Adıyamanlı depremzedeler: Kalıcı barınma sağlanana kadar konteyner verilmeli
Adıyaman Narlıkuyu’daki çadırkentteki depremzedeler, yağmurda perişan olduklarını belirterek "Kalıcı barınma alanları oluşturulana kadar altyapı çalışmalarıyla birlikte konteynerler kurulmalı" diyor.
Fotoğraf: Şerif Karataş/Evrensel
Şerif KARATAŞ
Adıyaman
Verimli tarım alanı Adıyaman Ovası, öncesi bir yana, son 20 yılda yapılan binalarla beton ormanına dönüşmüş. 6 Şubat depremlerinde bu yapılar mezar oldu Adıyamanlıya. Depremin üzerinden 38 gün geçmesine karşın, depremzedeler olması gereken insani şartların çoğundan yoksun bir şekilde yaşama tutunmaya çalışıyor. Bahar yağmuru onlar için artık bereket yağmuru değil! Çadırlarda sürdürdükleri yaşamları yağmurlarla birlikte gerekli altyapı olmadığı için felakete dönüşüyor!
Depremzedelerle dayanışma içerisinde olan CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere farklı CHP ilçe belediyeleri var. Aynı zamanda AKP’li belediyeler de var. HDP’nin kayyum atanmayan birkaç belediyesinden olan Diyarbakır’ın Çınar Belediyesi de depremzedelerle dayanışma gösteriyor. Emek Partisi de Kayapınar’da depremzedelerle kurdukları çadırlarla dayanışma içerisinde. Topladıkları yardımları mahallelerin de yardımıyla dağıtıyorlar.
NARLIKUYU’DA İKİ ÇADIR KENT
Narlıkuyu Karadağ’ın eteğinde ovaya yakın bir yer. Depremzedemler boş alana halkın dayanışması ve kendi imkanlarıyla çadır kurmuşlar. 54 civarında çadır var. 200 kişi kalıyor. Hemen altında Devlet Su İşleri (DSİ) yeni bir çadır kent kuruyor. Ne zaman biteceği belirsiz.
Aradaki yol, sınır gibi iki çadır kent arasında! Biri depremin üçüncü günü dayanışmayla kurulan, diğeri devletin kurumu DSİ tarafından kurulmak üzere! Günlerdir yağan yağmur, çadır kenti çamur deryasına dönüştürmüş. Çamura bata çıka geziyoruz.
"BİR AN ÖNCE KONTEYNER GELMELİ"
60’lı yaşlarda Yusuf Akgül. Çamuru gösterip “Biz ölüme mahkum olmuşuz” diyor. 2-5 yaş aralığındaki çocuklara dönüp “Perişan haldeler” diyor. Halkın ve belediyelerin dayanışmasıyla yaşama tutunmaya çalıştıklarını anlatıyor. Devletin kurumları için “Şu ana kadar ne arayan ne de soran var” diyor. Kalıcı barınma alanları oluşturulana kadar gerekli altyapı çalışmalarıyla birlikte konteynerlerin kurulmasını istiyor.
Yağmur sularını engellemek için çadırların etrafını toprakla doldurmaya çalışan depremzedelerle konuşuyoruz. Üç erkek. Biri 40’lı yaşlarda, diğerleri 50 ve 60 yaşında. Gerekli altyapının olmamasından şikayet ediyorlar. Tuvalet, banyo yapacakları alanların olmamasından şikayetçiler. İçlerinden biri, “Depremde ayağımızda terlikle ancak canımızı kurtarabildik. Her şeye ihtiyacımız var” diyor. Üç depremzede de bir an önce konteyner istiyor.
KADINLARIN YÜKÜ AĞIR
Depremzede kadınların yükü ağır. Bir yanda çocuklar, bir yanda çadır içindeki işler onların omzunda. Yan yana iki çadırda kadınlar günlük işlere dalmış. Kadınlardan biri yardımların organizasyon eksiliğinden dolayı hakkaniyetle dağıtılmadığını düşünüyor. İç çamaşırı, ped önemli ihtiyaçlardan. Yağmurla mağduriyetlerinin artığını ifade ediyorlar. Bir yandan soğuk günlerin geçmesini isterken, yazın çadırın da yaşanmaz olacağını ifade ederek konteynerlerin gelmesini talep ediyorlar.
Dayanışmayla kurulan çadır kentte SES ve TTB gönüllüleri imkanları ölçüsünde sağlık hizmeti sunuyor. Çadır kentte koordinasyonu sağlamaya çalışan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Adıyaman Eş Başkanı Celal Demirci, belediyelerin yardımı, halkın dayanışmasıyla depremzedelerin taleplerini karşılamaya çalıştıklarını anlatıyor.
ÇOK KATLI YAPILAR AĞIR HASARLI!
Bulvar Caddesi’ndeki saat kulesindeki saatlerden bir tanesi deprem anında durmuş. Adıyaman’da hayatın durması gibi! Depremden etkilenmeyen tek katlı binalardaki esnaf dükkanlarını açmaya başlamış. Merkezde bir haftadır ufak da olsa hareketlenme var. Az sayıda kebapçılar, kahveler açık.
Çay içmek için girdiğimiz tek katlı kahvede masalar dolu. Birkaç masada polisler otuyor. Diğerlerinde depremzedeler televizyondan haberleri izliyor. Tek başına oturan bir depremzedenin yanına oturuyoruz; babası, kardeşi ve kendisinin oturduğu üç katlı binaları yıkılmış. İlk günleri “Enkaz altından ‘Kurtarın’ sesleri duyduk. Ama elden bir şey gelmiyor. Cenazelerimizi altıncı günde enkaz altında çıkartabildik” diye anlatıyor.
Hastanede karşılaştıkları cenazeleri anlatıyor, cep telefonuyla çektiği fotoğrafları gösteriyor, toplu şekilde mezarlara gömülenleri anlatıyor ve depremde ölenlerin sayısının açıklananların çok üzerinde olduğunu savunuyor. Hamile olan eşini Adana’ya amcalarının yanına götürmüş. Doğumdan sonra geri dönmüşler. Yıkılan binaları için yaptıkları başvuru üzerine kendilerine “tek tapu, tek ev” yanıtı verilmiş. Bu duruma isyan ediyor. Bir an önce çözüm üretilip depremzedelerin mağdur edilmemesini istiyor.