14 Nisan 2023 09:13

Tosçelik işçisi: Uzun çalışma saatlerine karşı, 1 Mayıs’a katılacağım

Tosçelik işçisi
Kocaeli

Merhaba Evrensel okurları. Bu mektubu 45 gün kesintisiz 12 saat çalıştıktan sonra yazıyorum. Çalıştığım Tosçelik Fabrikası işçinin sömürüsü üzerinden darphane gibi para basıyor. Üç işletmesi olan fabrika boru üretimi yapıyor. Ham madde üretimi Osmaniye’de olduğu için deprem sebebiyle vergi muafiyeti aldılar. Üret üret üret sürekli üret... Patron OHAL’den yararlandı. Sürekli malzeme gönderiyor. Bizi de ekstra mesaiye bıraktırıyorlar. 4 aydır 12 saat çalışan arkadaşlarımız var. İşçinin sağlığı, işçinin canı, işçinin duygusunun hiçbir önemi yok bu işletmede... 25 tonluk malzeme düşüyor, işçinin üzerine düşse tahmin edin, işçi ölümden dönmüş. Amirler arıyor, makinelere bir şey oldu mu diye. İşçiye bir şey oldu mu diye soran yok. İşte bizim bir demir parçası kadar kıymetimiz yok. Niye böyle, neden bu kadar vicdansızlar diye düşündünüz değil mi? Cevabı çok basit aslında. Biz örgütlü değiliz. Birlik değiliz. İşçinin yüzde doksanı geçimden, çalışma koşularından, düşük ücretten şikayetçi ama birliği yok. Yeter artık iş durduralım dedik. Hakkımız olan banka promosyonu dağıtılacak yalanı atıldı. Aylar geçti ortada bir şey yok. Birliğimiz olmadığı için patronun yalanlarına hemen kanıyoruz.

ÇALIŞMA SAATLERİ İNSANLIKTAN ÇIKARDI

Pazarları dahil 110 saat mesai yaptım. Elime geçen 19 bin lira. Fazla mesaiye gelmeyene direkt tutanak yazılıyor. Artık insanlar fazla çalışmak istemiyorlar. Borcu olan fazla mesaiye kalmak istiyor. İnanın uzun çalışma saatleri beni insanlıktan çıkardı. Sanki hiç yaşamıyorsun gibi... Günün en az 14 saati fabrika ile geçiyor. Bana kalan sadece 10 saat. Duş al, uyu derken servise binmeme bir saat kalıyor. O bir saat içinde sadece yemek yedikten sonra tekrardan fabrika yolu gözüküyor. Bir gün işimi halledeyim dersen fabrikaya uykusuz gidiyorum. Köle gibiyiz dersek abartı olmayacak.

Önümüzde bir seçim de var. Yaşlı ve genç kesimi ayırmak lazım. Genç kesim değişim istiyor, yaşlı kesimin oy tercihinde ise pek bir değişiklik yok. İktidar propagandası hâlâ bir kesim üstünde çok etkili. Misal seccade meselesi… Fabrikada karton seccade üzerinde namaz kılıp kartonu kenara fırlatan adam, Erdoğan’ın konuşması sonrası seccadeyi kutsal görüyor. Böyle bir kesim var. İktidara kızan, hatta küfreden EYT’li arkadaşlar EYT yasası sonrası tekrardan iktidara yüzünü döndü. Genç kesim ise Erdoğan’ı sevmiyor ama Kılıçdaroğlu’na oy vermek istemiyor. Tartışma Tayyip mi Kılıçdaroğlu mu tartışmasına sıkışmış durumda. İktidarın kutuplaştırdığı ortam işçiler arasında hâlâ devam ediyor.

AKP iktidarı bizi bazı şeylere alıştırdı. Çok çalışmaya ama buna rağmen geçinememeye alıştık. Bugün yaşadığımız sıkıntılardan birini, sırtımızdan biri yük alsa gözümüze güzel gözükecek. Biz o duruma düşmüşüz. Çünkü beklentilerimiz en dipte... Benim seçimden beklentim Erdoğan kaybetsin, Selahattin Demirtaş cezaevinden çıksın beklentisi içindeyim. Benim bile seçimden beklentim bu kadar.

ÇOCUKLAR ONLARI SEVMEDİĞİMİ DÜŞÜNÜYOR

1 Mayıs yaklaşıyor... Geçen yıl 1 Mayıs’a katıldım. Bu ülkede çalışma saatleri çok fazla. Bir yerden sonra robotlaşıyorsun. Bazen insani duygularım kalmamış gibi hissediyorum. Çok çalışmaktan sosyalleşeceğim herkesten koptum. Sohbet edeceğimiz insan kalmadı. Ayda bir buluştuğumuz arkadaş grubumuz var. Vardiya denk gelecek, fazla mesai olmayacak, arkadaşın işi olmayacak da anca bir araya geleceğiz. Tam bir yıldır bulunduğum ilçeden ayrılmadım. En son 1 Mayıs’ta ayrılmıştım. Çoğu zaman çocuklarımı göremiyorum. Çocuklar beni annelerine şikayet ediyor. Babam bizi sevmiyor, bizle ilgilenmiyor diye. Ben işçi bir baba olarak kısa çalışma saatleri ve insanca yaşamak için 1 Mayıs’a katılacağım. Sesimizin gür çıkması için haydi 1 Mayıs’a...

Evrensel'i Takip Et