Türk Toraks Derneği deprem bölgesi raporu: Hekimler için de en önemli sorun barınma
Deprem bölgesinde çalışan göğüs hastalıkları uzmanları ile görüşen Türk Toraks Derneğinin raporunda, "1 ay geçti sağlık çalışanları hâlâ evlerinde kalmaktan çekiniyor" denildi.
Fotoğraf: Evrensel
Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu heyeti, deprem bölgesinde çalışan göğüs hastalıkları uzmanları ile yaptığı inceleme ve görüşme sonrası bir rapor hazırladı. Raporda, hekimlerin yaşadıkları afet nedeniyle yaşam ve çalışma koşullarının önemli ölçüde bozulduğu ve duygu durumlarının olumsuz yönde etkilendiğine dikkat çekildi. Ayrıca “Depremin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen sağlık çalışanları yaşadıkları travma ve stres bozukluğu nedeniyle hâlâ evlerinde kalmaktan çekiniyor. Duvarlardaki hasar izleri, sağlık çalışanlarında ve hastalarda kaygıya yol açmaktadır” denildi.
Türk Toraks Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Oya İtil, 2. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurdan Köktürk ve Genel Sekreter Doç. Dr. Aslı Görek Dilektaşlı’nın bulunduğu heyet, 8-10 Mart tarihleri arasında deprem bölgesinde çalışan göğüs hastalıkları uzmanlarının çalışma ve yaşam koşullarının değerlendirilmesi amacıyla Hatay, Kahramanmaraş, Adana, Osmaniye ve Mersin il ve ilçelerinde ziyaretlerde bulundu. Burada görev yapan göğüs hastalıkları uzmanları ve hastane yöneticileri ile görüştü, hekimlerin çalışma, barınma ve yaşam koşullarını değerlendirdi.
"DUVARLARDAKİ HASAR İZLERİ KAYGI VERİYOR"
Ziyaretlere ilişkin açıklama yapan Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Oya İtil, “Genel olarak meslektaşlarımızın yaşadıkları afet nedeniyle yaşam ve çalışma koşullarının önemli ölçüde bozulduğu, duygu-durumlarının olumsuz yönde etkilendiği, sürecin büyük ölçüde olağanüstü hekimlik bilinci ve büyük bir hekim dayanışması ile sürdürüldüğü izlendi” dedi. Prof. İtil, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının koşullarının yetersizliğine dikkat çekti. Sağlık çalışanları ve hekimlerin şu anda en önemli probleminin barınma sorunu olduğunu belirten Prof. İtil “Depremin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen sağlık çalışanları yaşadıkları travma ve stres bozukluğu nedeniyle hâlâ evlerinde kalmaktan çekinmektedir. Bazı meslektaşlarımız güvenli ise hastane binalarında, bazıları araçlarında, bazıları halen bölgede oldukça az sayıda bulunan konteyner kabinlerinde veya çadırlarda konaklamaktadır. Bir bölümü ise göreceli olarak daha güvenli bölgelere günübirlik geliş gidiş sağlamaktadır” dedi. Hekimlerin halen görev yaptıkları hastane binalarına güçlükle girdiğini, ağır hasarlı olmayan binalarda da duvarlardaki hasar izlerinin, sağlık çalışanlarında ve hastalarda kaygıya yol açtığına dikkat çeken Prof. İtil, şöyle devam etti:
Bölgede çalışan hekimlerin de yakınlarını kaybettiğini, barınma, sağlıklı gıda ve temiz suya erişim, yetersiz temizlik ve banyo gibi sorunlar yaşadığını hatırlatan İtil, hizmetlerinin kesintisiz olarak, son sürat sürdürülmesinin hatta yedek hasta randevularının hızla devam ettirilmesinin beklendiğini dile getirdi. İtil, "Bu nedenle kendileri de birer depremzede olan hekimler çalışma koşullarını daha insancıl ve anlayışlı bir düzende sürdürmeye acilen ihtiyaç duymaktadırlar" dedi.
ARAÇTA KONAKLAMAYA DİKKAT
Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurdan Köktürk ise depremzedelerde görülen başlıca sağlık sorunlarını anlattı. Prof. Köktürk, akciğer travmaları başta olmak üzere pnömotoraks (akciğerde yırtılma meydana gelmesi sonucunda göğüs boşluğunda hava birikmesi), astım ve KOAH alevlenmeleri, pnömoni (zatürre), COVID- 19, KOAH ve astım tedavisinde kullanılan ilaçların temin edilememesi nedeniyle hastalıkların alevlenmesi gibi sorunların yaşanabileceğini anlattı.
