15 Mart 2023 07:00

Yıkımın ortasında bir filiz: Karapınar Umutcan Bakır Etüt Çadırı

Bir yanda Kızılay’ın AHBAP’a sattığı çadırlar, diğer yanda ise mahalleli gençler ve Emek Gençliği’nin çocuklar ve gençler için kurduğu Karapınar Umutcan Bakır Etüt Çadırı.

Paylaş

Birhat ATEŞ

Elif ALTIN

Adıyaman

 

Maraş’ta meydana gelen ve tüm Türkiye’yi sarsan iki büyük depremin üzerinden tam 37 gün geçti. Devletin ve ona bağlı kurumların sınıfta kalmasına karşın, halkın kendi örgütlülüğüyle neleri başarabileceğini gördüğümüz 37 gün... İlk üç gün suyun bile olmadığı, bir haftaya kadar çadırların ulaşmadığı, kurtarma ekiplerinin geciktiği, bunların eksikliğinin her geçen gün depremin yıkımını katladığı, ülkenin cumhurbaşkanının ise ulaştırmadığı yardım için depremden 22 gün sonra helallik istediği Adıyaman’dayız. Bir yanda devlete bağlı Kızılay’ın AHBAP’a sattığı yardım çadırları, diğer yanda ise mahalleli gençler ve Emek Gençliği’nin mahallelinin tütün kurutmak için kullandığı damın iskelesiyle, brandasıyla çocuklar ve gençler için kurduğu Karapınar Umutcan Bakır Etüt Çadırı...

Tam da burada, bu çadırı inşa eden mahalleli gençler ve Emek Gençliği’yle süreci oturup birlikte değerlendirip halkın dayanışması ve birlikteliğinin yaraları nasıl sardığını görüyoruz. Boyasından kalemine, defterinden kitabına, sırasından tahtasına tüm araç gereçlerini halkın birlikteliğiyle sağlayan Karapınar Umutcan Bakır Etüt Çadırı, ismini depremde hayatını kaybeden on yaşındaki ilkokul öğrencisi Umutcan Bakır’dan alıyor. Burada her gün çocuklarla resim çiziyor, çeşitli boyama ve el işi aktiviteleri yapıyor, oyunlar oynuyoruz. Akşam saatlerinde film gösterimleri düzenliyoruz. Etüt çadırının kurulduğu andan itibaren arkadaşlarıyla birlikte yardım eden Cihan, buraya dair düşüncelerini şöyle ifade ediyor: “Etüt çadırı çok güzel işliyor. Küçük kuzenlerim de geliyor ve çok beğeniyorlar. Çocuklar çadırın öncesinde depremin acısını daha çok hissediyorlardı.”

“DERS ÇALIŞIP SATRANÇ OYNADIĞIMIZ BİR YER BURASI”

Depremin öncesinde de gençlerin bir araya gelebilecekleri alanların kısıtlı olduğunu dergimizin önceki sayılarında bolca değinmiştik. Şimdi ise bu sorun daha yakıcı. Okulların yokluğunda arkadaşlarıyla vakit geçirebilecek alan bulamayan çocuklar ve gençler için depremin psikolojik yıkımıyla baş etmek daha da güçleşiyor. Psikolojik açılardan bu süreci geçirmekte zorlanan gençler, eğitim haklarına ulaşamıyor ve kaldıkları çadırlarda ders çalışacak ortam bulmak konusunda da sorunlar yaşıyorlar. Böylesi koşullarda meslek lisesi öğrencisi Hasari bu çadırın önemini şöyle vurguluyor: “Kendi çadırımızda dokuz kişi yaşıyoruz. Orada kafamı toplayamıyorum. Bu çadırda ders çalışıyoruz, satranç oynuyoruz, sohbet ediyoruz, film izliyoruz. Eğitimden geri kalmamaya çalışıyoruz.”

Online derslere katılmaya çalışan, derslerin olmadığı saatlerde de çadıra soru çözmeye gelen 8. sınıf öğrencisi Ozan, kalem de dahil olmak üzere kaynak kitap gibi eğitim materyalleri eksiklerinin hepsini buradaki yardımlardan sağladığını ifade ediyor. Hasari ve birçok öğrenciyle aynı sorunları paylaşan Ozan, kalabalık çadırlarda kalırken LGS’ye hazırlanmaya çalışıyor. Umutcan Bakır Etüt Çadırı olmasa çalışacak ortam bulma imkanının olmadığına değinerek, “Çalışabileceğimiz sessiz bir ortam, yapamadığımız soruları sorabileceğimiz başka bir yer yok” dedi.

37 koca gün... Halktan topladıklarıyla tüm imkanlara sahip olanlar, bu 37 günde halkın refahı için bir arpa boyu yol kat edememişken halkın birlikteliği ve örgütlülüğünün gücünü ve bu güce ne denli ihtiyaç duyduğumuzu bir kez daha görmüş olduk. Yalnızca bu günlerde değil, hayatımızın her anında yaşadığımız tüm sorunları ancak birlikteliğimizden güç alarak düzeltebiliriz. Emek Gençliği olarak yineliyoruz, dayanışma yaşatır!

ÖNCEKİ HABER

İskenderun'da çadırkenti su bastı: ‘Nerede bu devlet? Depremde yoktu, selde de yok’

SONRAKİ HABER

Burjuva siyasetinde kadın olmak her şeyi çözer mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa