNELERİ VAR
Zamanında gereken tedbir alınsaydı şu an bu kadar yıkım olmayacaktı, bu kadar insan ölmeyecekti, bu kadar aile yardıma muhtaç kalmayacaktı. Acılarımızdan ders çıkarmak zorundayız. Bugün halen deprem toplanma alanı olması gereken yerlerde inşaat çalışmalarını görüyoruz. Bu örneklerden biri de lisemiz Şair Abay Konanbay’ın bahçesi. Okulumuz bahçesi mahallemizin deprem toplanma alanıyken sömestr tatilinde biz öğrencilerin tepkisine rağmen inşaata başlandı. Bu bahçede hepimizin bildiği turuncu afet konteynırı olması gerektiği yerde artık inşaat makineleri var. Bizlere sürekli “Deprem çantası yapın” , “Kendi bireysel tedbirinizi alın” diye uyarı yapanlar aslında mahallemizin deprem çantası olan bu konteynırı bize çok görüyorlar.
Peki, “Durum bu şekilde” diyerek kabul mü edeceğiz, yoksa onu değiştirmek için bir adım mı atacağız? Tabii ki ikincisi ve bizim buna ŞAKAL’lı öğrenciler olarak bir adım daha yakın olduğumuzu söyleyebiliriz. Top sahamızın yıkılmasına karşı kurduğumuz öğrenci temsilciliği ağımızı artık bu gündem için çalışan bir hale getirebiliriz. Sıfırdan başlamak zorunda olmadan, düne göre daha organize ve etkili bir çalışma sürdürebiliriz. Tüm Türkiye liselilerinin gözünün kulağının burada olması gerektiğini düşünüyoruz. Hatta üniversite sınavına girerken gösterdiğimiz rekabeti depreme olan hazırlık çalışmalarındaki “rekabete” dönüştürebileceğimiz firkindeyiz. İstanbul için beklenen depreme hazırlık için buna ihtiyaç var.
Çünkü biz ŞAKAL’lılar, emekçi insanların çocuklarıyız. Güvenli saraylar değil, riskli yapılar bizim evlerimiz. Bize İstanbul’da bulunan 700 bini aşkın boşta bekleyen lüks konutu “Buyurun burada oturun, yeter ki depremde canınız yanmasın” diyerek vermeyecekler. Onların tek derdinin para olduğunu biliyoruz. Ama yaşam hakkımızı savunacak olanların da kendimizden başkası olmadığını her gün her gün hatırlamamız lazım.
Unutmayalım! Deprem değil tedbirsizlik öldürür ve bu tedbirleri de biz aldıracağız.