Kızılcık Şerbeti niçin hedef gösterildi?
“Ülkemizde bu kadar kadın cinayeti oluyorken ve intihar süsü veriliyorken Nursema’nın böyle bir şeyle buruna buruna gelmesi” diyerek bir gerçekliğe dikkat çekiyor.
Kızılcık Şerbeti dizisi tanıtım görseli
Cemre KAVUKER
Kocaeli Üniversitesi
“Senin o evdeki huzurun bozulsun biraz anne” çığlığı son zamanlarda hepimizin gündemine oturan, en çok duyduğumuz, en çok gördüğümüz belki de en çok konuştuğumuz konulardan biri oldu. Üzerine yazılar yazılan, sohbetler yapılan, uzun uzun konuşulan Kızılcık Şerbeti dizisinden bahsediyorum. Yayınlanan ilk fragmanından bu zamana ara ara gündemimize giren dizi, en son Nursema’nın yaşadıkları karşısındaki haykırışıyla gündem maddelerimiz arasına girmiş oldu. Üzerine çokça yazılmış olsa da kısaca diziden bahsetmek gerektiğini düşünüyorum. Dizi muhafazakar bir aile olan Ünal ailesi ile seküler bir aile olan Arslan ailelerinin çocuklarının evlenmesiyle bir araya gelişlerini ve sonrasında yaşadıklarını birçok olayla beraber ele alıyor. Dizide bir yandan birbirinin zıttı yaşam tarzlarına sahip iki ailenin hikayesi anlatılırken bir yandan da kadınların yaşadıkları karşısındaki değişimleri, birbirleriyle kurdukları ilişkilerin hayatlarını nasıl etkilediğini de gösteriyor bizlere.
İlk başta bahsettiğim, Nursema’nın yaşadıkları karşısındaki haykırışı olan replik aynı zamanda ülkemizdeki birçok kadının da sesi haline geldi. Dizinin kadın oyuncuları dışarıda karşılaştıkları zaman insanların “ben de böyle şeyler yaşadım” diyerek hayat hikayelerini anlattıklarını, sosyal medyadan “ben de zorla evlendirildim, şiddet gördüm” diye mesajlar aldıklarını çıktıkları bir programda dile getirdiler. Dizi bir yandan insanların kendi yaşamlarında yaşadıklarını gözler önüne serdiği için destekleri toplamasına rağmen bu gerçekler yüzünden peşi sıra cezalar da aldı. Nursema’nın şiddet gördüğü sahne nedeniyle diziye “kadına şiddet” bahanesiyle ceza verildi, oysaki bu sahne ve sonraki yaşananlar kadına yönelik şiddete teşvik eden değil, farkındalık oluşturan sahneler olmuştur. Zaten Kızılcık Şerbeti dizisinin bu kadar gündem edilmesini, üzerine yazılar yazılmasını sağlayan şey de bu sahne ve sonrasındaki yaşananlardır.
O MALUM TARTIŞMA
Şimdi dizinin açtığı tartışmalara bir dönüp bakalım. Yeni Akit yazarı Ali Osman Aydın’ın “o malum tartışma”* diyerek ifade ettiği 6284 tartışmaları. Aydın, bu sahneyi ve tartışmaları “Dizinin ana karakterinin camdan atılmasını sağlayarak güncel 6284 tartışmalarını da boca etmiş” olarak değerlendirse de mesele bir karakterin camdan atılması değil. Dizideki bir başka karakter Kıvılcım, “Ülkemizde bu kadar kadın cinayeti oluyorken ve intihar süsü veriliyorken Nursema’nın böyle bir şeyle buruna buruna gelmesi” diyerek bir gerçekliğe dikkat çekiyor. Dizide kadına yönelik şiddeti eleştiren, kadınlara biçilen rollere, beklenen “makbul kadın” olma hallerini eleştiren çokça sahnesi var. Cezanın ve eleştirilerin buralardan çıktığını biliyoruz. Aydın’ın o malum tartışmalar diye ifade ettiği 6284’ün kaldırılması ya da “aile yapısına” uygun düzenlenmesi tartışmaları kadınların yaşam haklarının ellerinden alınması, kazanılmış haklarının hepsinin ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Özellikle seçimlere giderken partilerin açıkladıkları vaatler ve ortaya koydukları seçim programlarıyla bir kere daha gün yüzüne çıkmış oldu.
Nursema’nın yaşadığı şiddet ve bu şiddet karşısında gösterdiği haykırış bugün kadınların yaşadığı şiddet karşısındaki haykırışın bir sembolü olmuştur. Diğer yandan her seferinde kadınların yaşam haklarını tehdit eden, kazanılmış haklarına göz diken anlayışlar karşısında kadınların inadı ve direncinin de göstergesi olmuştur. Bugün de Nursema’nın haykırışına sahip çıkan Doğa, Kıvılcım, Alev gibi biz de yaşam hakkımız için yan yana gelmeliyiz. Önümüzdeki 14 Mayıs seçimlerinde yaşam hakkımızın tehdit edilmediği bir tercih yapmalıyız. Cumhur İttifakı’nın genişleme tartışmalarında öne sürülen koşulların başında kadınların yaşam haklarını tehdit eden partilerle ittifak yapıldığını hep beraber gördük. Bu tartışma geçtiğimiz sayıda detaylı şekilde ele alınmıştı.** Geçtiğimiz günlerde de HÜDA-PAR kadın politikalarını açıkladı. Açıklamalarda “kutsal ailenin” güçlendirilmesi, kadın ve erkeklerin “fiziksel ve biyolojik” yapılarına uygun şekilde davranması gerektiği gibi*** maddelerle kadın ve erkeğin eşit olmasının adil olmadığı vurgusu yapıldı. Cumhur İttifakı kadınların yaşam hakkını tehdit eden, kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldıran, kadınları “kutsal aile” etrafında konumlandıran bir anlayış belirlemiştir. Biz bu anlayışı, daha önce de AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldırmasından, çocuk istismarcısını korumak isteyen yasalarından biliyorduk. Nursema haykırırken nasıl annesinin huzuru bozulduysa, 14 Mayıs’ta da kadınların değil bizim yaşam haklarını tehdit edenlerin huzuru bozulsun.
*https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-osman-aydin/kizilcik-serbeti-ve-o-malum-tartisma-41728.html
**https://www.evrensel.net/haber/486127/kadinlarin-hayati-iktidar-ugruna-pazarlik-konusu
***https://ekmekvegul.net/category/huda-par-kadin-politikalarini-siraladi-kadin-ve-erkegin-esit-olmasi-adil-degil