12 Nisan 2023 13:01

EMEP’ten göç raporu: Savaştan kurtulup depremin enkazında kalanlar

Depremden etkilenen 13 milyon kişinin yaklaşık 1 milyon 700 binini mülteciler oluşturuyor. Emek Partisi, depremin mültecilere etkisine dair rapor açıkladı.

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Paylaş

Emek Partisi Göç ve Mülteciler Bürosu, 6 Şubat 2023'te Maraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen büyük depremlerin ardından bölgedeki gözlemlerine dayanarak "Savaştan Kurtulup Depremin Enkazında Kalanlar" raporunu açıkladı.

Deprem bölgesinde mültecilerin yaşadıkları, depremin ardından göç eden mültecilerin karşılaştıkları zorluklar ve Göç ve Mülteciler Bürosunun çözüm önerilerinin yer aldığı rapor, Taksim Hill Otel’de basın açıklamasıyla kamuoyuna sunuldu.

Raporda, "saha gözlemleri", "ırkçı kışkırtmalar", "mülteci işçiler", "kamu kurumlarına eleştiri" gibi başlıklar da yer alıyor.

MÜLTECİLER "YARDIM ALAMAYIZ" KORKUSUYLA DEPREM BÖLGELERİNDEN AYRILAMADI

Rapora göre, mültecilerin, "yardım alamayız" korkusuyla deprem bölgelerinden ayrılmaya cesaret edemediği bilgisi yer aldı. Özellikle mülteci kadın depremzedelerin, yaşadıklarını ifade etmede dil sorunu ile karşı karşıya kalırken yaşadıkları bölgeden gönderilme korkusu taşıdıklarının da altı çizildi.

IRKÇI KIŞKIRTMALAR, MÜLTECİLERE YÖNELİK ÖFKE VE NEFRET DİLİNİ ARTIRDI

Depremden sonra mültecilerin yaşadığı zorluklara ek olarak ırkçı kışkırtmaların arttığına dikkat çekilen raporda, bu kışkırtmaların sosyal medyanın etkisiyle uzun süre devam ettiği vurgulandı. Özellikle bazı siyasetçilerin göçmen ve mültecilere yönelik düşmanlığı tırmandırmak için yaptığı açıklamaların, mültecilere yönelik şiddet ve nefret dilini artırdığının gözlemlendiği belirtildi.

MÜLTECİLERİN YARDIM TALEBİNE VATANDAŞLAR KARŞILIK VERDİ

Yardım talebinde bulunmaktan çekinen mültecilere yine bölgedeki vatandaşların destek olmasına ilişkin tanıklıkların yer aldığı raporda, "Depremden etkilenen bölgelerdeki koordinasyon ve yardım çalışmalarının daha etkili bir şekilde yürütülmesi, yerel ve merkezi idarelerin veri analiz yapması ve doğru bilgilere ulaşılması için çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, ırkçı kışkırtmalara karşı toplumun duyarlı olması ve ayrımcılığın önlenmesi için çeşitli önlemler alınmalıdır" çağrısı yapıldı.

DEPREMZEDE MÜLTECİLERE "BAŞINIZIN ÇARESİNE BAKIN" DENİLDİ

Emek Partisi Göç ve Mülteciler Bürosu, Göç İdaresi Başkanlığı’nın mültecilerin İstanbul ve depremden etkilenen diğer illere gitmeleri yasakladığı kararları eleştirdi. Şubat 2022'de uygulamaya konulan ‘Seyreltme Projesi’ ile de depremzede mültecilerin kayda kapalı mahallelere yerleşemeyeceklerini belirterek bu projenin yürülükte olması eleştirildi. Emek Partisi Göç ve Mülteciler Bürosunun raporunda, merkezi idare tarafından alınan kararların, savaştan kurtulup depreme yakalanan mültecilere "başlarının çaresine bakın" denmesi anlamına geldiği belirtildi.

AÇLIK VE YOKSULLUK İÇİNDE YAŞAYAN MÜLTECİLER DAHA DA DEZAVANTAJLI KONUMA DÜŞTÜ

Deprem göçünün ise ucuz işçilik kaynaklı olarak mülteci ve yerli emekçilerin yoksullaşmasını derinleştirdiği ve işçiler arasında rekabeti arttırdığı ifade edildi. Emek Partisi Göç ve Mülteciler Bürosunun raporuna göre, yoksul mahallelerde açlık ve yoksulluk içinde yaşayan mülteciler, depremin vurmasıyla daha da dezavantajlı bir konuma düştü.

ÖNERİLER SIRALANDI

Emek Partisi Göç ve Mülteciler Bürosunu hazırladığı raporda şu öneriler yer aldı:

  • Merkezi idare tarafından, yerel yönetimlere yurttaş–mülteci ayrımı yapılmaksızın bütün depremzedeler başına kaynak verilmeli.
  • İçişleri, Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları ve Göç İdaresi Başkanlığı kamuoyuna veri açıklarken şeffaf davranmalı.

TÜM MÜLTECİLER İÇİN ÇALIŞMA İZNİ SAĞLANMALI

  • Çalışma izni ve şartı patronların insafından çıkarılmalı. Deprem bölgesinden gelen tüm birikimlerini kaybetmiş yalnızca canlarını kurtarabilmiş mülteci depremzedeler kayıt dışı çalıştırılmamalı. Tüm mülteciler için çalışma izni ivedilikle sağlanmalı, mülteci işçiler kendi isteği ve başvurusuyla çalışma izni alabilmeli.
  • Barış ve kardeşlik vurgusu kamusal alanda yükseltilmeli. Toptan bir dayanışma duygusunun geliştirilmesi, yaşadığımız düzenin sorgulanması için  ortak hak mücadelesinde birliğin sağlanması Türkiye halklarının çıkarına bir tutum geliştirebilmenin ön koşuludur.
  • Deprem nedeniyle göç alan bölgelerde yerli ve mülteci işçiler arasında ucuz iş gücü kaynaklı rekabet, işçi sınıfının birleşmesine, aralarında dayanışma duygusunun gelişmesine zarar verecektir. Bu nedenle ortak hak mücadelesinde birliğin sağlanması Türkiye halklarının geleceği için verilecek mücadelenin ön koşuludur.

MEDYANIN SORUMLU TUTUM SERGİLEMESİ GEREKİYOR

  • Bazı medya organlarında yapılan yayınların ardından deprem bölgelerinde mültecilere yönelik saldırılar arttı. Medyanın, toplumun hassas olduğu ve manipulasyona açık alanlarda sorumlu bir tutum sergilemesi gerekiyor. Aynı zamanda, haberlerin mültecilerin haklarına saygı gösteren bir şekilde sunulması ve nefret söylemi, önyargı veya ayrımcılık içermemesi gerektiği de unutulmamalıdır.

İKAMET SINIRI KALDIRILMALI

  • Depremzede göçmenlere yönelik kayıtlı olduğu kent dışında 60 günlük ikamet sınırlamasının kaldırılmalı. Depremden etkilenen  on bir ilde yaşayan göçmenler; yaşamlarını yeniden kurabilecekleri, hak ve hizmetlerden yararlanabilecekleri, barınabilecekleri, çalışabilecekleri, eğitim ve tedavi görebilecekleri kentlerde koşulsuz ve hak kaybına uğramadan ikamet edebilmeli.Bu anlamda göçmenler için ikamete/kayda kapalı iller, ilçeler, mahalleler; öncelikli olarak depremden etkilenmiş tüm göçmenlere açılmalı; birlikte yaşam anlayışından uzak, ayrıştırıcı ve hukuksuz olan “Seyreltme Projesi” de derhal kaldırılmalı.
  • Kişilerin depremden dolayı göç etmeleri sebebiyle kayıttan düşerek düzensiz bir biçimde hukuki statüsüz kalması, temel ihtiyaçlarına ulaşmada engel teşkil etmektedir. Depremzede mültecilere gittikleri şehirlerde yeniden kayıt hakkı verilmelidir.
  • Deprem sonrasında kira ve konut fiyatları çok yükselmiştir. Kentlerin yeniden inşasında göçmen mültecileri de içine alan ve halka dayalı demokratik bir süreç işletilmelidir. Yoksulların ve mültecilerin kent dışına sürülmesi için yürütülen rant ve talan politikalarına dur demeliyiz.

GERİ KABUL ANLAŞMASI İPTAL EDİLMELİ

  • Geri Kabul Anlaşması ile Türkiye’ye sıkışan, ekonomik krizin altında ezilen ve ayrımcılığa maruz bırakılan tüm kesimlerin yükü Avrupa devletleri tarafından bölüşülmeli. Geri Kabul Anlaşması iptal edilerek öncelikle mülteci depremzedeler olmak üzere tüm mültecilere üçüncü bir ülkeye iltica hakkı ivedilikle sağlanmalıdır.
  • Yerli depremzedelere verilen taşınma ve kira yardımı gibi destekler, ırk, din, dil ayrımı gözetmeden depremde bütün birikimlerini kaybeden mülteci depremzedelere de verilmelidir.
  • İstanbul gibi yoğun bir mülteci nüfusuna sahip kente girişler ilk etapta yasaklanmış bu sebeple istanbul’a ulaşan mülteciler göç idaresine başvurmaktan korkmuşlardır. İstanbul’daki mülteci depremzedelerin kaydı, sağlık ve eğitim gibi temel haklara erişimi için ivedilikle yapılmalıdır.
  • Entegrasyon çalışmaları bölgeler bazında yenilenmeli, deprem sonrasında yerli ve mülteciler arasında kurulacak ortak yaşam kültürüne dair politikalar kamu kurumları tarafından bir an önce üretilmelidir.
  • Deprem bölgesinde yaşayan ve çadırkentlerde yaşamlarını sürdüren mültecilerin dil sorunu çözülmelidir.
  • Deprem bölgesine yaşayan kadın ve çocuklar için yerli, mülteci demeden şiddet ve istismar vakalarına karşı özel önlemler alınmalıdır.

EMEK PARTİSİ’NDEN ÇAĞRI: TÜM TEMEL İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASI İÇİN MÜCADELEYE

Raporda ayrıca şu ifadeler yer aldı:

"Mülteci depremzedeler bu yıkımın sonuçlarını en ağır yaşayan insanlardır. Depremde enkaz altından çıkan, yakınlarını kaybetmiş, barınma, temiz su, gıda, kıyafet gibi en temel ihtiyaçlardan yoksun olarak “günlük ihtiyaçlarının asgarisini karşılamaya” mahkum edilmiş yerli ve mülteci depremzedelerin uğradığı hak gasplarını görünür kılmak ve sorunlarının çözümü için kamuyu ivedilikle politika üretmeye ve harekete geçmeye çağırıyoruz… Kapitalist sömürünün yarattığı güvencesizlik depremle birlikte katmerlenmiş, depremin sınıfsal yanı yerli işçi emekçiler gibi mülteciler için de görünür olmuştur. Temel ihtiyaçlarına ulaşamayan, barınma sorununda dahi ayrımcılığa maruz kalan ve “hırsızlıkla” ya da “yardımların tümünü almakla” suçlanan mülteciler kendilerini ifade etmede ve yaşananlara karşı bir koruma geliştirmekten yoksun haldedir. Tüm işçi ve emekçileri yerli-mülteci demeden depremzedelerle dayanışmayı büyütmeye, ayrımclığı önlemeye çağırıyoruz. Yaşanan yıkımın sorumlusu olan iktidar ve kurumları yerli-mülteci demeden tüm depremzedeleri ağır bir sürecin içerisine bırakarak, temel ihtiyaçlarını dahi karşılamayan bir noktadır. Gönüllülerin çabalarıyla oluşan dayanışma zincirlerinin kıymetli oluşu kadar, iktidar ve kurumlarına baskı yaparak depremzedelerin sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlarına ulaşması için birlikte mücadele de elzemdir. Çağrımız yerli göçmen demeden insanca yaşam talebini yükselterek yan yana gelmek ve hesap sormaktır."

EMEP, DEPREM RAPORUNU DA SUNDU

Emek Partisi ayrıca, gazeteciler Hakkı Özdal ve Bahadır Özgür’ün deprem bölgesindeki il ve ilçelerde saha gözlemlerine; bölge halkı, bölgede çalışan gönüllüler, gazeteciler, teknik ve idari görevliler ile yapılan görüşmelere dayanarak hazırladığı “2023 Şubat Depremleri Raporu: Mülksüzleştirme, Sermaye Transferi ve Kentlerin Yeniden Talanı” başlıklı raporunu da sundu. Raporun detaylarına haberimizden ulaşabilirsiniz. (İstanbul/EVRENSEL)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Bahçeli, sol sosyalist partileri "gayrimeşru" ilan etti!

SONRAKİ HABER

Hasta tutuklunun tahliyesi 4’üncü kez ertelendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa