8 Mart’a giderken: Dayanışmayla ayaktayız örgütlenerek değiştireceğiz!
5 Mart’ta Kartal Meydanı’nda #KızKardeşlikKöprüsü kurmak, taleplerimizi haykırmak ve deprem bölgesindeki kız kardeşlerimizle dayanışıp sorumluluklardan hesap sormak için buluşalım!
Fotoğraf: Onur Kavak/Evrensel
Yağmur Su
Ekim Deniz AKARSLAN
Şeyma AKCAN
Şişli/İstanbul
6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremin etkileri yakıcı bir şekilde sürmeye devam ediyor. Tek adam iktidarı ve kurumları, almadıkları önlemle on binlerce yurttaşımızın ölümüne sebep oldu, yerine getirmediği sorumluluklarla bölge halkını enkazlara terk etti. Sonucunda, geçmişe dönüp bu sürecin ilmek ilmek nasıl örüldüğünü görmemizin olanakları belirginleşti. Zira kâr ve rant uğruna deprem toplanma alanlarını patronlara peşkeş çeken, deniz kumu kullanarak bina yapan müteahhitlere göz yuman bir iktidar ve onun yerel yönetimleriyle karşı karşıyayız. Tek adam iktidarı, 21 yıllık yönetimi boyunca inşaat sektörü üzerinden beşli çetenin kasalarına para aktarmak suretiyle işçi ve emekçileri o evlerde yaşamaya mahkûm ederek ölüme terk etti. Depremin üçüncü haftasındayken çadırdan yardım ekibine birçok eksiklik hâlâ devam etmekte. Arama kurtarma çalışmalarının ve yardım malzemelerinin yetersizliğine bir de Kızılay’ın elindeki çadırları çeşitli STK’lere parayla sattığını öğrenmemiz eklendi.
BÖLGEYE #KIZKARDEŞLİKKÖPRÜSÜ’NÜ UZATACAĞIZ!
İşte bütün bunlar olup biterken 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününe gidiyoruz. Depremzede kadınların ve çocukların ahvali özgün bir biçimde ciddiyetini sürdürüyor. Kolluk kuvvetlerinin himayesi altında bölgeye giren tarikat ve cemaatler, kuran kursu çadırları açarak deprem bölgesindeki çocuklara “dini eğitim” veriliyor. Öte yandan tuvalet ve temizlik yetersizliğine bir de güvenlik sorunu eklenince depremzede kadın ve çocuklar güvenlik tehlikesiyle tuvalete gitmek zorunda kalmamak için su dahi içmiyorlar.
Deprem sonrasının bize gösterdiği bir başka şey ise kadın depremzedelerin cansız bedenlerine ulaşılan mekânların en çok mutfaklar ve çocuk odaları olması.
Özcesi, kapitalist sömürü sisteminde kadın ve çocuk olmak bu türden bir deprem felaketinin içinde daha da zorlaşıyor. Deprem bölgesinde bebek bezi, ped, tampon gibi çeşitli ihtiyaçlar öne çıkıyor, karşılanması konusundaki zorluklar ise beraberinde sürüyor. Tek adam iktidarının kadınlara ve çocuklara dair yürüttüğü politikalar ve etkileri, (Tarikat ve cemaat iş birliğiyle evlendirilen çocuklar, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması vb.) birikerek yaşanılan deprem sürecinde daha da büyüyor. İnşaat-rant alanları, yeniden kurulacak olan yaşam yerleri kadınlara söz hakkı tanınmadan sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekilleniyor.
Oysa talebimiz, kadınların burada mağdur olarak kalmaması, kendi yaşam alanlarını kendi istedikleri gibi kurmaları. Bugün tam da bunun için kız kardeşlik köprüleri kuruyor kadınlar. Türkiye’nin dört bir yanında Ekmek ve Gül dergisinin çağrıcısı olduğu #KızKardeşlikKöprüsü kampanyasıyla kadınlar memleketin dört bir yanında derneklerde, mahallelerde, çalıştıkları iş yerlerinde kadın dayanışmasını ilmek ilmek örüyor. Ekmek ve Gül’den İstanbul-Bakırköylü kadınlar bölgeye “Gökkuşağı Çadırı” göndererek çocukların eğitim ve sosyal faaliyetlerini karşılayabilmeleri adına çalışmalar yürütüyor. İzmir Ekmek ve Gül grubundan kadınlar liseli ve üniversiteli genç kadınların eğitimlerinin devamlılığı için kaynak kitap, bilgisayar ve gerekli eğitim materyalleri için seferberlik ilan ediyor. İstanbul-Şişlili kadınlar depremzede çocuklar için oyuncak kampanyası başlatarak oyuncaklar topluyor. Bu karanlık tablonun yarattığı çaresizliği, dayanışmanın ve mücadelenin kapısından sızan ışık aydınlatıyor.
5 MART’TA KARTAL’DA BULUŞALIM!
Evet, her güne enkaz altında başlamanın tehlikesiyle karşı karşıya kalarak başlamaktır bu düzende kadın olmak. Evde, işte, sokakta derste hep mücadele eder kadınlar. Peki, nasıl kurtuluruz bu enkazdan? Elbette komşumuzun, iş arkadaşımızın, sıra arkadaşımızın umudumuz olduğunu bilerek. Kız kardeşlerimizin olduğunu bilerek, sesimiz çıkamadığında birbirimizin sesi olacağımızı kavrayarak... Asla yalnız yürümeyeceğimizi, bizi kurtaracak olan reçetenin dayanışma ile kurduğumuz #KızKardeşlikKöprüsü olduğunu bilerek... Zira iktidarın saldırıları, kapitalist sömürü sistemi ve ona içkin ataerkinin biz kadınlar ve çocuklar üzerinde yarattığı bu ağır yıkımı aşmanın yolu, birbirimizden aldığımız güçle, taleplerimizin etrafında birleşmekten geçiyor.
Bu 8 Mart’ta da bütün kadınlara, kız kardeşlerimize çağrımızdır. Burjuvazinin çıkarı için almadığı önlemlerle bizi “kader” planına inandırarak depremin açtığı yaralarımızı her geçen gün kanatan bu barbar iktidarın karşısına çıkarak hem yaralarımızı sarabilir hem de her dereceden sorumludan örgütlü gücümüzle hesap sorabiliriz. İşte bu yüzden bütün kız kardeşlerimize çağrımızdır; sokak sokak, fabrika fabrika, okul okul örgütlenerek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününe giderken 5 Mart saat 13.00’te İstanbul-Kartal Meydanı’nda #KızKardeşlikKöprüsü kurmak, taleplerimizi haykırmak ve deprem bölgesindeki kız kardeşlerimizle dayanışıp sorumluluklardan hesap sormak için buluşalım! Dayanışmayla ayaktayız, örgütlenerek değiştireceğiz!