15 Mart 2023 07:00

Bu rota yayınlandığında Maraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7.7’lik ve 7.6’lık depremlerin 24. gününde olacağız. On binlerce can kaybımızın acısı hala içimizi kavururken yeni skandallar yaşanmaya devam ediyor. Kızılay’ın, yardım kuruluşu AHBAP’a ve Türkiye Eczacılar Birliği’ne çadır ve gıda sattığı öğrenildi. Bölgede en acil ihtiyacın hala çadır olduğunu düşünürsek depremin 3. gününde en yakıcı sorun olan barınma sorununu çözecek çadırların halktan toplanan bağışlarla Kızılay’dan satın alınması ve AFAD’a teslim edilmesi son derece çarpıcı bir gelişme. Depremde ilk refleksi OHAL ilan etmek, halka küfretmek ve eğitimi çevrimiçi olarak sürdürme kararı almak olan Erdoğan yönetimi, deprem bölgesine önemli çoğunluğuna hala çadır, konteyner ve ısınma için gerekli gereçleri götürebilmiş değil.

Bu durumun kendisi geniş gençlik kesimleri arasında Erdoğan yönetimine tepkiyi arttırıyor. Deprem öncesi tedbirlerin yetersizliği, deprem sonrasında ortaya konulan afet yönetiminin yetersizliği hemen hemen her kesimden gençler arasında eleştiriliyor. Deprem vergisi başta olmak üzere kamu kaynaklarının ve olanaklarının seferber edilmemesi, canlı yayında bağış toplanırken 3’er 5’er milyar veren kapitalistlere aynı oranda hatta daha fazla vergi indirimi uygulanması tepkiyi daha da büyütüyor. Görünen o ki son Kızılay skandalı ve ortaya çıkabilecek benzer gelişmeler gençlik kesimleri arasında tepkiyi büyütecek. Başta eğitim hakkı ve buna bağlı talepler etrafında mücadelenin genişlemesi önümüzdeki dönemin başlıca görevlerinden.

YAKLAŞAN SEÇİMLER VE “HÜKÜMET İSTİFA” SESLERİ

Depremler yaşanırken Türkiye uzun süredir bir seçim sürecinin içindeydi. Depremin yakıcı sonuçlarını henüz geçmemişken eski meclis başkanı ve başbakan yardımcısı Bülent Arınç bir anda seçimin ertelenmesine dair görüşlerini ortaya koyuverdi. Bu görüşleri rastgele ortaya konulması beklemek çok makul olmaz. Belki de bu görüşler bir tartı görevi gördü. Şu açıktır ki seçim tarihinin Erdoğan yönetiminin en işine yarayacak zamanda olması için elden gelen yapılacaktır. Öte yandan başka da bir gerçek var ki Türkiye’de geniş kesimler arasında Erdoğan yönetiminin bir gün daha fazla iktidarda kalmasını istemeyenlerin tepkisi belirginleşiyor. Tüm tedbirlere rağmen tribünlerden gelen ve önlenemeyen “Hükümet İstifa” sesleri bunun en somut örneği. Tabi Bahçeli’nin seyircisiz maç oynatma önerisini (!) düşünürsek bu da engellenirse şaşırmayız. Seyircisiz maçlar, online eğitim… Tek adam yönetimi pandemi sürecinden kendince dersler çıkarmış görünüyor.

METİN + ZAMANLAMA

Peki, Türkiye gençliği geçmiş deneyimlerden ne gibi dersler çıkarıyor? Stand Up izleyicileri bilirler. İyi bir gösteri için iki şeyin olması beklenir: metin ve zamanlama. Nitelik bir komedyen, sahneye çıkıp gelişigüzel espriler ile seyircileri güldürmeye çalışmaz. Nitelikli, komik olduğunu düşündüğü bir metin yazar ve bunun üstünde çalışır. En can alıcı şakalarını ise gösteri sırasında tam zamanı geldiğinde yapar. Türkiye gençliğinin önümüzdeki dönem mücadelesinin de bu duruma benzetmek mümkün. Geniş gençlik kesimleri arasında Erdoğan yönetimine yönelik tepki büyüyor, çeşitli yerlerde bu tepki sokağa da yansıdı. Bunun yanı sıra çeşitli kesimler arasında da hükümete yönelik tepki gelişiyor. Tabii bu tepkinin bir gösteride zamansız yapılmış bir şaka gibi izleyiciyi güldürmeyecek bir çıkışa dönüşmemesi ayrı bir öneme sahiptir. Eni sonu geçmiş deneyimlerden ders çıkarmak, Türkiye gençliği için iyi bir metin hazırlamaktan geçiyor, metin içinde iyi bir organizasyon yapmaktan geçiyor. Yani örgütlenmekten… Elimizdeki metin iyi olursa doğru zamanı kaçırmayacağımıza emin olabiliriz

Geçmişte olumlu olumsuz yaşadıklarımız, deprem sürecinde çektiklerimizi, ama bu çektiklerimiz karşısında örgütlediğimiz dayanışmayı unutmayacağız. Ancak unutmamakla kalmayacağız haklarımız için geleceğimiz için örgütleneceğiz. Nasıl ki depremin enkazını dayanışma ile kaldırmaya çabaladıysak, enkazın esas müsebbiplerini de ancak örgütlenme ile kaldırabiliriz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et