Gerekli önlemlerin alınması için nereden başlamalı? Nasıl bir araya gelmeli?
Kendi yaşam alanlarımızda yan yana geldiğimiz arkadaşlarımızla, tartışma grupları/afet grupları, belki yerel platformlar oluşturarak başlamalıyız.
![Gerekli önlemlerin alınması için nereden başlamalı? Nasıl bir araya gelmeli?](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/230498.jpg)
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Kaan BİÇİCİ
İstanbul
“Yeni Ahit” isimli filmde hangi tarihte öleceklerini öğrenen insanların arzularının, gelecek tahayyüllerinin nasıl değiştiğini görürüz. İnsanın, tıpkı diğer hayvanlar gibi ölüm vaktini veya sebebini bilemiyor oluşu da bir acizlik olarak tanımlanmıştır hep. Ancak bazı koşullar vardır ki insan ne zaman olacağını bilmese de çeşitli durumlar sonrası ölme ihtimalini düşünür. Bu durumlar da niyeyse büyük oranda “insanca yaşamdan” uzaklaştıkça artar. Bir hastalığa yakalandıktan sonra tedaviye ulaşımın zorluğundan ötürü bilmeye başlar, çalıştığı iş yerinde gördüğü ama önlem alınmayan bir durumu görünce bilmeye başlar ya da bugün 6 Şubat’ta yaşanılan depremler sonrası büyük çoğunluğun düşündüğü gibi, olası bir deprem sonrası neler yaşayacağını kara kara düşünür. Bu durumlar yaşandıktan sonra “kader” ya da “kader planı” diyenler de bizim kendi hayatımıza müdahalemizin olmadığını, olamayacağını, koşulları değiştiremeyeceğimizi söyleyenlerdir aynı zamanda. Yanılıyorlar, yalan söylüyorlar.
6 Şubat’ta olup siyasal ve ekonomik politikalardan ötürü felakete dönüşen depremler için düşünelim. Bilim insanlarının geçmişte bu bölgedeki deprem riskine dair söylemleri döne döne paylaşılıyor, hepimiz de defalarca izledik. Bölgede geçmişte haberi de yapılmış kolon kesme vakalarından binalarda kullanılan betonun kalitesizliğine dair bir sürü örnek daha var. Dün tüm bu işleri yapanlar ve yapılmasına göz yumanlar, bugün bu felaketin sorumlusu olup “kader planı” diyenler ve TV’de kamuya ait parayı depremzedelere bağışlama şovu yapanlar, yarın da kâr ve rant uğruna yaptıkları şeylerin sonucu olan bu felaketi unutturmaya çalışacaklar, tıpkı geçmişte yapmaya çalıştıkları gibi. Unutmamamızı sağlayacak olan şey de tek tek hepimizin hafızasının güçlü olması değil, birlikteliğimiz olacak.
Bu birlikteliğin içerisinde depremzedeler sorunlarını anlatınca sırıtanlar, fatura ertelemeyi ve ölenleri gömmeyi lütuf olarak, başarı olarak görenler, imar barışı adı altında insanların depreme dayanıksız binalarda yaşamasını razı görenler yok.
Bu birlikteliğin içerisinde kâr uğruna malzemeden çalarak dayanıksız bina inşa edenler, iş makinalarını deprem alanına göndermeyip şantiyelerinde çalıştırmaya devam eden şirketler, depremzede işçileri işten atmakla tehdit edenler, “fırsattan istifade” zam yapanlar, bize “cahil” diyerek tüm felaketin sorumluluğunu üstümüze yıkmaya çalışıp parmak sallayanlar yok.
KİMLER VAR PEKİ?
Yıllık izninden keseceğini söyleyip tehdit eden patronlarını dinlemeyip kazmasıyla küreğiyle deprem alanına koşan madenciler var. Depremzedeler için mesaiye kalıp soba üreten metal işçileri, sabahtan geceye kadar battaniye ve kıyafet diken tekstil işçileri var.
Okulunda, mahallesinde koli koli, çuval çuval eşyaların toplanmasında, paketlenmesinde, organizasyonunda yer alan gençler var. Evinde iki parça bir şey varsa bir parçasını depremzedelere yollayan göçmenler, kız kardeşlerinin ihtiyaçlarını bilen ve deprem bölgesine “kız kardeşlik köprüsü” kuran kadınlar var.
Bu birlikteliğimizi kalıcı hâle getirmek önemli. Nitekim nasıl ki depremden etkilenen yurttaşlarımız için tek başımıza elimizden hiçbir şey gelmezken birlikte büyük bir dayanışmayı örgütleyebildiysek, kendi yaşam alanlarımızda da gerekli önlemlerin alınmasını ve depreme güvenli yaşam alanlarının sağlanmasını gerçekleştirmek için de birlikte harekete etmeye, mücadele etmeye ihtiyacımız var. Depremde yıkılmayacak, güvenli, dayanıklı, düzgün binalarda yaşamak, okullarda okumak istediğimiz için bu birlikteliğe ihtiyacımız var.
İşte bunun için bir araya gelişlerimizi kalıcı birlikteliklere dönüştürmek önemli. Kendi yaşam alanlarımızda, mahallelerimizde, okullarımızda ilk elden neler yapılabilir, hangi önlemler ve tedbirler alınabilir, bunları tartışmalı, bunların gerçekleşmesi için birlikte hareket etmeliyiz. Bütün bunları yapabileceğimiz alanları kurmak gibi bir görevle karşı karşıyayız öyleyse. Bir mahallede kurulacak olan deprem platformundan lise ve üniversitelerde deprem için kulüp ve ÖTK’leri bir tartışma ve mücadele alanına dönüştürmeye kadar her türden örgütlü bir araya gelişle hem neler yapılabileceğini tartışmak hem de bunlar için mücadele etmeliyiz.
Örneğin bir ilçenin yurttaşları tarafından kurulan bir deprem platformu ne yapabilir? Örneğin o ilçedeki bir lisenin öğrencileri bu platformla birlikte, liselerde alınması gereken deprem önlemlerinin neler olduğunu öğrenmek için bir söyleşi düzenleyebilir. Bu önlemlerden hangileri okulumuzda mevcut, hangileri mevcut değil bunu tartışabilir. Mevcut olmayan önlemleri alınmasını talep etmek için bu platformu bir mücadele alanı hâline getirebilir.
Milyonlarca bütçesi olan, kentsel dönüşümde inşaat şirketleriyle iş tutan belediyelerden, merkezi yönetimden binalarımızı ücretsiz denetlemesi talebini yaygınlaştırmak da bir mahallede kuracağımız deprem inisiyatifinin işlevi haline gelebilir. Deprem öncesi tüm teçhizatların, ekipmanların hazırda olduğu koşulları da böyle yaratabiliriz. Deprem sonrası nerede ve hangi ihtiyaçlarla bekleyeceğimiz hakkında soru işaretlerimiz de olmasın istiyorsak, deprem toplanma alanlarının öncesinde belirlendiği, ihtiyaç konteynırlarının deprem çantalarının hazır olduğu koşulları böyle yaratacağız. Veya mahallemizdeki deprem toplanma alanına bir AVM yapılmak isteniyorsa, buna karşı mücadeleyi de böylesi yerel örgütlenmelerle yürüteceğiz.
Öyleyse tüm bu süreçler için toplantılar yapacağız. Mahalleliyle, lise arkadaşlarımızla, üniversitelerimizde yan yana gelip belki imza toplayacağız, belki yetkili kurumlara dilekçe vereceğiz ama bir şekilde taleplerimizi söyleyeceğiz. Sıra arkadaşımızdan, komşumuzdan başlayacağız bir araya geldiğimiz alanları büyütmeye.
Elbette bunların tamamını hemen yarın yapamayabiliriz. Bir zincirin halkaları gibi planlarla lisede, üniversitede sınıfımızda yan yana geldiğimiz üç arkadaşımızla, mahallemizde yan yana geldiğimiz beş kişiyle okulumuzun ve mahallemizin ihtiyaçlarını tartışıp önümüze ilkinden kendi sınıfımızda ya da varsa kulübümüzde tartışma grupları/afet grupları oluşturarak başlamalıyız.
Evrensel'i Takip Et