Denizli, pilot ildi ama yapı stoku bile bilinmiyor
İMO Denizli Şube Başkanı Nigar Hüyük ve İMO Denizli Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sönmez’le depremi, odaların olanaklarını ve inşaat mühendislerinin konuya yaklaşımlarını konuştuk.
Fotoğraf: Hilmi Mıynat/Evrensel
Foto1: Nigar Hüyük | Fotoğraf: Hilmi Mıynat/EvrenselFoto2: Hakan Sönmez | Fotoğraf: Hilmi Mıynat/Evrensel
Hilmi MIYNATDenizli
Deprem riskiyle karşı karşıya olan illerimizden biri de Denizli. Fay hattı geçen Denizli’de depremle tüm binaları kapsayan detaylı bir yapı stoku çalışması yok. 6 Şubat depremi yapı stokunun depreme dirençli olmasının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Yaşadığı binanın depreme dayanıklılığını öğrenmek isteyen vatandaş, bina risk analizleri için İnşaat Mühendisleri Odasına başvuruyor. Ekonomik olarak eskiye göre zayıflayan odaların ise bu talebi karşılayacak ne laboratuvarı ne kadrolu personeli var.
Denizli, 2001 yılında çıkan 4708 numaralı Yapı Denetim Kanunu’nun uygulanması için seçilen 19 pilot illerden biri. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ulusal deprem stratejisi ve eylem planı kapsamında yalnızca kamu binalarına yönelik genel bir çalışma yürüttü. Tüm binaların durumuna ilişkin bir çalışma yürütülmediği gibi kamu binalarına yönelik de sadece hangi yılda, hangi deprem yönetmeliğine göre yapıldığı ve kat düzensizlikleri şeklinde sınırlı bir envanter çalışması yapılabildi. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Denizli Şube Başkanı Nigar Hüyük ve İMO Denizli Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sönmez’le depremi, odaların olanaklarını ve inşaat mühendislerinin konuya yaklaşımlarını konuştuk.
'İKİNCİ KEZ MİLAT MI DİYECEĞİZ?’
“1999 Marmara depreminin 24. yılında 6 Şubat’ta yaşanan depreme yine 2. kez milat mı diyeceğiz?” diye soran Nigar Hüyük, “İnsan eliyle yapılan imalatlarla afete dönüşüyor. Yapılanlar vardır elbette ama deprem öncesi risk azaltmaya dönük tedbirler yok denecek kadar azdır. Denizli özeline bakarsak neden yapı stokumuz bilinmiyor? Neden en riskli alanlardaki riskli binalardan başlaması gereken kentsel dönüşüm genelde parsel bazında gayrimenkul piyasasının taleplerine göre yapıldı” dedi.
‘YASADAN ÖNCE ODANIN LABORATUVARI VARDI’
Kentsel dönüşümün asıl amacının riskli binaların güçlendirilemeyecekse yıkılıp yeniden yapılması olduğunu belirten Hüyük, en riskli zemindeki en riskli binalardan başlanması gerektiğini ve bunun parsel bazında yapılmasının doğru olmayacağını söyledi. Yeni yapılacak binalarda zemin etütlerinin bina yapacak parsel sahipleri tarafından mecburen yaptırıldığını söyleyen Hüyük, “Denizli’nin en kötü zeminleri biliniyor. Vatandaş kendisi yaptırıyor o bile sorgulanıyor. Doğru mu yapıldı diye. Risk analizi ve performans analizi ile ilgili odaya yoğun talep geliyor. Önceden odamızın laboratuvarı vardı, yapı denetim yasasından sonra kapandı. Bunlarla ilgili mühendislik bürolarımız mevcut. Ama odanın bununla ilgili bünyesinde barındırdığı inşaat mühendisi yok” diye ekledi.
‘EKONOMİK NEDENLER DİPLOMA KİRALAMASINA NEDEN’
Diploma kiralamanın da ciddi bir sorun olduğuna değinen Hüyük, oda olarak buna karşı çıktıklarını fakat ekonomik nedenlerle mühendislerin buna mecbur kaldığını belirterek şunları söyledi: “Kamuda gereken istihdamın sağlanmaması, eğitim kalitesinin düşmesi, gereğinden fazla mezun verilmesi, eğitimin düzgün planlanmaması... Bizler üyelerimizin işinin başında olmasını ona göre de bir ücret almasını istiyoruz. Sektörde istihdamla ilgili genel sıkıntı çıkınca cüzi ücretlere maalesef meslektaşlarımız imza atıyorlar. Asgari ücretle çalışan meslektaşımız da var şantiye şefliğine ayda 1000 liraya imza atan da. Aslında şantiye şefliğinin sorumluluğu inanılmaz ağır. En ufak iş kazasında sorumluluk alacaklarını bildikleri halde ekonomik nedenle kabul etmek zorunda kalıyorlar. İyi mühendis olmak yetmiyor, etik ve ahlaki olarak da iyi mühendis olmalıyız.”
‘TEK KATLI BİNA HASAR GÖRMEZ DİYE DÜŞÜNÜLÜYOR’
İMO Denizli Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sönmez doğru alanların yapılaşma için planlanmasının ardından doğru projelendirme, projelerin doğru uygulanması, uygun denetim gerektiğini söylüyor. “Tek katlı bina hasar görmez” anlayışının da tehlikeli olduğunu ifade eden Sönmez, “Maraş’ta incelemelerde bulundum. Taşrada mühendislik hizmetlerinin eksik olması nedeniyle orada da can kayıplarının olduğuna tanıklık ettik. Merkezin dışındaki 17 ilçemizi de iyi irdelemek gerekiyor. Çünkü binalar ekonomik ömrünü doldurmuş. Acıpayam depreminde bunu gördük. Taşra bölgesinde binaların yenilenmesi korunması biraz geri plana itiliyor çünkü insanların yaşamsal ihtiyaçları daha ön planda. Maraş’ta çalışma bölgemde yıkılan birçok yapı iki katlıydı, tek katlıydı” diye konuştu.
‘MÜTEAHHİTLİK YASASI YENİDEN DÜZENLENMELİ’
Devletin sorumluluğuna dikkat çeken Sönmez, “Ancak çıkardığı imar barışları ile devletimizin bu işleri ne kadar ciddiye aldığı ortadadır. Devlet vatandaşı ile barışacak diye ulvi bir barışmış gibi sunulan aflarla, mühendislik hizmeti almayan ve kaçak yapılar yıkılmaya mahkumdur. Bunların yanında zeminle ilişkisi doğru kurulmayan, mühendislerce doğru tasarlanmayan binalar da yan yatmaya, zemine batmaya mahkumdurlar. Tabii burada kısmen iyileştirilen müteahhitlik yasasının yeniden düzenlenmesinin şart olduğunu söyleyebiliriz. Keza inşaat ustaları, tesisatçılar, kalıpçılar düzenli eğitimler almalı, sınavlar olmalı ve belgeleri her yıl düzenli vize edilmelidir” dedi.