29 Mart 2023 16:19

Gençliğin Sesi*

Baskıcı rejimleri ortadan kaldırmak için “birleşik cephe” taktiği tarihten öğrendiğimiz bir ders olarak incelenmeye ve ihtiyaçlara göre geliştirilmeye imkân tanıyor.

Silahlı askerler ‘Komünizm’ yazan bir pankart taşıyor, Nikolskaya caddesi, Moskova, Ekim 1917 (Fotoğraf: Foto Scala, Firenze/bpk, Bildagentur fuer Kunst, Kultur und Geschichte, Berlin)

Paylaş

Batuhan ENGİNER

İTÜ

 

“Bir barut fıçısı gibi çöker üstümüze
betondan bir yapı, kocaman.
Yüreklerimizde savaşın homurtusu,
içimizde isyan, ateş ve kan.

Görürüm bu isyanı şimdi de
fabrikaların bacalarında,
gün batısındaki kızıllıkta,
dingin, mavi gökyüzünde.”**

Takvimler 1923’ün 9 Haziran’ını gösterdiğinde Bulgaristan halkı için 21 sürecek esaret, karanlık bir dehlizde yaşamaya benzeyen açlık, baskı ve kan rejimi başladı. Tsankov ve çevresindeki savaş çığırtkanı bir grup asker Çiftçi Partisi’nin başbakanını yerinden etmiş, Kral 3. Boris’in de işbirlikçiliği sayesinde ülkede tazece filizlenen demokrasiyi kökünden ve toprağından koparmıştı. Bulgaristan Komünist Partisi, Çiftçi Partisi ve halkın diğer demokrat örgütleri yeterli sayıya ve örgütlülüğe sahip olmayan güçleriyle darbecilerin iktidarını engelleyememişti.

Dünya çapında, özellikle de Avrupa’da, gericilik güç kazanırken Bulgaristan’da da durum çok farklı değildi. Yalnızca Tsankov değil, diğer birçok diktatör de kendi ülkelerinde yüksek kar oranlarıyla bir sermaye cenneti yaratmaya, bunu da din ile, “ulusal çıkarlar” yalanıyla ve gerçeği ortaya koyanları susturarak gizlemeye çalıştılar. Tsankov ve ardından gelenler de var güçleriyle hapishaneleri aydınlar, devrimciler ve demokratlarla dolduruyor, bir yandan da Mussolini ve Hitler gibi baskı ve sömürünün öncü kişilikleriyle ilişkilerini kuvvetlendiriyorlardı. Nitekim bu gerici politikalar, dinamik ve bilinçli Bulgar gençliği kazanmalarına yetmedi. 1928’de İşçi Gençlik Birliği, 1930’daysa Bulgaristan Genel Halk Üniversiteliler Birliği kuruldu. Bu iki gençlik örgütü fabrikalarda ve üniversitelerde her türlü ekonomik ve siyasal baskıya karşı, kitleleri arkasında toplayarak çok etkin bir mücadele yürüttü.**

1930’lar boyunca gelişen işçi ve gençlik mücadelesinin tam anlamıyla bir araya gelmesi ise 10 yılı buldu. Bu süreçte 1935’de Komünist Enternasyonal’in 7. Kongresi’nde alınan karar çok somut ve kesindi: Faşizme karşı halk cephesi. Bu teorinin geliştirilmesiyle hem Bulgaristan’da hem de dünyanın diğer ülkelerinde faşist iktidarlara ya da güçlenen faşist hareketlere karşı Komünist Parti önderliğinde mücadele etmek isteyen tüm oluşumların içinde yer aldığı geniş ittifakların kurulması için çalışmalar başladı. Bulgaristan’daysa Komünist Parti öncelikli politikalarını eski demokratik anayasanın geri gelmesi ve Bulgaristan’ın Almanya’dan uzaklaşması olarak belirlemişti. Doğru belirlenmiş bu öncelikler ülkede anti-faşist mücadelenin kitleselleşmesini ve Almanya’nın sömürgeci emellerine karşı halk muhalefetinin oluşmasını sağladı.

HAYDUTLARA TEK BİR BUĞDAY TANESİ YOK!

1941 yılında Almanya’nın Sovyetler Birliği’ne saldırısıyla savaş başka bir boyut kazanmış oldu, bu savaşın yalnızca bir paylaşım savaşı değil aynı zamanda gerici bir savaş olduğu belirgin hale geldi. BKP’nin aynı yıl yayınladığı bildiri şöyle diyordu: “Tarihin hiçbir döneminde, faşizmin SSCB’ye karşı açtığı savaştan daha haydutça, daha emperyalist bir savaş olmamıştır. Bu nedenle, Sovyet halkının faşist istilacıya karşı sürdürdüğü ve bütün ülkelerin kaderinin bağlı bulunduğu savaştan daha haklı ve daha ilerici bir savaş olamaz. Böylesine haklı bir savaş, dünyadaki her dürüst ve ilerici insanın yakınlık desteğini kazanır. Kardeş Sovyet halkına derin sevgi besleyen ve daha iyi bir gelecek umutlarını Sovyet halkına bağlayan Bulgar halkı, topraklarının ve ordusunun Alman faşizminin haydutça amaçları için kullanılmasını önlemek ödevi ile karşı karşıyadır. Uyanık davranın ve hükümetin bizi savaşa sokmak veya ülkemizi faşist haydutlarının hizmetine vermek için her türlü girişimine kesinlikle karşı koyun! Alman faşistlerine ve talancılarına Bulgar buğdayının tek bir tanesi, Bulgar ekmeğinin tek bir somunu verilmeyecektir”***

