İflah olmayan işçi heykeli
Tophane’de denize nazır bir parktayız. Koşuşturan neşeli çocuklar, belediyenin koyduğu spor aletlerinde spor yapmaya çalışan kadınlar. Güzel bir İstanbul sabahında dolaşırken parkta karşımıza bir harç yığını çıkıyor. Meğer bu karşımızda duran bu taş, bir işçi heykeliymiş. Hem de İstanbul’un ilk işçi anıt
1961’de, anayasada ilk kez cumhuriyet sosyal bir devlet olarak tanımlandı ve işçilerin kolektif hakları (sendika, toplusözleşme ve grev) güvence altına alındı. İşçiler 1960–1980 döneminde gerek nicel gerekse nitel açıdan bir sınıf olarak yükseldi. Ve ben 1973’te, Tophane’deki İş ve İşçi Bulma Kurumu binasının karşısında bütün haşmetimle boy gösterdim. Ancak 12 Eylül darbesi ile, 1960–1980 döneminde işçilerin elde ettiği kazanımlara karşı bir intikam hareketi başladı. Balyoz sallayan ben balyoz darbeleriyle gövdemin büyük bölümümü kaybettim. Onlar vurdu Heykeltıraş Muzaffer Ertoran onardı. Heykeltraşım Muzaffer Ertoran uğradığım saldırıları şöyle özetler: “Tophane’de İş ve İşçi Bulma Kurumunun ilerisinde bir işçi heykeli vardır. Bu heykelin bir türlü iflah olmayan zavallı bedenini İstanbullular tanır. Daha heykel bir yılını doldurmadan, önce parmaklarını kırdılar, sonra balyozun sapını. Yetmedi, ziftle yüzünü boyadılar. Sonra, zifti silmek bahanesiyle, yüzünü yok ettiler. Birkaç kez tamir ettim. Ama artık bıraktım yakasını. Kaç yıldır, her gün bir yerini kırıyorlar. Yine de tükenmedi.”
Evet tükenmedim... Benden geriye kalan bu yığınla, gövdemle ayaktayım.
Cumhuriyetin 50. yılında (1973) dönemin iktidar partisi CHP İstanbul’da ilk kez “sivil heykel ve anıtlar” dikmeye karar verdi. Bir kurul farklı heykeltıraşlardan 20 heykel istedi. Heykeltıraşlar konu ve heykelin dikileceği yer konusunda özerkti. Muzaffer Ertoran, Almanya’ya giden işçilerin duraklardan biri olan Tophane’deki Karabaş Parkı’nı, yapacağı işçi heykeline mekan seçti. İşçi başlangıçta balyozu havada biçimde çalışıyor pozda tasarlandı. Arkadaşları heykelin dinlenir biçimde olmasının daha iyi olacağı konusunda Ertoran’ı ikna ettiler. Balyozunu yere dayamış pozda yapılan işçi heykelinin bugün yalnız gövdesi var. Heykelin yeri için Tophane’nin seçilmesinin bir anlamı daha var. Osmanlı İmparatorluğu’nda ’da ilk işçi örgütü 1894-1895 yıllarında (II. Abdülhamit döneminde) Amele-i Osmani Cemiyeti (Osmanlı Amele Cemiyeti) adıyla 4 bini aşkın işçinin çalıştığı Tophane fabrikalarında gizli olarak kurulmuştur. Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden (1908) sonra Osmanlı Terakki-i Sanayi Cemiyeti ve daha sonra da Osmanlı Sanatkâran Cemiyeti adlarıyla legal olarak faaliyet göstermiştir. İşçi heykeli bence bu durumuyla kollarını ve başını arıyor, onu yeniden tamamlayacak bir heykeltıraş bekliyor gibi. (İstanbul/EVRENSEL)