Daha çadır gelmedi, ‘Konteynere başvurun’ diyorlar

Andaç Aydın ARIDURU
Birhat ATEŞ
Adıyaman

Depremde evi az hasar alan depremzedeler evlerini bırakıp çadır kentlere gidemiyor. Eşyalarını korumak isteyen depremzedeler, evlerinin yakınında çadır kuruyor. Bunlardan biri de İnşaat İşçisi Alişar. Kendi kurduğu tütün çadırında altı kişilik ailesiyle kalıyor. Depremin ilk günlerinde “şok” içinde olduklarını söyleyen Alişar, “10 gün kadar Afyon’a gittik. 15 gündür de kendi yaptığım bu çadırda kalmaya devam ediyoruz. Birçok yere başvuru yaptım, çadır istedim, sıraya girdim. ‘Çadır yok, gelince biz sizi ararız’ diyorlar. Benim evim hasarlı ama yıkılmadı. Kapılarım falan açık. O yüzden buradan ayrılamıyorum, evimin önünde bekçilik yapıyorum. Zaten çadır kentte yer işgal etmek de istemiyorum. Hiç imkanı olmayanlar, evi yıkılanlar kalsın diyorum. Ben bir çadır bulsam burada kendi kedime idare ederim” diyor. Konteyner başvurusu da yaptığını belirten Alişar, çadır dahi temin edilemeyen bu koşullarda konteynere ulaşabileceğini düşünmüyor.

‘EVLERİMİZ NE OLACAK?​’

Afyon’da kalmama sebebini ise şöyle anlatıyor: “Ben inşaatçıyım, memleketimin bana en çok ihtiyaç duyduğu zamanlar bu zamanlar. Bütün Adıyaman yıkılmış durumda. Şehir bu haldeyken ben nasıl uzakta durayım? Yeniden inşa etmemiz lazım. Benim evime ‘az hasarlı’ demişler ama ben yalıtımı kaldırdım baktım, kolon baştan başa çatlamış. Bu ev nasıl az hasarlı? Bunun güçlendirilmesinin yapılması lazım. Ama ben nasıl yapayım, imkanım yok. Devlet artık bize bir şey desin. Ne olacak bizim bu evlerimiz? Yaptıracaklar mı, para yardımı mı yapacaklar?​”

‘ÇAMUR İÇİNDE, SU İÇİNDE KALACAĞIZ’

Kendi imkanlarıyla yaptığı tütün çadırında kalan Rıfat, ilk günlerde bu çadırda yaklaşık 40 kişi kalmışlar. Depremden sonraki ilk üç günün yağışlı olduğunu, o günlerde çadırın su aldığını belirten Rıfat, yağışlı havaların tekrar başlamasıyla aynı sorunları tekrar yaşadıklarını söylüyor: “Son üç yıldır yaşadıklarımız çok zor. İki yıl boyunca ‘Hayat eve sığar’ dediler, evden çıkmadık. Bu yıl da evimiz barkımız kalmadı, girecek tek yerimiz bu çadır. Devlet yok, hiçbir şey yok! Her tarafa başvurdum. Kim nereye başvur dese oraya başvurdum bir çadır için. Ama yok!” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın helallik istemesini de anlamıyor Rıfat: “Kendisi de biliyor zaten buraya hiçbir şey yapmadığını, o yüzden helallik istiyor. Hayır, ne yaptı ki bize, bizden helallik istiyor. Bize biraz yardımcı olsaydı, bir el uzatsaydı sonra helallik isteseydi. Hadi diyelim ki biz hakkımızı helal ettik. Enkaz altında kalanlar, ölenler neyi helal edecek? Suyumuz yok, ekmeğimiz yok. Gelsin bizimle yaşasın bakalım, sonra helal edersek ederiz. Devlet yetkilileri bir gelsin, birkaç gün burada kalsın bakalım. ‘Konteynere başvurun’ diyorlar, başvuruyoruz. Daha çadır yok. Bu hafta hep yağmurlu geçecek. Çamur içinde, su içinde kalacağız. Benim evim orta hasarlı ama duvarlarım yıkılmış. Eşyalarım içeride. 20 yıl çalışıp ancak iki göz ev sahibi olabilmiştim, o da yıkıldı. Şimdi çadır kente gidersem eşyalarım da çalınacak, tam olarak ortada kalacağız.” E-devlet üzerinden evlerinin hasar durumunu öğrendiğini aktaran Rıfat, tespitin yapılış şekline de güvenmediğini söylüyor. “Bizim alt kat kardeşimin evi, orası kilitliydi. Bizim ev de kilitliydi. İçeri girmeden nasıl hasar tespiti yaptılar anlamadık!” diyor.

‘ÇADIR KENTTE YAŞAMAYANA YARDIM YOK’

Kızı depremden hemen önce skolyoz ameliyatı olan ve enfeksiyon riski nedeniyle doktorun çadır kentte kalmalarını önermediği Zeynep ise, evinin hemen önünde kendi imkanlarıyla kurduğu çadırda altı kişilik ailesiyle kalıyor. Çadır kentlerde yaşamayanlara hiçbir yardımın ulaştırılmadığını söylüyor. Çocuklarının eğitime ulaşamadığını söyleyen Zeynep, en büyük kaygısının çocuklarının sağlığı ve eğitimi olduğunu belirtiyor.