Almanya, Macron'un Çin politikasını tartışıyor
Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Çin ziyaretinde Avrupa'nın ABD'nin peşinde gitmemesi yönünde yaptığı açıklamalar, Almanya'da farklı tartışmalara neden oldu.
Fotoğraflar: Çin bayrağı (solda), Unsplash | Almanya bayrağı (sağda), Pixabay
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Tayvan üzerinden ABD ile Çin arasında tansiyon her geçen gün tırmanırken Almanya ve AB'nin nasıl tutum alacağı konusundaki tartışmalar da yoğunlaşıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Çin'e yaptığı ziyaret sırasında verdiği röportajlarda, Avrupa'nın ABD'nin peşinde gitmemesi yönünde yaptığı tartışmalar Almanya'da değişik tepkilere neden oldu. Ana muhalefet CDU/SCU'nun dış politika alanındaki önemli isimlerinden biri olan Norbet Röttgen, Avrupa ve Almanya'nın ABD'nin yanında Çin'e karşı saf tutması çağrısında bulundu. Benzer açıklamalar koalisyon ortakları Yeşiller ve FDP'den de geldi. Her iki parti Çin'de demokrasi, basın ve azınlık haklarının ihlal edildiğini ifade ederek, Çin'e karşı sert politikanın izlenmesini savunuyor. Özellikle de FDP. Bu partinden bir grup daha önce Çin'in tepki göstereceğini bildiği halde Tayvan'a bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Tartışmaların, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un Perşembe günü başlayacak ve üç gün sürecek Çin ziyareti sırasında artarak devam etmesi bekleniyor. Baerbock ve partisi Yeşiller, Çin'e karşı sert politikadan yana. Bu nedenle Baerbock'u ziyaretini bu temelde kullanması bekleniyor. Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Baerbock'un ziyaret kapsamında mevkidaşı Qin Gang ile görüşeceği de ifade edildi. Görüşmede ayrıca Ukrayna ve Tayvan'daki durumun ayrıntılı olarak ele alınması beklenyor.
SPD'DEN MACRON'A DESTEK
Genel olarak Almanya'da hükümetin Rusya'dan sonra Çin konusunda nasıl bir politika izleyeceği ise henüz belirsiz. Koalisyon ortakları Yeşiller ve FDP yöneticileri, daha önce sık sık kullandıkları “enerjide Rusya'ya bağımlı olmaktan kurtulma” söyleminin bir benzerini Çin için geliştirdiler. Genel olarak “dış ticarette Çin'den bağımsızlaşma” çağrısı yapılıyor. Çin'in yerine ise Hindistan'ın konulması öneriliyor.
Başbakan Olaf Scholz, henüz Macron'un ABD ve Çin'den bağımsız “üçüncü bir güç” olma yönünde yaptığı çağrıya dair bir açıklamada bulunmazken, partisi SPD'nin Meclis Grubu Başkanı ve Köln Milletvekili Rolf Mützenich, Macron'a destek verdi. Mützenich ARD televizyonuna yaptığı açıkamada, “ABD ve Çin arasındaki büyük çatışmada bir taraf olmamaya dikkat etmeliyiz” dedi.
Açık olarak “Macron haklı” diyen Mützenich, Avrupa'nın bölgedeki rolünün de abartılmamasını gerektiğini ifade ederek, “Bu bölgede ikinci, üçüncü sıradayız. Asıl önemli olan ABD ve etrafındaki ülkelerdir” dedi. Müztenich, Çin'in Baerbock'un tutumunu bildiğini, bu nedenle de ziyaretin kolay geçmeyeceğini de ifade ederek, “Demokrasi ve insan hakları konusunda Almanya tutumunu koymalı. Ancak bu da öyle kolay değil. Avrupa'da birdenbire Azerbeycan, Katar ilişkiler içinde olduğumuz ülkeler haline geldi. Bu ülkelerin insan hakları açısından temiz bir sicili yok” dedi.
ALMAN SERMAYESİ ÇİN'DEN VAZGEÇEBİLECEK Mİ?
Ukrayna savaşının başlamasından sonra aşamalı olarak Rusya'dan aldığı doğal gaz ve pertolü azaltarak bağımsızlaştığını ileri süren Almanya'nın, aynı tutumu Çin ile ticari ilişkileri azaltma konusunda alıp almayacağı ise belirsiz. Rusya'dan doğal gaz ve ptrol alışının durdurulmasının asıl faturası halka kesildi. Zira enerji fiyatları aşırı derecede arttı. Yükselen tepkileri verdiği küçük yardımlar ve bütçe açığıyla geçiştirmeye çalışan Almanya'nın, ticarette Çin'den bağımsızlaşma yönünde adımlar atması durumunda bunun faturasının çok daha ağır olacağı tahmin ediliyor.
Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) tarafından yapılan hesaplamalara göre, Çin’e Alman şirketlerinin yatırımları 2016'dan sonra istikrarlı bir düşüşün ardından son iki yılda önemli ölçüde arttı.
IW’ın verilerine göre, Alman şirketleri, Alman hükümetinin Çin'e olan ekonomik bağımlılık yönündeki artan endişelere rağmen geçen yıl bu ülkeye 11,5 milyar avroluk rekor yatırım yaptı. Alman şirketlerinin Çin’de yatırımlarının büyük çoğunluğu bu ülkede elde ettiği kârlardan geldi.
Rhodium Group'un geçen yıl yaptığı bir araştırmaya göre, 2019 ile 2021 yılları arasında Çin'deki Alman yatırımlarının üçte birinin ülkenin üç büyük otomobil üreticisi Volkswagen (VW), BMW ve Mercedes-Benz'in yanı sıra kimya grubu BASF'den geldi.
Almanya’nın toplam ithalatının yüzde 12,8'i Çin’den geliyor. Ülkenin Çin'den bir sonraki en büyük ticaret ortağı ise yaklaşık yüzde 8 ile Hollanda. Onu ABD izliyor. İhracatta ise Çin, Almanya’nın ihracatında dördüncü sırada yer alıyor. Alman ürünlerinin en önemli ihracat pazarları sıralamasında başı ABD çekerken, onu Fransa ve Hollanda izliyor.