27 Mart 2023 11:33

Sağlık kurumları depreme hazır mı?

Son depremler İzmir’de de bu soruyu tekrar gündeme getirdi. Tekrar diyorum, çünkü bu soru 17 Ağustos'tan sonra, başta İzmir Valisi olmak üzere ilgili muhataplara hep soruldu. Ama hiç yanıt alınamadı.

Arşiv |Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi | Fotoğraf: Evrensel

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

6 Şubat Maraş depremleri, tüm ülkede olduğu gibi, İzmir’de de bu soruyu tekrar gündeme getirdi. Tekrar diyorum, çünkü bu soru 17 Ağustos 1999 depreminden sonra, başta İzmir Valisi olmak üzere ilgili muhataplara hep soruldu. Ama hiç yanıt alınamadı.

Şimdi tekrar soruyor İzmir Tabip Odası; İzmir’de hizmet veren resmi ve özel sağlık birimleri olası bir depremde, hizmet verebilmek için ayakta kalabilecek mi? Binlerce hastanın yatarak hizmet aldığı, on binlerce hastanın ayaktan tedavi gördüğü yine on binlerce sağlık personelinin 24 saat hizmet verdiği sağlık kuruluşlarının hizmet binaları deprem yönetmeliklerine göre yapılmış mı? Aradan geçen yıllar boyunca bu binaların deprem performans incelemeleri yapılıp, gerekli tedbirler alınmış mı?

Sizleri 25 yıl geriye götüreceğim. Dönemin İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi başkanı sayın Muzaffer Tunçağ’ın bilgileri şöyle; “İMO İzmir şubesi, dönemin İzmir BB başkanı Burhan Özfatura ile görüşerek,  o dönemde Birleşmiş Milletler’in başlattığı RADIUS Projesine (Kentsel Alanların Deprem Felaketlerine Karşı İncelenmesi için Risk Değerlendirme Araçları) (Risk Assesment Tools for Diagnosis of Urban Areas Against Seismic Disasters) dünyadaki 58 kentin yanı sıra başvurulması sağlanmış. 1 Şubat 1998 tarihinde Birleşmiş Milletler bu projenin dünyada uygulanacağı 9 kentten biri olarak İzmir’i seçiyor. Bunun üzerine, İzmir Büyükşehir Belediyesi; önce İMO İzmir Şubesi, daha sonra da Boğaziçi Üniversitesi ve Kandilli Rasathanesi ile birer protokol imzaladı. RADIUS projesine bilimsel veri tabanı oluşturacak girdilerin elde edilmesi amacıyla, bu protokol sonucu hazırlanan “İzmir Deprem Master Planı”, 1999 yılının Temmuz ayında tamamlandı. Deprem Master Planının bütün sonuç raporları o tarihte tüm resmi kurum ve kuruluşlara gönderilerek, gerekli önlemleri almaları istendi”.

Şimdi de 2012 Mayıs'ında, sayın Enis Arkış tarafından hazırlanan ve Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Deprem Yönetimi Bölümü, Deprem Yönetimi Anabilim Dalı tarafından kabul edilen Yüksek Lisans Tezinden bahsetmek istiyorum. Yayının adı; “Ülkemizde Yapılan Deprem Master Panlarının Performans Analizinde İzmir Örneği”. Bu yayının 61 ve 62. sayfalarında sayın Arkış hastaneler başlığında şu bilgileri veriyor:

İzmir’deki 29 adet resmi hastanenin binalarının “Hastane Yapısal Sistemlerinin Deprem Riskine Karşı Güçlendirilmesi” çalışmaları Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’nce yürütülen “Afet Sonrası Rehabilitasyon ve Yeniden Yapılandırma Projesi” kapsamında John Laing - Owen Williams ortak girişimi tarafından 2000 yılında tamamlanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda o tarihteki yönetmeliklere göre hazırlanmış olan güçlendirme projeleri, 2007 yılında yürürlüğe giren Deprem Yönetmeliği’ne göre İl Sağlık Müdürlüğü ve Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nce yürütülen koordineli çalışmalar ile yeniden değerlendirilmiştir.

Ancak 2000 yılında yapılmış olan güçlendirme projelerinin, günümüzdeki ilgili yönetmelikler, güçlendirme konularındaki yenilikler, inceleme konusu binalardaki gerçekleştirilmiş olan ve planlanan revizyonlar ve tadilatlar, tıp alanındaki gelişmeler ve ihtiyaçlar da dikkate alınarak yenilenmesinin uygun olacağı, bu kapsamda uygulamaya esas olacak yeni güçlendirme projelerinin hazırlanmasında, mevcut dokümanların temel alınabileceği değerlendirilmiştir (Nuhoğlu ve diğ., 2009). Değerlendirme yapılan 29 hastaneden, 11 hastane, Deprem Yönetmelik koşullarına uygun projelendirilmiş ve inşa edilmiştir. Bunun yanında 5 hastanenin bazı bölümlerinde güçlendirme çalışmaları sonuçlandırılmış, bazı bölümleri de yıkılarak yerine yönetmelik hükümlerine uygun yeni ek hizmet binalarının yapımı gerçekleştirilmiştir. Güçlendirme çalışmaları kapsamında 8 hastanenin güçlendirilmesinin ekonomik olmayacağı, günümüz koşullarına uygun nitelikli hale dönüştürülemeyeceği ve koğuş sisteminden kurtarılamayacağı kanısına varıldığından plan ve program dâhilinde yeniden inşa edilmelerinin uygun olacağı kanısına varılmıştır”.

Şimdi İzmir Tabip Odası yeniden hatırlatıyor ve hastalar adına, tüm sağlık çalışanları adına çaba gösteriyor. Geçen hafta içinde yaptıkları basın açıklamasında Oda Başkanı sayın Süleyman Kaynak; “İzmir Bayraklı’da 30 Ekim 2020'deki depremin ardından, meslek örgütleriyle birlikte ilgili kamu kurumlarına “deprem performans tespiti” yapılması yönünde talepleri olduğunu ifade etti ve bunun üzerine deprem tarama çalışmasının yapıldığı, fakat kamuoyuyla paylaşılmadığı” bilgisini verdi. Kentte yaklaşık 30 kamu hastanesi ve bunun üçte ikisi kadar da özel hastane olduğunu, bu kamu hastanelerinin birçoğunun 2000 yılından önce, eski deprem yönetmeliğine göre yapıldığını belirten Kaynak; aile sağlığı merkezleri, eğitim ve araştırma hastanelerine kadar bütün sağlık tesislerinin ciddi bir performans testinden geçirilmesi ve sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması gerektiğinin altını çizdi.

Yine bu hafta, bu konuda; İzmir Tabip Odası, Mimarlar Odası İzmir Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi başkanları imzası ile İzmir İl Sağlık Müdürlüğüne resmi bir yazı ile başvuruldu ve bu talepler bir kez daha muhatabına iletildi. Yukarıda bahsettiğim odalara ek olarak Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi başkanı ile de görüşülerek, onların da katılımı ile bir çalışma grubu oluşturuldu.  

Gördüğümüz gibi, bilim insanları ve meslek odaları her gün on binlerce insanın içinde görev yaptığı ya da sağlık hizmeti aldığı sağlık kurumlarının depreme karşı “sağlıklı” olması gerektiğini söylüyor. 6 Şubat depremi bize gösterdi ki; depremde en başta ayakta kalması gereken binalar, hastane binaları. Yerini seçerken de binayı yaparken de en güçlü depremde bile zarar görmeyecek şekilde inşa edilmeli.

25 yıldan beri bizleri hekim olarak bu binalarda çalıştıran ya da halkımıza bu binalarda sağlık hizmeti sunanların adalet önünde yargılanması için, mutlaka depremde ölmemiz mi gerekiyor? Sağlık Bakanlığının pandemideki kusurlarına depremi de eklemek gerekiyor.

21 yıldır depremi aklına bile getirmeyen Sağlık Bakanlığı şimdi Adana, Ankara, İstanbul’da depremi bahane ederek merkezdeki hastaneleri, şehir hastanelerine taşıma telaşında. Biz AKP’nin şehir hastanelerini ne için yaptığını iyi biliyoruz, tavrımız net. Hastanelerimizi kapattırmayacağız.

Dilerim halka karşı işlenmiş bu hizmet kusurları için, ilgililerin adalet karşısına çıkarılacağı adil ve özgür bir Türkiye hayalimiz 14 Mayıs seçimleri ile gerçekleşir.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI