“İş varsa okula gitme biz hallederiz” eğitimi!
“Deprem oldu patronlar sevindi, oralara yeni inşaatlar dikilecek diye. OSTİM yönetimi destek başlatmış depremzedelere iş bulmak için, bunlar kabul etmedi ihtiyacımız yok diyerek.”

Fotoğraf: Evrensel
Ekin Yoldaş KALI
OSTİM/Ankara
İktidarın sık sık övündüğü MESEM’ler, gerçekte lise gençliği için eğitimden fiilen koparılmalarını ve çocuk işçiliğin meşrulaştırılmasını ifade ediyor. Patronu izin vermediği için okula gidemeyenler, sınavı varken çalışması istendiği için okuldan “Biz sınav kağıdını doldururuz” lafını işitenler… 18 yaşına henüz giren MESEM’li genç bir işçi olan arkadaşımız da onlardan biri. OSTİM’de, hem etrafta çalışan genç işçilerin hem de MESEM’li gençlerin öğle yemeği için uğrak yerlerinden olan bir lokantaya girip iki çay söylüyoruz ve çalışma ve yaşam koşullarını soruyoruz.
Üzerinde iş kıyafetleri var, bugün okula gitmedin mi? Günler mi değişti?
Bir haftadır mesaideyim, ne gecem belli ne gündüzüm. Evde annemlerin yüzünü bile unuttum. “İş var yetişecek, gitmeyeceksin” diyorlar. “Okul sıkıntı olur” deyince “Biz onu hallederiz” diyorlar. “Bugün sınavım var, girmem lazım” dedim. “İş yetişecek” dediler. Okulu aradım durumu anlattım. “Tamam gel kâğıda ismini yaz, biz doldururuz” dediler. Devamsızlığım sınırı geçti. Onu da bir şekilde kılıfına uyduruyorlar. Hatta bir ara “Okula gidiyorsan hafta sonu da gelip çalışacaksın” dediler. Ben de okuldan iş sözleşmesini alıp getirip önlerine koydum. Öyle olunca üstüme çok gelmediler. Devletin burayı gördüğü yok. Ben kaç yıldır buradayım bir kere denetim olmadı. Bunlar da istediğini yapıyor.
“ÇOCUK İŞÇİYİM BEN”
Hakkını alabildiğini düşünüyor musun peki? Ne durumda ücretler?
Yok be abi. Çocuk işçiyim ben. Okulda arkadaşlarım 5500’e, 6000’e çalışıyor. Ben asgari ücretin biraz üstünde alıyorum. Onun da 5800’ünü devlet veriyor zaten. Yani işin aslı ben bunlara 2-3 bin liraya çalışıyorum. Dedim yani bu nasıl iştir diye. Üstelik servis de yok. Paranın, 2-3 bin lirası da yola gidiyor.
Bu kadar ağır koşullarda çalışırken geleceğe yönelik ne düşünüyorsun?
Yukarıda Allah var abi, şu genç yaşımda gelecekten hiçbir umudum yok. Alıştık artık. Üniversiteye girmek istiyorum. Bir yerden kitaplar buldum ama eve gidince en fazla yarım saat bakıp uyuyakalıyorum. Zaten okul yüzü görmedik. Üç yıl liseye gittim, sonra ekonomik mecburiyetlerden buraya geldim. Burada da durum anlattığım gibi, dersmiş eğitimmiş hak getire. Burada işi öğrenebileceğim bir ustam yok. Ustalık belgesini başka yerden getirip göstermelik kullandılar. Yaptığım işi bir tek ben biliyorum. Tüm iş benim üstüme yıkılıyor.
Hem işten hem eğitimden şikayetçisin. Nedenleri nedir sence?
Abi mesela deprem oldu bunlar sevindi. Oralara yeni inşaatlar dikilecek bize de iş çıkar diye. OSTİM yönetimi destek başlatmış depremzedelere iş bulmak için. Bunlar gelenleri kabul etmedi elemana ihtiyacımız yok diye. Ben yönlendirdim bir tanesini tanıdığım bir yere, gitti başladı işe. Ben 50 bine araba bakıyorum. Kredi, borç derken kırk tane hesap yapıyorum. Bunlar milyonlarca liralık arabalarla gidip geliyor. Yeni makine alıyorlar milyonlarca dolar.
“KENDİ ÇIKARLARIMIZ İÇİN BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ”
Patronlarla arandaki uçurumdan bahsediyorsun. Bunun karşısında ne yapmak gerekir?
Mesela gidip diyorum ki iş yerinde eksiklerimiz var. Diğerleri susuyor. Öyle olunca bunlar da tamam tamam deyip geçiştiriyor. Ama 4-5 kişi birlikte gidip konuşsak bakın isteğimiz budur diye, o zaman bir şey yapmak zorunda kalırlar. Ya da ben gidiyorum diyorum ki bakın benim yaptığım iş bu, ihtiyacım olan para da bu. Bu işe devam etmem için de gereken çalışma koşullarım şunlar. Belki beni kovarlar. Ama birlik olsak yapamazlar. 10 tane adamı çıkarsın, nereden bulacak aynı anda işi bilen bu kadar insanı? İşler nasıl yetişecek? Diğerleri yaşlılar, geri kalmışlar. İşten çıkarılmaktan korkuyorlar, herkesin borcu var. Benim de borcum var ama belli ki böyle de devam etmiyor. Başımızı eğe eğe nereye kadar gidecek bilmiyorum. Tek başımıza bir şeyi başaramayız. Görüş ayrılıkları olabilir. İdeolojiler olabilir. Ama kendi çıkarımıza göre birlikte hareket etmememiz lazım. Bu da zor bir iş.
Kendi durumun böyleyken ülkeyi nasıl görüyorsun?
Deprem oldu, ben arkadaşımı almaya bile gidemedim çünkü yollar yarılmış. Sen düşün oradaki insanların halini. Buna rağmen bunlar hala hinlik yapmaya devam ediyor. Yalan bir yandan, bizi çok çalıştırıp az vermek bir yandan. Ama az kaldı iki ayları var. İki ay sonra seçim geliyor. Bakalım o zaman ne yapacaklar.
Seçimden beklentilerin neler peki? Ne yapmayı düşünüyorsun?
Vallahi gelenlerin de düzeni değiştireceğine inanmıyorum. Akşener masadan kalkınca keşke Mansur Yavaş aday olsa diye çok bekledim. Ama olmadı. Kılıçdaroğlu acayip bir iş çevirdi. Mansur Yavaş olsun diye çok uğraştım, ne de olsa bizim Ankara’nın adamı.
Seçimle değişebilir mi bu anlattıkların?
Umut işte. Güvenmiyorum, oy veresim bile gelmiyor. Ama oy vermesem de şimdiki hükümete yarar diye vereceğim.
Evrensel'i Takip Et