ODTÜ’lü kadınlar İskenderun’da depremzede kadınlarla buluştu
8 Mart sürecinde “Dayanışmamız Yaşatır!” sloganı ile depremzede kadınlar için hijyen kiti kampanyası yürüten ODTÜ’lü kadınlar, Hatay İskenderun’da depremzede kadınlarla buluştu.
Fotoğraf: Evrensel
Orta Doğu Teknik Üniversitesinde kadınlar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için depremzede kadınlar ile dayanışma amacıyla hijyenik ped, iç çamaşırı, kolonya, mendil, ıslak mendil gibi ihtiyaçları topladıkları bir kampanya başlattı. Kampanya sürecinde kadınlar yurtlarındaki, bölülerindeki, topluluklarındaki kadınlar ile buluşarak kampanyayı yaymayı hedefledi. Matematik bölümü öğrencisi kadınlar kampanyaya destek amacıyla bölümlerinde kermes düzenledi.
Kampanyada toplanan toplam 22 kolilik eşya, Hatay İskenderun’a giden 13 kişilik ODTÜ öğrencileri ile beraber gönderildi. İskenderun’da bir çadırkentte giden öğrenciler; çadırkentteki depremzede kadınlara hijyen malzemelerini dağıttı, çadırkentte yaşayan kadınlar ile dayanışmalarını büyütmek ve sonraki süreci konuşmak amacıyla bir toplantıda buluştu.
“DEPREMZEDE KADINLAR YALNIZ DEĞİL”
Depremzede kadınlar ile buluşan ODTÜ’lü genç kadınlar depremzede kadınların yalnız olmadıklarını vurguladı. ODTÜ’lü kadınlar, “ODTÜ’de sizlerle dayanışan yalnızca burada bulunan kadınlar ile sınırlı değil. ODTÜ’deki arkadaşlarımız, depremzede öğrenciler bu kampanyayı sizler için büyüttü. Geçtiğimiz süreç bizlere dayanışmamızın yaşattığını kanıtladı. Bundan sonraki süreçte de birlikteliğimizi büyütmeye devam edeceğiz” dedi.
ODTÜ’de deprem sürecini konuşurken depremin her kesimi etkilediğini ancak kadınlar açısından bu etkinin daha derin olduğunu söyleyen kadınlar, “Kadınlar için çadırdaki yaşam daha farklı, çocuklar ile ilgileniyor, çalışmayan kadınlar belki tüm gününü bir çadırda geçirmek zorunda kalıyor. Hijyen ve güvenlik koşullarının sağlanmaması ise kadınlar için hastalıkların daha sık yaygınlaşması veya şiddet durumları ile karşılaşılması anlamına geliyor. Buraya gelince ise buradaki kadınların birbirleri ile dayanışmalarını büyüttüklerini gördük. Buradaki kadınların Ekmek ve Gül’ün kız kardeşlik köprüsü ile hayatı yeniden kurduklarını, çadır aralarında kadınların birbirleri ile dertleştiklerini, dayanıştıklarını gördük” dedi.
ODTÜ’lü kadınları çadırkentte görmekten memnuniyet duyduklarını söyleyen depremzede kadınlar ise “devletimizden önce milletimiz yanımızda oldu” dedi. Buluşmada depremzede kadınlar yaşadıkları sorunlar ve taleplerinden de bahsetti. Tuvaletlerin temizliğinin çok büyük bir sorun olduğunu söyleyen kadınlar, konteynerlerin bir zorunluluk olduğunu söyledi.
“BİZ KONTEYNER İSTİYORUZ!”
Çadır yaşamının zorluğundan bahseden bir depremzede kadın, “Çadır eviniz gibi olmuyor, içi çok sıcak. Sıcaklar arttıkça burada sinek ve fare sorunları ile karşılaşmaya başlayacağız” dedi.
Kayınvalidesinin hasta olduğundan ve yanlarına gelmek istediğini söyleyen başka bir depremzede ise, “Benim kayınvalidem yürüyemiyor, ancak buraya bizim yanımıza gelmesi gerekiyor. Ben bu çadıra kayınvalide mi nasıl getirebilirim? Zaten çok hasta, benden ne bekliyorlar, sesimi duyuramıyorum. Devlet nerede? Muhtarımız nerede? Kızılay ile görüştüm, Kızılay çadırları satıyor. Ben hasta bir insanı şu an yaşadığımız çadıra, tozun toprağın içerisine getiremem” diyerek yaşadığı durumu anlattı.
Konteynerlerin gönüllüler tarafından sağlanmasının zor olduğunu belirten kadınlar devletin yatırımlarını buraya yapması gerektiğini vurguladı.
DEPREMZEDE ÇOCUKLAR İÇİN EĞİTİM SAĞLANMALI
Çocuklarının eğitimin aksadığını söyleyen depremzede kadınlar, çocuklarının lise veya üniversite sınavlarına hazırlandıklarını ancak kaynak kitap veya öğretmen bulamadıklarını vurguladı. Çocuklarının eğitim ihtiyaçlarının acilen sağlanması gerektiğini söyleyen kadınlar bölgede internet ve elektriğin gidip geldiğini online eğitimin zor olduğunu vurguladı.
“YEŞİL SARAYLAR YARATMAK BİZİM ELİMİZDE”
Tuvaletlerde temizliğin çok büyük bir sıkıntı olduğunu belirten kadınlar, çadırkentin kullandığı tuvaletlerin her zaman kirli olduğundan yalnızca birkaç kadının tuvaleti kullanmadan önce temizlemesinin yetersiz kaldığından bahsetti. Çadırkentte beraber yaşadıklarından bahseden kadınlar, “eğer evde kalsaydık tuvaletimizi temizleyecektik. Artık evimiz burası. Ayrı ayrı evlerde kimin tuvaleti temiz kiminki kirli bizleri ilgilendirmedi ama artık durum bu değil beraber yaşıyoruz” dedi.
“Sesimiz yalnızca buluştuğumuz zamanlar sorunlarımızı söyleyerek duyulmaz. Bir şey yapmamız lazım” diyen kadınlar Valilik, kaymakamlık veya muhtarlığın sorunları fark etmesi için sorunları konuşmanın ve bir şeyler yapmanın vaktinin geldiğini dile getirdi. “Gerekirse dilekçeler vereceğiz, gerekirse yürüyeceğiz” diyen birkaç kadın, “Böyle giderse çadırkent ayaklanacak” diyerek sözlerinin altını çizdi.
Söz alan bir kadın, “Burada 1200-1500 kişilik bir aileyiz. Doğrumuz da var yanlışımız da var. Ya buranın düzenini beraber sağlayacağız ya da bu karmaşıklıkta yaşamak zorunda kalacağız” dedi.
Tuvaletlerin temizliği için her gün başka koridorda çadırlarda kalanların yapabileceği önerildi. Bunun ise her koridordan bir kişinin olduğu bir düzenleme komitesi ile kontrol edilebileceği konuşuldu.
Birlikteliğin ve dayanışmanın sorunlarını çözebileceğini vurgulayan bir kadın, “Buradaki yeşil çadırlar bizim birlikteliğimiz ile yeşil saraylara döner. Ancak eğer bu birlikteliği yaratamazsak burası bir cehenneme döner” dedi. Birbirlerini tanımanın ve birbirlerinin eksikliklerini beraber kapatmanın önemli olduğunu söyleyen kadınlar sorunları etrafında daha fazla bir araya gelmenin bir ihtiyaç olduğunu söyledi.
“DEPREMZEDELER BİRLİKTELİKLERİNİ GÖSTERDİKÇE ODTÜ ÖĞRENCİLERİ ONLARIN SESİ OLACAK”
Buluşmanın sonunda söz alan bir ODTÜ öğrencisi, “Biz depremin başından beri sorunları gördük, dayanışmamızı büyüttük. Buraya gelince ise buradaki sorunlar ile beraber daha güzel dayanışmalar gördük, iyi örnekleri deneyimledik. Burada yaşanan sorunları ODTÜ’de konuşmaya tartışmaya devam edeceğiz, sesiniz olmayı bırakmayacağız. Ama sizler birbirinizi tanıyıp bize tanıtmadıkça bizim sesinizi duymamız zorlaşır. Bir dayanışmada bize ne kadar görev düşüyorsa buradaki insanlara da o kadar görev düşüyor. Sesinizi duyuracağımızın sözünü veriyoruz ama işin büyük kısmı size düşüyor, sizin beraberliğinizi korumanız bunu büyütmeniz gerekiyor. Sizin bunu yapacağınıza da inanıyoruz” dedi. (İskenderun/EVRENSEL)