01 Nisan 2023 04:34

Depremin ardından Adıyaman merkez: "Geri döneceğiz"

"Kentte kalanlar ve gidenlerin de tek düşündüğü şey, yeniden inşa edecekleri kültürleri ve yaşamları. Kültürlerinin yok olmaması için çabalıyorlar, bu dayanışma içerisinde."

Fotoğraf: Nurgül Deniz/Evrensel

Paylaş

Nurgül DENİZ
Adıyaman

Maraş merkezli depremlerin üzerinden neredeyse 2 ay geçti. Gündem yavaş yavaş enkaz altında donarak, boğularak ölenlerden depremin enkazlarının nasıl kaldırılacağına dönmeye başladı. Çadır kentlerden, konteynerlerden, seçimlerden, TOKİ’lerden konuşuyoruz. Adıyaman bu depremden en çok etkilenen kentlerden biriydi. Adıyamanlılar, “Bizi unuttular, gariban bıraktılar, biz kimsesizmişiz” diyorlar hâlâ devletin ilk birkaç gün kente gelmeyişine dair. Konuştuğumuz her Adıyamanlı, “Adıyaman artık yok” diyor. Şehir merkezi tamamen yıkıldı depremde, yardımlar buraya 3 gün sonra ulaşmıştı. Nitekim Erdoğan da depremden onlarca gün sonra kente geldiğinde “İlk birkaç gün Adıyaman’da istediğimiz çalışmayı yürütemedik, bu nedenle sizden helallik istiyorum” demişti. Cevabını kimi zaman depremzedelerin verdiği röportajlarda kimi zaman da kentin duvarlarına yazılı bir şekilde gördük: “Bazı haklar helal edilmez!”

"GÖNÜLLÜLER İÇİN AÇIYORUZ"

Depremin 54. günü. Adıyaman şehir merkezine iniyoruz. Sağımız solumuz caddeler ve sokaklar boyunca enkaz. Yerinde bekleyen enkazlar, yeri boş enkazlar; hepsinin üzerinde “2. kez kontrol edilmiştir, 3. kez kontrol edilmiştir, CBS (coğrafi bilgi sistem), x (Bulunamadı, başka ekibin tekrar bakmaması için konan işaret)” yazıyor. Tek tük yıkılmamış müstakil kafeler açılmış, boş caddelerin kenarlarında seyyar dönerciler görüyoruz. Herhangi biriyle konuşma imkanı bulduğumuzda “Normalde açmayız, çok fazla gönüllü var. Onlar için açıyoruz” diyorlar.

Yollar boyunca enkazların arasından geçiyoruz, açık tek katlı bir çay ocağı görüyoruz. Hava soğuk ama bahçesinde oturanlar oldukça kalabalık. Karşısında bir enkaz kaldırma çalışması devam ediyor. İnsanlar kendi aralarında tütün fiyatını ve seçimleri konuşuyorlar. Herkesin yüzüne oturmuş hüzün. Enkaz kaldırma çalışmasını izlerken bir çay içiyoruz.

"NASIL ÖDEYECEĞİM?"

Ara sokaklardan, devrilme olasılığı olan enkazlara çok yaklaşmadan, ilerlemeye devam ediyoruz. “Tanıdığım biri var bu mahallede” diyor arkadaşım. Arayıp çadırının yerini öğreniyoruz. Bir köpek sesi karşılıyor bizi çadıra yaklaşırken. Kedisini ve köpeğini çıkarmış depremde, kendisiyle bir de yaşlı bir akrabasını. “Oğlum Kahta’da, orada çalışıyor, ihtiyarcığı da İzmir’e gönderdik başka bir akrabaya. Sel bastığında yürüyemiyordu, baktım olmuyor, gönderdim” çadırında kedisi Mira ve kapısının önünde köpeği Çatal. 3’ü birlikte yaşıyorlar. Depremden önce yazın tütüne gidermiş, kışın temizliğe. Babasından kalan bir evi varmış, artık yok. “Ne yapacaksın?​” diyorum. Bilmiyor, “TOKİ çıkmaz mı sana?​” diye soruyorum, “Çıksa nasıl ödeyeceğim?​” diyor. Kendisi için bir iftar sofrası hazırlamış, kedi yemesin diye kızıp duruyor. Müsaade isteyip kalkıyoruz. “Böyle çaysız olmadı, bir daha gelin” diyor. Geldiğimiz enkazların arasından daha merkezi bir caddeye geri dönüyoruz. Arkadaşım bir enkazı parmağıyla göstererek, “Burası benim lisemdi” diyor. Bir süre sessizce bu lisenin enkazını izliyoruz.

DAYANIŞMAYLA YENİ HAYATIN İNŞAASI

Neredeyse iki ay sonra olduğu gibi yerinde duran büyük enkazların içerisinde geleceğe ve umuda dair her şeyi yitirmiş gibi hissediyor insan bir an. Sadece bir an. Çünkü konuştuğumuz herkes, enkaz altındaki günleri kadar dayanışmayı da anlatıyorlar. Nasıl soğuktan donarak ölmediklerini, diğer kentlerden insanların ilk günden itibaren nasıl yiyecek, su ve battaniye taşıdığını... İnsanların yüzlerinde bir süredir görmeye başladığımız ufak tebessümler, belki zamanla bu dayanışmanın mücadeleyle birleştiği zamanlarda kahkahaya dönüşecek, kaygısızca gülebileceği. Ki Adıyaman’da örnekleri var, her geçen gün daha da artıyor, artacak bu örnekler. Karapınar Mahallesi’nde Emek Gençliği ve mahallelinin birlikte kurduğu etüt çadırı, bunun örneklerinden biri. Ekmek ve Gül’ün kız kardeşlik köprüsüyle kadınlara gelen dayanışma ve buradaki buluşma bunun örneklerinden biri... Kentte kalanlar ve gidenlerin de tek düşündüğü şey, yeniden inşa edecekleri kültürleri ve yaşamları. Kültürlerinin yok olmaması için çabalıyorlar, bu dayanışma içerisinde. Gidenlere sesleniyor kalanlar “Geri gelin.” Gidenler giderken yazıyor duvarlara: “Geri döneceğiz.”

ÖNCEKİ HABER

Danıştay, TİP'in İstanbul Sözleşmesi itirazını reddetti

SONRAKİ HABER

Elâzığ Kapalı Çarşı'dan notlar: Her şey ortada

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa