HRW ve Af Örgütü: Deprem bölgesinde OHAL, kötü muamelede bulunma serbestliği gibi görüldü
Af Örgütü ve HRW, polis ve jandarmanın deprem bölgesindeki şiddetine dair açıklamalarında, “OHAL işkence ve diğer türde kötü muamele serbestliği gibi görüldü, şiddetli saldırılar önlenmedi” dedi.
Fotoğraf: DHA
Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), ortak bir açıklama yaparak, 6 Şubat'ta Maraş merkezli depremlerde yıkıma uğrayan bölgeleri denetlemek üzere gönderilen kolluk kuvvetlerinin hırsızlık ve yağma olaylarına karıştıklarından şüphelendikleri kişilere işkence veya diğer türde kötü muamelede bulunduklarını belirtti.
Bir kişinin işkenceye maruz bırakılmasının ardından gözaltında hayatını kaybettiği aktarılan açıklamada, "Bazı vakalarda kolluk görevlileri, suç işledikleri iddia edilen insanlara yönelik sivil kişilerin saldırılarını engellemek için de müdahale etmedi" denildi.
“JANDARMA İKİ KİŞİYİ BAŞLARINA SİLAH DAYAYARAK TEHDİT ETTİ”
HRW ve Af Örgütü'nün ortak açıklamasında deprem bölgesindeki polis ve jandarma ihlalleri hakkında bilgi verilerek , "İşkence ve diğer türde kötü muamele yapıldı, şiddetli saldırılar önlenmedi" değerlendirmesinde bulunuldu.
Türkiye'nin 'işkenceye sıfır tolerans' politikasına bağlı kaldığını söylediği ifade edilen açıklamada, "Depremden sonra evlerde ve işyerlerinde hırsızlık ve yağma olayları bildirilmiş ve bu durum kolluk görevlilerini ciddi bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya bırakmış olsa da uluslararası hukuk ve Türkiye’nin kendi mevzuatı, hangi koşullar altında olursa olsun şüphelilere işkence veya diğer türde kötü muamele yapılmasını yasaklar" hatırlatmasında bulundu.
Açıklamada, deprem bölgesinde yapılan incelemeler ve elde edilen sonuçlar hakkında şu bilgiler paylaşıldı: "Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bölgede görevlendirilen polis, jandarma ve askerlerin faili olduğu 34 erkek mağdura yönelik 13 işkence ve diğer türde kötü muamele vakasına ilişkin 34 kişiyle görüşmeler gerçekleştirdi ve kimi vakalarda mevcut video görüntülerini inceledi. Araştırmacılar, güvenlik güçleri tarafından işkence edilen başkaca kişiler hakkındaki tanıklıkları da dinleyip fiziksel şiddet içeren videoları inceledi ancak bu olayları tümüyle doğrulayamadı. Görüşülen kişiler arasında işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakılan 12 kişi, jandarmaların başlarına silah dayayarak tehdit ettiği iki kişi, tanıklar ve avukatlar bulunuyor."
“DÖRT VAKADA MAĞDURLAR SURİYELİ MÜLTECİLERDİ”
Ortak açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Belgelenen dört vakada, yardım çalışmalarında yer alan siviller de şiddet olaylarına katılmış olsa da araştırmanın ana odağı, kamu görevlilerinin sorumlu olduğu işkence vakalarıydı. Üç vaka dışında tüm işkence ve kötü muamele olayları Hatay’ın Antakya ilçesinde meydana geldi. Dört vakada mağdurlar Suriyeli mültecilerdi ve bu saldırılarda yabancı düşmanlığına dayalı ek saikler mevcuttu."
HRW ve Af Örgütü, "İşkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bırakılan kişilerin çoğu, depremde yıkılan binalardaki arama-kurtarma çalışmalarına katıldıkları sırada ya da Antakya’nın çeşitli mahallelerinden geçerken polis, jandarma veya asker grupları tarafından alıkoyulduklarını belirtti" bilgisini paylaştıkları açıklamalarında, "Yalnızca iki vakada ilgili kişiler hakkında isnat edilen suçlardan ötürü soruşturma başlatılmış olması, bu kişilerin suç işlediğine dair somut bir şüphenin en başından itibaren mevcut olup olmadığı konusunda ciddi soru işareti oluşturmaktadır" yorumunda bulundu.
'EKSİKSİZ VE TARAFSIZ SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMELİ'
Konuya ilişkin açıklama yapan İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, “Polis, jandarma ve askeri personellerin, suç işlediğinden şüphelendikleri kişileri uzun süreli fiziksel şiddete maruz bıraktığına, keyfi ve gayri resmi olarak alıkoyduğuna ilişkin güvenilir bildirimler, Türkiye’nin deprem bölgesindeki kolluk uygulamalarının şoke edici bir göstergesidir. Kolluk görevlileri, doğal afet kapsamında ilan edilen olağanüstü hali cezadan muaf şekilde işkence ve kötü muamele yapma ve hatta öldürme serbestliği gibi görüyor” değerlendirmesinde bulundu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü’nün ortak açıklamasında, “Türkiye yetkilileri deprem bölgesinde, mağdurların suç teşkil eden eylemlerde bulunduklarından şüphelenip şüphelenmediklerine bakılmaksızın polis, jandarma ve askeri personelin insanlara işkence ve diğer türde kötü muamele yaptığına ilişkin tüm bildirimler hakkında eksiksiz ve tarafsız cezai ve idari soruşturmalar yürütmelidir” ifadelerine yer verildi.
“Ülkenin bugüne kadar karşılaştığı en ağır doğal afetin ortasında yetkisini suistimal eden kolluk görevlilerinin uyguladığı kontrolsüz şiddetle ilgili korkunç tanıklıklar ve görüntüler öylece örtbas edilemez” diyen Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muižnieks sözlerini şöyle sonlandırdı: “Mülteci olanlar da dahil tüm mağdurların, maruz bırakıldıkları şiddete karşılık adalet ve tazminat hakkı var. Yetkililer polis, jandarma ve diğer kolluk görevlilerinin yaptıkları tüm işkence ve diğer türde kötü muamele vakaları hakkında gecikmeksizin ceza soruşturmaları başlatmalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır.”
TAVSİYE VE TALEPLER
Açıklamada, şu talep ve tavsiyeler dile getirildi:
- Deprem bölgesinde polis, jandarma ve askeri personel tarafından işkence ve diğer türde kötü muamele uygulandığı yönündeki tüm iddiaları kapsamlı, hızlı ve tarafsız bir biçimde soruşturmalı,
- Kolluk görevlilerinin Suriyelilere veya yabancı uyruklu diğer kişilere karşı sözlü tehditleri ve fiziksel saldırıları da içeren yabancı düşmanlığına dayalı veya ırkçı eylemlerini kapsamlı bir biçimde soruşturmalı,
- Tüm mağdurların, hakları ve Türkiye’nin uluslararası hukuk çerçevesindeki yükümlülükleri uyarınca maruz bırakıldıkları zarardan ötürü tazminata erişimlerini sağlamalı,
- İşkence ve diğer türde kötü muamele olaylarına doğrudan karışan veya sivil kişilerin kendilerince adaleti sağlamaya teşebbüs ederek, cezasız kalmak suretiyle insanlara şiddetle saldırdığı olayları önlemeyen veya bunlara müdahale etmeyen güvenlik güçleri mensuplarını tespit etmek için Telegram kanalları dahil sosyal medyada paylaşılan bu tür olaylara ait mevcut tüm video görüntülerini incelemeli,
- Kıdemli polis memurları, jandarma ve askeri personelin, komutaları altındaki personele, olağanüstü hal ilanının işkence ve diğer türde kötü muameleyi meşrulaştırdığı anlamına gelebilecek emirler verip vermediğini kapsamlı bir biçimde değerlendirmeli,
- Denetim yetkilerinin açıkça suistimal edilmesine son vermek ve halkın güvenliğini ve emniyetini sağlamak için olağanüstü hal bölgesindeki kolluk güçleri hakkında kapsamlı bir inceleme yapmalıdır. Bu, tüm vakalarda yakalama, gözaltı ve suç işlediği şüphesi taşıyan kişilerin geçeceği aşamalarla ilgili hukuki yöntemlere sıkı sıkıya bağlı kalınmasını ve gözaltındaki kişiler için sağlık raporu alma ve bu kişilerin hızla hakim ve savcı huzuruna çıkarılmalarıyla ilgili yükümlülüklere eksiksiz şekilde uyulmasını sağlamayı içerir. (HABER MERKEZİ)