13 Mart 2023 11:29

Gıda-İş’ten deprem paneli: Barınma ve yaşam hakkı için örgütlenmeliyiz

Gıda-İş Sendikası Eskişehir temsilciliği “İşçiler depremi tartışıyor, Kader mi? Tedbirsizlik mi? Ne Yapmalı?” Başlıklı panel gerçekleştirdi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikasının Eskişehir temsilciliği “İşçiler depremi tartışıyor, Kader mi? Tedbirsizlik mi? Ne Yapmalı?​” Başlıklı panel gerçekleştirdi. Konuşmacı olarak TTB eski Merkez Konsey Üyesi Bülent Nazım Yılmaz ve DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan katıldı.

“DEPREM MAĞDURU İNSANLARIMIZIN BARINMA İHTİYAÇLARI KARŞILANABİLDİ Mİ?​”

Panelde ilk sözü alan Bülent Nazım Yılmaz böyle bir felaketin yaşanmaması için ne yapmalı? Sorusunu sorarak başladı. TTB’nin olağandışı koşullara dahi hazırlıklı bir örgüt olduğunu aktaran Yılmaz, “ Örgütümüzün depremden zarar gören yurttaşlarımıza müdahale etmesi iktidar tarafından engellendi” dedi. O bölgelerde deprem olacağının ve bu haliyle kaldığı takdirde büyük bir yıkıma yol açacağının bilinen bir gerçek olduğunu söyleyen Yılmaz, “Ancak ülkemizde insanların refah içinde ve yaşama hakkına sahip çıkması gereken yöneticiler bu durumu hiç önemsememişler. Enkaz altında kalan yurttaşlarımıza ulaşma konusunda başarılı mıydık? Arama kurtarma ekipleri zamanında deprem bölgelerine sevk edilebildi mi? Enkazın altından sağ kurtulan yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği sağlanabildi mi? Deprem mağduru insanlarımızın barınma ihtiyaçları karşılanabildi mi? Konteyner kurma ve yerleştirme noktasında başarılı mıyız? İşte bu soruların yanıtlarını iktidarın başarılı olup olmadığını gösterir” diye konuştu.

Devletin olanakları olmadan bu süreci yürütmenin mümkün olmadığını ifade eden Yılmaz “Meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, siyasi partileri sürece dâhil etmeden hatta engelleyerek süreci başarılı bir şekilde yürütmek mümkün değil ve işte sonuç ortada” ifadelerini kullandı. Yılmaz sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkede eğer işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler örgütlü değilse devlet bizleri ve taleplerimizi umursamaz. Eğer umursanmak istiyorsak, en temel haklarımız olan barınma ve yaşam hakkına sahip çıkmak istiyorsak mutlaka ve mutlaka örgütlenmeliyiz.”

“SALGIN SINIFSALDIR DEDİK, ŞİMDİ DE DEPREM SINIFSALDIR DİYORUZ”

Yılmaz’ın ardından söz alan Seyit Aslan ise sözlerine depremde hayatını kaybeden yurttaşları anarak başladı. Sağlam kentler ve sağlam konutlar inşa etmek için devletin elinde imkan olduğunu söyleyen Aslan, devletin bu hususta hiç oralı bile olmadığını, toplanan deprem vergilerinin nereye harcandığının hesabını vermesi gerekirken iktidarın kader planı deme cesaretini gösterdiğini kaydetti.

Covid 19 pandemi dönemini hatırlatarak o dönem işçilerin canlarının hiçe sayıldığını söyleyen Aslan, “İşçilerin canları önemsenmeden işçiler fabrikalara doldurulmuştu. Şimdi de işçi depremi yaşamış, ya evi yıkılmış ya ağır hasar almış. Ya kendisi enkazın altında kalmış ya da ailesinden enkazın altında kalan var ancak bölgenin kapitalistleri işçileri iş başı yapmaya çağırıyor veya hasarlı fabrikaya kendisi girmiyor işçileri malları kurtarmak için girmeye zorluyor. O nedenle salgın sınıfsaldır dedik, şimdi de deprem sınıfsaldır diyoruz” dedi.

“YUNANİSTAN’DA FACİANIN HESABINI SORMAK İSTEYENLER AYAKTA”

“İHA’larla, SİHA’larla, Kızılelma gibi savaş araçlarıyla övünen, bu durumu göklere çıkaran bir iktidar vardı” diyerek sözlerini sürdüren Aslan “50 bin yurttaş hayatını kaybetti ne işe yaradı İHA’larınız, SİHA’larınız sormak lazım” diye sitem etti.Yunanistan’daki tren kazasını ve 59 kişinin hayatını yitirdiğini hatırlatan Aslan “Yunanistan’da bu facianın hesabını sormak isteyenler ayakta. Sendikalar sürekli grevler, genel grevler örgütlüyor. Yunanistan gençliği yaşama hakkına sahip çıkıyor eylemler, gösteriler düzenliyor. Yunanistan Ulaştırma Bakanı olayın ardından istifa ediyor. Bizde bir tek istifa yok birde Kızılay başkanı sattığı çadırların önünde pişkince poz verebiliyor” diye konuştu.

Aslan, “Yaşamak için yan yana gelmeyi başarabilmeyiz, örgütlenme mekanizmalarını, olanaklarını arttırmalıyız. Bazı sendika başkanları 10 milyon, 20 milyon diyerek bağış yapıyorlar. Kimin parasını kime bağışlıyorsunuz, işçinin aidatlarıyla yapılan bağışları sanki şahsi parasıymış gibi bağışlıyorlar” diyerek tepki gösterdi. Seçimlerin yaklaştığına da dikkat çeken Aslan “Depremin hemen ardından bölgede OHAL ilan eden, insanların en çok ihtiyaç duyduğu zamanda sosyal medyayı kısıtlayan, üniversiteleri kapatan ve gençleri niteliksiz ve bilimsel olmayan bir eğitime mahkum eden bu iktidar sandıkta yenilmelidir” dedi. (Eskişehir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

SIPRI raporu: Türkiye'nin küresel silah ihracatındaki payı arttı

SONRAKİ HABER

Yeniden Refah '6284'ün kaldırılmasını talep etti: "AKP 'problem yok' dedi"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa