28 Mart 2023 14:44

"Moloz üzerinde ilerleyen kapitalizm trenini durdurmalıyız"

ABD merkezli düzenlenen çevrimiçi deprem panelinin Türkiye ve ABD’den katılımcıları, felaket kapitalizmi, barınma hakkı ve işçi sınıfının durumu üzerine konuştu.

Ekim KILIÇ
New York

New York Deprem Dayanışması “6 Şubat Depremleri: Hayatta Kalma, Felaket Kapitalizmi ve Barınma Hakkı” paneli gerçekleştirdi.

ABD’nin New York kentindeki “The People’s Forum/Halk Forumu”nun çevrimiçi platformunda geçtiğimiz pazar gerçekleştirilen panele akademisyenler, gazeteciler, sendikacılar ve işçiler katıldı.

İki oturumdan oluşan panelin birinci oturumda konuşma yapanlar arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Şehir ve Bölge Planlama Fakültesi Öğretim Üyesi Aslı Odman, SUNY Binghamton Üniversitesi’nden Sosyoloji doktora adayı Harun Ercan ve Princeton Üniversitesi Antropoloji doktora adayı Hazal Hürman yer aldı.

İkinci oturumda ise Brooklyn’de ev tahliyeleri ile mücadele eden Brooklyn Eviction Defense üyesi Holden Taylor, Türkiye’den Ekmek ve Gül Editörü Fulya Alikoç, Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Başkanı Mehmet Türkmen ve arama-kurtarma çalışmalarına katılan Soma maden işçisi Mustafa Şala konuşmalarını yaptı.

Panele ilgi, gerek yurt dışında yaşayan Türkiyelilerden gerekse ABD’lilerden yoğun oldu.

ODMAN: TÜRKİYE’DE KAPİTALİZM TRENİ ENKAZ VE OHAL ÜZERİNDE İLERLİYOR

Konuşmacılardan Aslı Odman “Türkiye’de kapitalizmin treni, hem metafor hem de somut bir gerçek olarak uzun süredir moloz ve olağanüstü hal üzerinde ilerliyor… Şu anda enkaz ile yaklaşan seçimler arasında sıkışıp kaldık. Bu treni hemen durdurmalıyız” diyerek var olan durumun genel bir çerçevesini çizdi.

Harun Ercan, “Türk hükümeti, afetleri insani acil durumlar olarak değil, siyasi acil durumlar olarak ele almaya devam ediyor... Hükümet, deprem bölgesinde hayatta kalanları mülksüzleştirmeyi ve AKP yanlısı inşaat şirketlerinin kârını maksimize etmeyi amaçlayan yeni mega projeler başlattı. Hükümet zaten Kürt bölgesinde bu tür felaket kapitalizmini uyguluyordu” diyerek hükümetin bölgeye yönelik politikasının yeni olmadığını vurguladı.

Hazal Hürman da Gaziantep’teki Suriyeli mülteciler, Roman ve Dom halkları ile Kürtlere yönelik barınma ve resmi ayrımcılık konularında sahadan raporları sundu. Ayrıca rejimin sivil toplum kuruluşlarını son birkaç yıldır kriminalize etmesi karşısında Antep’te yerel dayanışma örgütlenmesinin zorluklarını vurguladı.

TAYLOR: İŞLENEN SINIFSAL BİR CİNAYET

İkinci oturum Brooklyn Eviction Defense (Brooklyn Tahliye Savunması) üyesi Holden Taylor’ın konuşması ile başladı. Konuşmasında emlak sermayesinin afetlerdeki rolü üzerinden ABD ile Türkiye arasında bağlantı kurdu. Brooklyn’de zorla tahliye edilen bir kiracının hipotermiden öldüğünü söyleyen Taylor işlenen cinayetin sınıfsal bir cinayet olduğunu ifade etti. İşçi kiracıların, barınma hakkı mücadelesinde tarihsel kahramanlar olduğunu söyledi. Mücadelelerinin amacının ev tahliyelerinin ve en nihayetinde özel mülkiyetin kaldırılmasını hedeflediklerini belirten Taylor, son birkaç on yılda New York’ta işçi sınıfı konutlarının şehrin ve müteahhitlerin elinde özelleştirilmesinin tarihini özetledi. Yasaların ancak halk emlak şirketlerinin saldırısı karşısında onu savunursa bir anlamı olduğunu söyleyerek Türkiye’de depremden diğer bölgeler gibi etkilenmeyen Erzin’i örnek gösterdi.

İkinci panelist Fulya Alikoç, 20 yıllık emek ucuzlatma politikaları, büyüyen inşaat sektörü ve insan kayırmacılığın doğal afeti toplumsal bir felakete dönüştürdüğüne dikkat çekti. İnsan merkezli değil, kâr odaklı arama kurtarma operasyonları ve afet yönetimi durumu daha da kötüleştirdiğini belirten Alikoç, hükümetin resmi afet yönetimini bir ticaret operasyonu olarak nasıl yürüttüğünü, hayır kurumlarıyla sözleşmeler yaptığını ve büyük şirketlerin afetten kar elde etmesine nasıl izin verdiğini anlattı. Alikoç, “Depremler kadınlar için neden ve nasıl cinsiyetçi bir toplumsal felakete dönüştü? Kadını aileye hapseden ve kadın emeğini ucuzlatan, çocuk istismarını meşrulaştıran, kürtajı sınırlayan 20 yıllık kadın karşıtı politikaların mirasıdır” dedi.

TÜRKMEN: DEPREM SONRASI İŞÇİLER TAZMİNATSIZ ATILDI

BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen ise deprem sonrasında işçilere yönelik hak ihlallerini ve tekstil dokuma ve deri işçileri olarak mücadeleleri anlattı. Türkmen, depremi bahane ederek işçileri tazminatlarını alamadan işten çıkaran bölgedeki fabrikalardan birçok örnek verdi. Bu işçilerin çoğunun kadın olduğunu ve sendikalarının patronlardan tazminatlarını almaları için onları desteklediğini ekledi. Dikkat çekici bir örnek olarak Malatya’da 28 Şubat’ta 6.8 büyüklüğündeki depremde birçok binanın çökmesine rağmen, çoğunluğu kadın işçi olan bir fabrikanın işçileri fabrikaya kilitleyerek binadan çıkmalarını nasıl engellediğini anlattı.

Son olarak maden işçisi Mustafa Şala da hükümetin AFAD’ın 6 Şubat’taki ilk depremlerden 10 gün sonrasına kadar arama ve kurtarmayı nasıl tamamen ihmal ettiğini açıkladı. Katıldıkları arama kurtarma faaliyetlerini anlatan Şala “İnsan merkezli olmayan, barınma ve yaşam hakkımıza saygı göstermeyen politikalar bu felakete neden oldu” dedi.

Evrensel'i Takip Et