Doğu Cephesinde Sovyet zaferlerinin sonucu olarak Nazi Almanya’sının yenilgiye uğrayacağı açıkça belli olmaya başladıktan sonra bütün vatansever güçleri 1942 ortalarında Komünist Partisinin inisiyatifiyle kurulan Anavatan Cephesi’nde toplamak daha büyük olanak kazanmaya başladı. Anavatan Cephesi, Hitler’in egemenlik planlarının Nazi Almanya’sının yıkılmasıyla son bulmaya mahkûm olduğunu ve Bulgaristan’ı Hitler’in kölesi durumuna sokan Çar Boris’in ülkeyi felakete sürükleyeceğini açıkça belirtiyor, bu nedenle Bulgar halkının, ordusunun ve vatansever aydınların en büyük ödevinin Bulgaristan’ı kurtarmak için birleşmek olduğunu anlatıyordu. 17 Temmuz 1942’de Komünist Parti, Sosyal Demokrat Parti ve Çiftçi Partisi’nin katılımıyla Anavatan Cephesi tam anlamıyla kurulmuş oldu. 1943 yılında Bulgaristan’ın Almanya tarafından fiili işgaline karşı duran Zveno isimli subay topluluğunun da Cephe’ye katılmasıyla beraber ülkesinin ve halkının bağımsızlığını gözeten her dünya görüşünden insanın işbirlikçilerin karşısında durma eğilimi güçlendi.  Bu cephe kendini; reformist karakterli sosyal demokratları, tarım burjuvazisinin etkisi altındaki Çiftçi Partisi’ni ve ülkelerinin faşistlerce işgaline karşı duran milliyetçi subayları tek çatı altında ve Komünist Parti’nin önderliğinde toplanmasına, ülkedeki demokratik yapının tekrar kurulup ilerletilmesi, ulusal bağımsızlığın güvence altına alınması, halkın ekonomik taleplerinin karşılanması gibi nüfusun ezici çoğunluğunun taleplerini karşılayacak program ve iradeyle kurulmuş olmasına borçludur. Böylece bu talepler etrafında toplanan kitle ve partiler, bütün insanca taleplerin karşısında duran terör iktidarına yani faşizme karşı ortak cephe kurmaktan geri durmadılar.

“1942’nin ikinci yarısında, kitlelerin Nazi işgal kuvvetlerine ve onların Bulgar maşalarına karşı mücadelesi büyük hız kazandı. Nazi haydutlarının Doğu Cephesinde, özellikle Stalingrad bozgunundan sonra uğradıkları yenilgilerin sayısı arttıkça partizan mücadelesi de büyüyor, ülkenin dört bucağından halk partizanlara katılıyordu.”***

26 Ağustos 1944’te BKP bütün örgütlerine, yöneticilerine ve üyelerine silahlı ayaklanma yoluyla faşist krallığı devirmek, Anavatan Cephesi hükümetini kurma çağrısında bulundu: “Bugün Bulgaristan’ın kaderi sadece halkına ve vatansever ordusuna bağlıdır. Kendini zorla kabul ettiren krallık ve Alman yanlısı Bagrıyanov hükümeti derhal devrilmez ve Almanya ile olan ittifak bozulmazsa, ülkemiz ölüme mahkumdur.”**** Nitekim 9 Eylül’de ayaklanma başarıya ulaşıp Anavatan Cephesi’nin iktidarıyla sonuçlandı, böylece Bulgaristan’da Dimitrov ve Komünist Partisi önderliğinde halk demokrasisi tesis edildi.

Şüphesiz ki tarih tekerrür etmez ancak benzer koşullar benzer ihtiyaçları doğurabilir. Baskıcı rejimleri ortadan kaldırmak için birleşik cephe yaratma girişimi tarihten öğrendiğimiz bir ders olarak incelenmeye ve ihtiyaçlara göre geliştirilmeye imkân tanıyor. Bugünün Türkiye’si için de.

 

*Gençliğin Sesi, İşçi Gençlik Birliği’nin yayın organı

**Nikola Vaptsarov

***Bulgaristan Devrimci Gençlik Hareketi Tarihi

****BKP Merkez Komitesi Raporu (19 Aralık 1948)

 

ÖNCEKİ HABER

Malatya'da yıkılan binalarla ilgili soruşturmada 42 tutuklama

SONRAKİ HABER

Başkalarının savaşı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa