12 Nisan 2023 06:45

Perde arkası

Hem kendimizin hem de gelecek nesil sanatçıların haklarını ve sanatını korumak için bu sistemin değiştirmek bizim en büyük görevimiz.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

İstanbul Devlet Opera ve Balesi Balerini

 

Sahne sanatlarının en önemli özelliklerinden birisi izleyicilere bir illüzyon sunması diyebiliriz. Sanatçılar performanslarını sahnelerken, seyirciye her şeyin çok doğal ve kolay olduğu hissini geçirmeye çalışırlar. Usta sanatçıların hepsi bu kavramı anlamış ve başarabilmiş sanatçılardır. Bu performansların perde arkasında ise aylarca süren sıkı çalışmalar, verilen zorlu zihinsel ve fiziksel savaşlar, fedakarlıklar ve çok büyük bir özveri saklı. Sahnede yaşanan herhangi bir aksaklık hemen seyirciye geçiyor. Bu aksaklıkları izleyiciler dakikalar sonra unutsa da sanatçı yaşadığı stresin üstesinden gelerek performansına devam etmek zorunda. Gösteri bitiminde sanatçıları büyük bir yüzleşme bekliyor. Bazen olumlu, bazense olumsuz…

Klasik sanatların ardında yıllar geçtikçe biriken ve ilerleyen köklü bir çalışma sistemi var. Bu sistem kurumlar tarafından takip edilmediğinde, zaten sanatçılar için zorlayıcı olan performanslar için daha da ağır hale geliyor. Örneğin, devlet kurumlarında çalışan dansçılar için repertuvarın çeşitliliği, eserlerin doğru şekilde programlanması, sakatlanmalarının önüne geçecek çalışma koşulları, maaşların sanatçıların ihtiyaçları karşılayacak şekilde ayarlanması çok önemli.

Yurt dışındaki sanat topluluklarında prim sistemi uygulanıyor, dansçılar dans ettikleri role göre (baş dansçı, solist, grup dansçısı) ekstra prim alıyorlar. Hem herkes emeğinin karşılığını alıyor hem de gerekli motivasyon sağlanıyor. Maalesef ülkemizdeyse sistem böyle işlemiyor. Dans ettikleri rol ne kadar ağır olursa olsun her sanatçının maaşı aynı ve bu maaşlar dansçıların temel ihtiyaçlarını dahi karşılayacak düzeyde değil. Üzerine yorucu çalışma temposu da eklenince sakatlıklar ortaya çıkıyor. Yaşanan sakatlıkların tedavisi kurum tarafından yeterince karşılanmıyor. Dansçı sayısının az olması sebebiyle, dansçılar sakatlıkları tamamen geçmeden tekrar sahneye çıkmak zorunda kalabiliyor. Çalışma programının önceden belirlenmemesi, son dakika iptal edilen veya programa eklenen temsil tarihleri gibi sebeplerden sanatçılara ekstra çalışma saatleri ekleniyor, bu da sakatlıklara davetiye çıkarıyor. Üstelik ekstra çalışma saatleri için fazla mesai ücreti bile yok.

İKTİDAR DESTEK DEĞİL KÖSTEK OLDU

Dansçılar, AKM'nin açılışıyla birlikte yıllardır süregelen sanatsal duraklama döneminin sona ereceğini umut ediyorlardı fakat aynı şekilde devam etti. Yabancı koreografların eser koyduğu, farklı dans disiplinlerinden eserler dans edildiği bir repertuvar hayal ederken senelerdir oynanan eserler sahnelenmeye devam ediliyor. Durum böyle olunca dansçılar için çalışma şartları bu kadar zorlu bir kurumda yüksek bir motivasyonla kalabilmek hayli zor oluyor.

Hükümetin yıllardır ilmek ilmek işlediği, sanatı yozlaştırma ve zarar verme politikalarının etkileri pandemi koşullarıyla beraber daha da görünür hale geldi: Kesilen fonlar, iptal edilen festivaller, çok renkli olmayan yalnızca belirli bir kesime hitap eden sanat dallarına ağırlık verilen programlar, sansürler bu politikalarda göze en çok çarpan örnekler.

Tüm umutlar önümüzdeki seçimlere bağlanmış durumda. Değişecek olan hükümet ile birlikte var olan sistemin de ivedilikle düzenlenmesi gerekiyor. Daha iyi çalışma şartlarının oluşturulması ortaya çıkan sanatın niteliğini de arttıracaktır. Hem kendimizin hem de gelecek nesil sanatçıların haklarını ve sanatını korumak için bu sistemin değiştirmek bizim en büyük görevimiz.

ÖNCEKİ HABER

İkili burjuva sistemi karşısında seçeneksiz değiliz

SONRAKİ HABER

Yeniden Refah Partisi'nde "kadın erkek yan yana fotoğraf çekilemez" tartışması çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa