09 Şubat 2013 10:17

Taşı toprağı altın bir memleket: Mali

Tarihi Katalan Atlası, 14. yüzyılda 1375 yılında Abraham Ceresques tarafından yapılmış dünya atlasıdır. Bugün Paris’te Nasyonel Biblotek’te korunmaktadır. Özellikle 14. yüzyıl Avrupa’sını anlatsa da İskandinavya, Mısır, Afrika, Çin, Hazar denizi, Arabistan, Orta Asya gibi bölgeleri de anlatır. Haritanın en önemli &ou

Taşı toprağı altın bir memleket: Mali
Paylaş
M.Utku Şentürk

Bu haritanın şüphesiz en ilginç figürlerinden biri de sağ elinde altıntop tutan, tahtına kurulmuş siyahi hükümdardır.
Dünya tarihi, kültür tarihi deyince akla hep Avrupa gelir. Avrupa merkezci öğretilerden kaynaklı Afrika unutulur. Hatırlandığında ise akla ilk gelen Oryantalist figürlerdir; Mısır piramitleri, Ebu Simbel Tapınağı, egzotik hayvanlar, bitkiler vs… Afrika, hatırlanacak değil unutulmayacak coğrafyadır aslında. Bugünkü dünya planı da zaten unutulmadığını göstermektedir. Avrupa, Asya nasıl büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmışsa aslında Afrika da büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Gana, Mali, Songay Sultanlıkları, Timbüktü Paşalığı bu erken dönem medeniyetlerinden sadece birkaçıdır. Bunlardan en önemlisi de 13. yüzyıl ile 16. yüzyıl arasında varlık gösteren Mali Sultanlığı’dır. Mali Sultanlığı hükümran olduğu dönemde Asya, Avrupa medeniyetleriyle boy ölçüşebilecek bir seviyededir. En meşhur hükümdarları da Kanku Musa’dır. Diğer ismiyle, mahalli dil Songayca aslıyla, Malli-Koy” yani “Mali İmparatoru”. Kanku Musa 1307’de babasının vefatı üzerine Mali sultanı olur. Sultanlığının başkenti Niani şehridir. Kanku Musa’nın hüküm sürdüğü toprakların sınırı Nijer’den Atlas Okyanusu’na kadar uzanır. Bugün Niani şehrinden hiçbir iz yoktur.

FRANSA’NIN ‘MALİ’ SIKINTISI

Fransa İslamcı terörle savaş bahanesiyle Mali’yi işgal etti. Fransa’nın ayaklanmacıların kontrolündeki bir kasabaya düzenlediği hava saldırısında çoğu sivil yüz kişi hayatını kaybetti fakat Fransızların Kuzey Afrika’daki bir orman kedisinden esinle “Serval” adını verdikleri operasyonun birkaç haftalık olmayıp uzun bir harekât olacağını keşfettiklerinde Paris’teki muzaffer halet-i ruhiye aniden solgunlaştı.
Tüm gazeteler ve televizyonlar ayaklanmacıları İslamcılar diye anıyor ki çok az kişinin bildiği gruplara yapıştırmanın kolay olduğu bir etikettir bu. Gerçek ise tamamen farklıdır: Ayaklanmacılar, Kuzeybatı Afrika’nın Tuaregleridir; göçebe bu grubun tarihi vatanı Mali, Cezayir, Libya, Nijer ve Burkina Faso sınırlarına yayılmaktadır. Çobanlık ve kaçakçılık yaparlar; Tuareg kervanları, orta Afrika ve Arap toprakları arasındaki imparatorlukların tek ticari temas kaynağı olmuştur bir zamanlar. Bağımsızlık savaşları, el Kaide’nin varlığından 150 yıl öncesine gider.
19’ncu yüzyılın sonlarında başlayan Avrupa sömürgelerinin büyük çalkantısı sırasında Fransız sömürgeciler toprakları işgal edip el koydular ve yerlileri “Fransız uygarlığına” zorunlu asimilasyon programına tâbi tuttular. Tuaregler o tarihten beri bağımsızlıklarını geri kazanmak için savaşmaktadırlar. Bu mücadele bugün “İslamcı terör” diye yorumlanmaktadır. Oysa ki Tuareg bağımsızlık hareketi, Mali’nin Tuareg bölgeleri için özerklik isteyen laik Awazad Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin (AUKH/MNLA) liderliğindedir. Mali’de Ensaru-d Din’le bağlantılı faal İslamcılar bulunmaktadır. Ensaru-d Din ise Mağrib’deki el Kaide’yle irtibatlı olarak bilinmez; Sadece Ensasu’d Din lideri AgGhali, Mağrib el Kaide’sinin komutanı Hamadaag Hamada’nın kuzenidir. AUKH sözcüsü AgEssarid, Ensaru-d Din’in siyah bayrağı olduğu doğrudur ancak el Kaide’den değillerdir diyor; Mali hükümetinin yapamadığını, “sokaklarda istikrarı istiyorlar” ve “onlar da el Kaide’ye karşıdırlar.” Kuzey Afrikalı uzman Selma Belaala hemfikir: Mağrib el Kaide’si ile Tuareg arasında sistematik bir bağlantı kuramayız. Bu tamamen yanlıştır.”
Fransızların “Mali Harekâtı” kendi arka bahçelerine yeniden düzen vermek içindir. Fransız otoritesini yeniden eski sömürgelerine duyurmak içindir. Üstelik Mali’de çok önemli altın madenleri vardır. Bu madenleri İsviçre, İngiltere, Güney Afrika ülkelerine mensup çok uluslu şirketler işletmektedir. Ayrıca, Tuareg’lerin geleneksel uğrak mekânlarının altında el değmemiş petrol kaynaklarının keşfi, Fransız akınının ardındaki ticari güdüler hakkında bize bazı fikirler vermelidir.


KANKU MUSA’NIN HAC SEFERİ

Kanku Musa, Müslümandır. Onu tarihte önemli ve unutulmaz kılan 1324-1325 yılları arasında gerçekleştirdiği hac seferidir. Bu yolculuğun başında öyle bir maddi manevi güçle yola çıkmıştır ki bu sefer dillere destan olmuştur. Beraberindeki 8 ila 60 bin arasında kişi; Hicaz, Mekke ve Medine’de sadaka olarak vermek için kırk katırla taşınan 2 tonluk altın, Mekke Medine’de dağıtılan 20 bin parçalık altın bu destanın sadece bir parçasıdır. Kanku Musa’nın ve himayesindeki kervanların ticareti Mısır ekonomisinin yüzünü güldürür.
Kanku Musa, hac vazifesini ikmal eyleyip Mısır’a vardığında servetinden bir kuruş bile kalmaz. Borç alarak yoluna devam eder. Nihayet bu seyahat öyle dillere destan olur ki Asya’dan Avrupa’ya kadar herkesin dikkatini çeker. En sonunda 1339 yılında Angelo Dulcert çizdiği haritasına Kanku Musa’yı elinde altın top tutan siyahi hükümdar olarak resmeder. Öyle bir resmeder ki bütün kervanların yönü Kanku Musa’ya dönmüştür. Ve onun topraklarına...
Ve bugün olduğu gibi 21. yüzyılın kervanları, orduları, sömürgecileri de ona dönüktür. Afrika’ya..

ÖNCEKİ HABER

Beyoğlu’nda gezersin…

SONRAKİ HABER

Ve John Kerry sahne alıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa