Siyah İstanbul
İkamet başvuruları reddedilen, sığınma rejimine erişemeyen ve sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıya kalan Afrikalılar, hayatlarına kayıt dışı sektörlerde çalışarak devam etmek zorunda kalıyor.
Fotoğraf:Arif Hüdaverdi Yaman/AA
Mert DEDECAN
Göç Araştırmaları Uzmanı
1990’ların sonundan itibaren göç nedeniyle Türkiye’de Afrika kökenli göçmen ve mültecilerin sayısı önemli ölçüde arttı. Modern göçmen topluluğu çoğunlukla Gana, Etiyopya, Kongo Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sudan, Nijerya, Kenya, Eritre, Somali ve Senegal’den gelen göçmen ve mültecilerden oluşuyor.
Türkiye’deki Afrikalı göçmenlerin çoğu, Avrupa’ya geçmek için Türkiye’ye geliyor. Ancak hem Türkiye’nin hem de AB’nin göç politikasını sıkılaştırması nedeniyle, göçmenlerin çoğu artık kalmak için de Türkiye’ye göç ediyor.
2021 itibarıyla Türkiye’de yaklaşık 100 bin Afrikalı göçmen ve mülteci var ve bunların yaklaşık yüzde 70’i İstanbul’da bulunuyor. İstanbul’da yaşayanlar Esenyurt, Aksaray, Tarlabaşı, Dolapdere, Kumkapı, Yenikapı ve Kurtuluş’u tercih ediyor.
Ankara’da ise oldukça büyük bir Somali topluluğu var. Hatta geçen yıl bazı gazetelerin hedef haline getirdiği ve sonrasında İçişleri Bakanlığı ve emniyet güçlerinin de keyfi denetimler ile kapatma noktasına getirdiği Somali Sofrası… Restoranın sahiplerinden Muhammed İsa Abdullah tüm yasal sorumluluklarını yerine getiren, 11 yıldır Türkiye’de yaşayan bir Somalili. Buna rağmen kendisi sınır dışı edilme riski ile karşı karşıya.
TÜRKİYE’DEKİ AFRİKALILARIN STATÜ DURUMLARI
Sahadan edinilen bilgilere göre Afrika ülkelerinden gelen göçmen ve mültecilerin büyük bir kısmı kayıt konusunda sorun yaşıyor. 3-4 yıldır Türkiye’de bulunan ama bugüne kadar herhangi bir kayıt sürecine erişemeyen Afrikalılar çoğunlukta. Mülteci olanların uluslararası koruma rejiminden yararlanması gerekirken hem dil bariyeri hem de göç idaresinin tavrı nedeniyle bu kişilerin başvuru dahi yapamadığı görülüyor.
İkamet başvuruları reddedilen, sığınma rejimine erişemeyen, idari gözetime alınma ve sınır dışı edilme riski ile karşı karşıya kalan Afrikalılar günlük hayatlarına kayıt dışı sektörlerde çalışarak devam etmek zorunda kalıyor. Tıpkı diğer göçmen ve mülteci toplulukları gibi.
Birkaç örnekle bu ülkelerden insanların neden kaçıp sığınma aradıklarına bakalım.
DEMOKRATİK KONGO CUMHURİYETİ
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) verilerine göre mülteci veren ülkeler arasında ilk sıralarda Demokratik Kongo Cumhuriyeti geliyor. Ülkeden kaçan 922 bin kişi, Angola, Burundi, Kongo Cumhuriyeti, Ruanda, Uganda, Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti ve Zambiya’ya gitmiş. 5.1 milyon kişi ise, iç savaş, isyancı gruplar, sokak savaşları vs. nedeniyle ülke içinde yerinden edilmiş.
Ülkedeki politik kriz Eski Başkan Joseph Kabila ve Yeni Başkan Félix Tshisekedi arasında süre geliyor. Özellikle Kabila ve onu destekleyen general ve albaylar yaklaşık 20 yıldır ülke genelinde ağır insan hakları ihlallerinde bulunuyor. Ülke, komşu Ruanda destekli M23 isyancı grubu ve ülkenin doğusunda devam eden etnik, iç savaşlar nedeniyle mülteci vermeye devam ediyor.
GÜNEY SUDAN
2 milyonu geçen mülteci sayısıyla, Afrika’daki en büyük mülteci akımına işaret ediyor. Güney Sudan, Suriye ve Afganistan, Venezuela ve Ukraynalı mültecilerden sonra dünyanın en büyük beşinci mülteci veren ülkesi.
Ekonomik sıkıntılar ve kuraklıkla birleşen siyasi çatışma, kitlesel yerinden edilmelere, şiddetli şiddete ve korkunç gıda kıtlıklarına neden oldu. Liberya’daki iç savaş, Gine’deki askeri darbe, Nijerya ve Kamerun’da etkinliğini arttıran Boko Haram gibi terör örgütleri, birçok ülkede illegal olan eşcinsel ilişki gibi sebepler Afrikalı mültecilerin mültecilik iddialarını oluşturuyor.
Afrikalılar gittikleri ülkelerde, toplum içerisinde ve günlük hayatta hem kayıtsızlığın hem de yabancı olmanın getirdiği zorlukları da üstlenmek zorunda kalıyorlar. Oturduğu evden keyfi olarak çıkartılmak, çalıştığı halde kayıt dışı olmasından ötürü parasını alamamak, iş kazaları, günlük hayattaki ayrımcılık karşılaştıkları sorunların başında geliyor.
İSTANBUL AFRİKA KUPASI
Tüm bu şartlar altında özellikle İstanbul’da hatırı sayılır bir sayıya sahip olan Afrika komünoteleri farklı etkinlikler ve fenomenlerle gündeme geliyor, Esenyurt’taki “Miss uganda güzellik yarışması” gibi. Bir diğer çarpıcı örnek ise İstanbul özelinde Türkiye’ye futbolcu olma hayalleriyle gelen Afrikalılar… Türkiye’nin Avrupa Birliği kapılarındaki coğrafi konumu, Afrika ile ticari ilişkilerinin sağlamlaştırılması, Türk futbolunun gelişimi ve sınırlayıcı olmayan göçmenlik politikası (Uyruk şartı olmadan üç aylık vize almak vs.) tüm bunlar, kısa veya orta vadede futbol oynamak için Avrupa’ya ulaşma niyetiyle geldiklerini iddia eden Afrikalı göçmenin İstanbul’daki varlığını açıklayabilecek unsurlar. Bu özel göçmen topluluğu, her yıl onlara özel düzenlenen bir futbol turnuvasıyla bir araya geliyor: “İstanbul Afrika Kupası” (la Coupe d’Afrique d’Istanbul). Beş yüzü aşkın Afrikalı göçmen futbolcunun katıldığı turnuva, bir ay sürüyor.
Turnuva, İstanbul Afrika Kupası Başkanı Bertrand Ndong ve Türkiye Afrika Futbol Federasyonu (AFAT) öncülüğünde 2004 yılından bu yana her yıl düzenleniyor. Fakat günün sonunda bu kişilerin çoğu menajerler tarafından kullanılmış ve hayallerine ulaşmaktan uzaklaşıyor.
Turquie : Les espoirs déçus des footballeurs Africains adlı belgesel Afrikalı futbolcuların yaşadıkları bu hayal kırıklıklarını bazen de sevinçlerini konu ediniyor.
Öte yandan, Her şey geçiyor burada: Sınırsız, iki kapı arasında, çok yakın çok uzak, I am İstanbullu isimli belgeseller de öne çıkanlar arasında.
YEREL DAYANIŞMA ÖRNEKLERİ
Birçoğu anglofon ve frankofon Afrika ülkesinden gelen bu kişiler ile kurulabilecek iletişim, dil bariyerini aşmak açısından oldukça kolay. Yoğun olarak Afrikalı göçmen ve mültecilerin yaşadığı Tarlabaşı’da da tüm bariyerleri aşan Tarlabaşı Dayanışma var. Oldukça yerel, dipten gelen kaynak, destek ve çabalarla bazen para toplanarak, yoksul göçmen ve mültecilere maddi destek bazen de en acil sağlık ihtiyacı olarak ameliyatlar karşılanmaya çalışılıyor.