Prof. Köktürk, depremzedelerin arabada konaklama ve uzun süre hareketsiz kalma nedeniyle gelişen pulmoner tromboemboli (akciğer embolisi), travma ve amputasyon sonrası gelişen pulmoner tromboemboli, soğuk havaya maruziyet sonrasında gelişen alt solunum yolu enfeksiyonları, oksijen ve diğer yardımcı solunum cihazlarını kullanan hastaların cihazlarına erişiminde bölgelere göre değişen güçlükler de yaşandığını da söyledi. Prof. Köktürk “Yine çadırda kalan hastalarda ısınma nedeniyle soba kullanılmasına ikincil karbonmonoksit zehirlenmeleri ve KOAH alevlenmeleri görüldüğü kaydedilmiştir” dedi.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Prof. Köktürk, genel sorunları ve çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
- Sağlık çalışanları ve hekimlerin başlıca problemi barınma sorunudur.
- Depremin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen devam eden artçı sarsıntılar ve sarsıntıların yarattığı kaygı nedeniyle hekimler evlerinde kalamamaktadır. Bu nedenle, depremin ilk anından beri hastanelerde olağanüstü koşullarda çalışan sağlık çalışanlarına güvenli barınma koşullarının oluşturulması gerekmektedir.
- Oluşturulan konteyner kentlerde ve konut alanlarında sağlık çalışanları için kontenjan oluşturulması, her hastane için afet durumlarında kullanılmak üzere sahra lojmanlarının yapılması düşünülebilir.
- Hekimlere güvenli hastaneler ve güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır.
- Depremler sırasında pek çok meslektaşımız ve sağlık emekçisi görevleri başında güvensiz binalar nedeniyle yaşamlarını kaybetmiştir. Sağlık çalışanları güvensiz ortamlarda çalışmaya devam etmektedir.
- Tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının bu yönüyle süratle güçlendirilmesi, güvensiz binaların boşaltılarak güvenli hastanelere geçişin sağlanması gereklidir. Bu kurumlar ve çalışanları uzun yılların verdiği bilgi ve tecrübe ile donanmış kurum ve kadrolardır. Bu esnada eğitim, öğretim ve hizmet kadroları ile öğrencilerin tüm hakları gözetilmeli, oluşabilecek her türlü mağduriyetin önüne geçilmelidir.
- Öğrenciler için tamamen misafir öğrenci kontenjanları yaratılmalıdır.
- Ülkemizdeki tüm eğitim ve araştırma hastaneleri ve üniversite hastaneleri, afet ve benzeri durumlarda bir diğerini ilk etapta desteklemek için bir başka kurumla eşleştirilmelidir.
- Bölgede devam eden olağanüstü koşullara rağmen elektif poliklinik hizmetlerinin son sürat sürdürülmesi istenmektedir. Kendileri de birer depremzede olan hekimlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesine, ruhsal ve fiziksel iyileşme için dinlendirilmelerine ihtiyaç vardır.
- Yakınlarını kaybeden, fiziksel ve ruhsal açıdan yıpranmış yakınlarının bakımından sorumlu olan, evlerinde kalamayan, sağlıksız koşullarda barınma ve yaşam gereksinimlerini karşılamaya çalışan, tüm bu nedenlerle fazlasıyla travmatize olmuş meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının yoğun iş tempolarına ara verme ihtiyacı olduğu çok açıktır.
- Kendileri de birer depremzede olan hekimlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesine ihtiyaç vardır. Bölgeye öncelikle gönüllülük esas alınarak hekim ve sağlık çalışanlarının görevlendirilmesinin çok faydalı olabileceğini düşünüyoruz.
- Araştırma görevlileri ve asistanlar rotasyon usulü ile dinlendirilmelidir. Deprem bölgesinde çalışan doktorların özlük haklarında iyileştirme (kademe ilerleme, ücret artışı vb.) sağlanmalıdır.
- Boşaltılan hastaneler, açılan sahra hastaneleri için rotasyon ile hekim ve sağlık personeli görevlendirilmelidir.
- Deprem bölgesinde asbest ölçümü ve hava kalitesi ölçümleri yapılmalıdır.
- Konteynır ve çadır kentlerde yerinde sağlık hizmeti ile tarama yapılmalıdır.
- Bu bölgede temizlik ve hijyen için denetim yapılmalıdır. Gezici sağlık hizmetleri verilmelidir.
GÖNÜLLÜLÜK ESAS ALINARAK YENİ GÖREVLENDİRMELER OLMALI
Genel Sekreter Doç. Dr. Aslı Görek Dilektaşlı ise deprem bölgesine gönüllülük esas alınarak yeni hekim görevlendirilmeleri gerektiğini vurgulayarak “Gelecek hekimler için ivedilikle korunaklı ve sağlıklı konaklama ve barınma koşullarının sağlanması ve bu düzenlemelerin zaten yoğun bir işleyiş ile mücadele eden başhekimlikler tarafından değil daha bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Türk Toraks Derneği olarak olağanüstü koşullarda sağlık hizmetinin sürdürülmesi için büyük özveriyle çalışan tüm meslektaşlarımıza ve sağlık çalışanlarına yürekten teşekkürlerimizi iletiyor, depremlerde yaşamını kaybeden meslektaşlarımızı minnetle anıyor, yaşamını yitiren insanlarımızın yakınlarına baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyoruz” dedi. (HABER MERKEZİ)