İTÜ Bileşenleri: “Akademi susturulamaz!”
ŞBP Bölümünde yaşananların ardından İTÜ kulüp ve toplulukları, akademisyen ve çalışanları bir basın açıklaması düzenledi. Biz de süreci sıra arkadaşlarımızla tartıştık.
Fotoğraf: Özlem Songul Abayoğlu/Evrensel
Berzan SÖNMEZ
İTÜ
İTÜ Şehir ve Bölge Planlama akademisyenleri 28.03.2023 tarihinde, Cumhurbaşkanlığının OHAL kapsamında yayınladığı yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin kararnameye tepki olarak bir bildiri yayınladı. Bildiri yayınlandıktan üç gün sonra, İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü web sitesine erişim yasağı getirildi. Erişim yasağının hemen ardından, İTÜ Mimarlık Fakültesi kulüp ve toplulukları ortak bir metin yayınlayarak erişim yasağı kararına tepki gösterdi. Bildiride hocalarının endişelerini paylaştıklarını ifade eden kulüpler, bilimin kamu yararına kullanılması gerektiğinin altını çizerek İTÜ bileşenlerine birlik olma çağrısı yaptı.
Erişim yasağından dört gün sonra ise İTÜ Rektörlüğü, ŞBP Bölüm Başkanı hocamızı görevden alarak başka bir skandala daha imza attı. Bunun üzerine İTÜ kulüp, topluluk, akademisyen ve çalışanları bir basın açıklaması düzenlemek üzere bir araya geldi. Biz de bu süreci sıra arkadaşlarımızla tartıştık.
“TEKİL TEPKİLER DEĞİL KOLEKTİF MÜCADELE”
Mimarlık 2. sınıf öğrencisi olan Melda, İTÜ yönetiminin aldığı kararın yukarıdan inme bir müdahale olduğunun altını çizdi. Melda, bu kararın bilimsel yöntemlere, özgür düşünceye, söz hakkına bir darbe niteliğinde olduğunu düşündüğünü ifade ederek, bilimsel ilkelerden uzak, riskleri artıran, niteliksiz, planlama sürecini dar çerçeveden elden geçiren veya yok sayan halihazırdaki kararname ve mevcut/olası götürülere karşın ŞBP hocalarının konuya ilişkin haklı bildiri metninin haklı endişeleri dile getirdiğini söyledi. Melda, Metne dair “İlişkiler bütününü yeniden anımsamak, ekosistem bileşenlerinin ve devamlılıklarının gerekliliğini görebilmek, indirgemeci yaklaşımdan ivedilikle kaçınmak gibi bakışları karşı tarafa açıklayıcı formda aktarıyor” derken rant odaklı yapılaşma ve genişlemenin aksine hocalarımızın bildirilerinde değindikleri çizgilere paralel müdahalelerde bulunulması gerektiğini vurguluyor. Sonrasında yaşanan sürece dair ise İTÜ Bileşenlerinin gösterdiği tepkinin bilinç yaratması açısından önemli olduğunu söyleyerek “Tekil tepkiler değil de kolektif bir süreç halinde hareketi sürdürmek sonuca yaklaşma açısından etkili olacaktır. Tepkinin yönteminin belli ayaklarda farklılaştırılması, yeni yollar denenmesi hareketi ve muhatabını canlı tutacaktır” diye ekliyor.
Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğrencisi Beyza ise, bölüm akademisyenlerinin yayınladığı bildirinin yapılması gereken bir hamle olduğunu söyleyerek, bölüm sayfasının bölüm yetkilileri tarafından yönetilmesi gerektiğini ve hiçbir yukarıdan müdahalenin geçerli nedeni olamayacağını belirtiyor. Beyza ayrıca, 2020 Elazığ depremini yaşadığını ve yaşadığı kentin raylı sistemlerle yeniden yapılandığını, kentin 2023 Maraş merkezli depremlerden hasar almadığını belirterek, deprem bölgelerinin deprem hazırlıklarının tamamlanması gerektiğini ve sonrasındaki sürecin de iyi yönetilmesi gerektiğini söylüyor. “İTÜ Bileşenlerinin yapıcı bir şekilde çalışma yürüterek bu tepki sürecinin bir parçası olması benim için bir gurur kaynağı” diyen Beyza, bundan sonraki süreçte birliğin bozulmadan büyütülerek tepkinin devamlılığının sağlanması gerektiğini, İTÜ dışından da sürece katkı sağlayabilecek destekleri beklediğini ifade ediyor.
“KAMU YARARINI GÖZETEN BİR BİLİM ANLAYIŞI GEREKLİ”
İTÜ Mimarlık bölümü 1. sınıf öğrencisi Kerem ise İTÜ yönetiminin aldığı kararı yanlış bulduğunu söylüyor. “Bu karar akademisyenlerin, öğrencilerin bilim motivasyonunu kırabilir” diyen Kerem, kamu yararını gözeten bilim anlayışının gerekli olduğunu, İTÜ ŞBP hocalarımızın yayınladığı gibi İTÜ dışındaki diğer üniversitelerden de benzer konulara dair bildirilerin yayınlanması gerektiğini ekliyor. İTÜ Bileşenlerinin verdiği tepkinin devamlılığının gerekliliğini vurgulayan Kerem, akademinin bu tür baskıcı kararlarla özgür olamadığı için bilimsel bilgi üretim sürecinde verimsizleşebileceğinin altını çiziyor. “Deprem bölgelerinde, depremin ne zaman olacağından bağımsız bir şekilde, önlemlerin alınarak denetimlerin de sürekli bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyor, aksi takdirde bu tür afetleri yaşamaya ve yurttaşlarımızı kaybetmeye devam ederiz” diyor.
İTÜ Mimarlık 3. sınıf öğrencisi Bediha, bu kararın karşısında tepkinin sürekli hale gelmesinin gerekliliğinin altını çizerken bu tür hak kayıplarıyla verilebilecek tavizlerin ardından birçok başka tavizi getirebileceğini söylüyor.