Kampüste esen seçim havası
İstanbul Üniversitesi’nde seçim gündemi. İşte gençliğin kürsüsüne yansıyanlar.
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Lisan ALAYOĞLU
İstanbul Üniversitesi
Bu hafta hibrit eğitimle beraber bizler de sınıflarımıza kavuştuk. İlk başta okuldan içeri girince her şey aynıymış gibi hissetsek de farklı olan bir şey vardı. Kampüsün her alanında gençlik depremden bu zamana kadar yaşananları ve seçimi konuşuyordu. Tarihi bir seçime adım adım yaklaştığımızı söyleyenler haklıydı ve gençlik bu toplumsal dönemeçte yaşananları sadece kenardan izlemekle yetinmeyeceğini bu hafta bizlere göstermiş oldu. Zaten bundan değil miydi okulların uzaktan devam etmesindeki ısrarları? Gençlik yan yana gelecek, konuşacak, birbirine anlatacak, hatta sinirlenecek ve mutlak suretle hesap soracak. Yapılacaklar açık ve korktukları gibi de olacak. Bizler bu sürecin ilk adımlarını kampüsümüzde bu hafta gördük.
“İktidarın değişmesi durumunda hayatında ve ülke açısından hangi değişimleri öngörüyorsun?”,
“Muhalefet hangi sorun veya talep üzerinde daha çok durmalı?”, “Üniversiteli bir genç olarak hangi taleplerin öne çıkıyor?” şeklinde belirlediğimiz birkaç soru etrafında sıra arkadaşlarımızla sohbet ettik ve konuşulanları gençliğin kürsüsüne taşımak istedik.
“YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARILMALI”
Siyasal Bilgiler Fakültesinden Sude, “İktidar değişirse yeni iktidarın ilk reformlarını toplumda en çok konuşulabilecek konularda yapacağını düşünüyorum. Örneğin alkol yasağını kaldırma, emeklilere ikramiye ya da öğrenciye ücretsiz sosyal haklar gibi. Ancak bunlar gibi topluma verilen "mutluluk dopingleri” bugünkü temel sorunların çözümü olamayacak ve bunların ötesine geçebileceklerini düşünmüyorum çünkü Türkiye şu anda da deprem bölgelerimizden farklı bir durumda değil. Yeni iktidar bir enkazı üstlenecek ve bu şartlar altında bir anda mükemmel bir ekonomiye ya da çok yüksek insani haklara erişebileceğimizi düşünmüyorum. Ama eğer doğru politikalar izlerse ve insanlara yolunacak tavuk gözüyle bakmazlarsa süreç içinde ülke en azından eski haline dönebilir. Daha yaşanabilir koşullara dönüldükten sonra ülkenin bir daha böyle bir hale gelmemesi için ders çıkarmalı ve neler yapılabileceği düşünülmelidir. Buna dair önlemler alınmalı ve yolsuzluğu kesin olarak engelleyecek kanunlar çıkarılmalıdır” diyerek yaşananların bir daha tekrar edilmemesi için ders çıkarmak gerektiğinin altını çiziyor. Devamında “Eğitime yönelik yine en acil çözülmesi gereken problem, öğrencilerin ekonomik durumlarının temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayabileceği düzeye çıkarılmasıdır. Bugün bunu talep etmek maalesef çok acı. Ben kütüphanede ders çalışırken ikinci bardak kahvemi içip içmemekte kararsızım. Aile evinde yaşamama rağmen hiçbir ihtiyacıma tam olarak yetişemiyorum. Bursum zaten yok, kredi alıyorum. Yeni iktidar en acilinden kredi borcumu da silebilir, bunu da çok isterim” diyerek aslında birçok sıra arkadaşımızın sesi oluyor.
SEÇİMLER DEPREM GÜNDEMİNİN YERİNİ ALDI
Ablasının deprem sırasında bölgede olduğundan da bahsederek, “Evi ağır hasar gördü. Hatta ben de gittim deprem bölgesine. Durumun ne kadar içler acısı olduğunu hepimiz biliyoruz, yaşadıklarımızı hala atlatamadık. Bugün gündemi seçim dolduruyor ancak ben her gün ablamın ve yeğenlerimin durumunu düşünüyorum. Bir çöpünü bile almadan evlerinden çıktılar. Ablama yeni bir ev kiraladık ve ağır hasarlı binasından çıkardığımız eşyaları içine yerleştirdik. Bu eşyaları çıkarabilmek için vinç ve taşımacılara 30 bin lira gibi bir para ödedik. Parayı geçtim insanlar canlarını tehlikeye atarak yaptılar bu işi. En basitinden bunların hepsi hem riskli hem maliyetli şeyler. Ayrıca psikolojileri de hiç iyi değil. Yani insanların acıları hala çok taze. Hem maddi hem manevi yardıma ihtiyaçları var” diyerek sözlerini bitiren Sude, bugün açısından en acil olanın depremzedelerin problemlerinin çözülmesi olduğunu hatırlattı.
“SORUNLARIN NİHAİ ÇÖZÜMLERİ SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNDEN GEÇİYOR”
Hukuk Fakültesinden Ercan, “Açıkçası iktidarın değişmesinde en büyük beklentim ekonominin düzelmesi. Hayatımızda, bizden alınan özgürlük alanlarının geri alınmasını da umuyorum.
Muhalefetin üzerinde durması gereken bir sürü sorun var ama başını ekonomi ve özgürlükler çekiyor bana göre” diye ifade ediyor ve devam ediyor “Eğitimde beklediğimiz en büyük şey atanma sorunu olmadan okuyabilmek. Artık bizler okurken hakim, savcı olsak dahi atanamayabiliriz düşüncesiyle üniversite okumaktan soğuyoruz” diyerek Hukuk Fakültesi öğrencilerinin kaygılarını ve iktidar alternatifi partilerden talebini dile getiriyor.
İktidarın değişmesi durumunda ekonomide müthiş bir değişim ve daha demokratik bir ortam beklentisi de olduğunu ifade ederek “Şimdiki iktidarın bize yaptığı dayatmaların kaldırılmasını, özgürce fikirlerimizi söyleyebileceğimiz bir ortam bekliyoruz. Yaşadığımız sorunların sadece iktidarın değişmesiyle çözülebilecek sorunlar değil. Bu sorunlar sistemin temelinde var. Bundan dolayı sistemin değişmesi lazım. Sistemin değişmesi için ilk olarak iktidarın değişmesi lazım. İktidarın bize kendi ideolojik görüşlerini dayatmasını ortadan kaldırmalıyız. Mesela bu dayatmalara, eğitimdeki zorunlu din dersleri ve bu din derslerinde sadece Sünniliği “makul” gösterme örnek olarak verilebilir” diyerek sözlerine son veriyor.
Edebiyat Fakültesinden bir arkadaşımız, “Halk olarak ‘değişim’in olabileceğini öğrenmemiz en büyük ders ve bunun sayesinde daha çok sesimizi duyurabileceğimizi düşünüyorum. Ülkenin çağdaşlaşması için en büyük anahtar, eğitimdir. Bir üniversiteli olarak da isteğim üniversitenin üniversiteye ait olması, aynı zamanda ülkenin her eğitim kademesinde bulunan yoksulluğu ortadan kaldırıp öğrenciyi ‘para’ olarak gören ‘özel okul amip bölünmesini’ yok etmeleri. Sorunlarımız çözülebilir; sevgiyle, saygıyla, akılla, bilimle. Halk olarak bunlara açız, açığız, doğru adımlarla kültür haline getirebiliriz” sözleriyle eğitimin öneminin altını çiziyor.