14 Nisan 2023 09:26

Yarı zamanlı kölelik

"Size haftanın üç günü çalışmaya başladığım kafede izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım. Günlük 250 TL’ye 10 saat çalıştığım bu kafede kalan yarım saatimde bu satırları yazıyorum."

Yarı zamanlı kölelik

Fotoğraf: Pixabay

Öğrenci/işçi
Kocaeli

Merhaba Evrensel okurları, bugün aslında benim gibi okurken çalışmak zorunda kalan, hatta okurken ağırlaşan yaşam şartları yüzünden üniversiteyi barakan binlerce genç arkadaşlarımıza bir ümit olması için bu mektubu yazıyorum.

Size haftanın üç günü çalışmaya başladığım kafede izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım. Günlük 250 TL’ye 10 saat çalıştığım bu kafede kalan yarım saatimde bu satırları yazıyorum. Bundan iki gün önce telefonum çaldı ve haftalar önce başvurduğum iş yerinden telefon geldi. Bu ay kiraya gelen 2 bin 600 TL zam ve 1000 TL’lik doğal gaz faturam ile üç kişi yaşadığımız evde payıma düşen 2 bin TL’yi verdiğim için telefondan gelen teklifi çok düşünmeden kabul ettim. Ama çalışma koşullarının bu kadar ağır olabileceğini hiç düşünmeden gelen telefona “Hemen geliyorum” cevabını vererek iş yerine gittim.

İş yerinde herkes sigortasız çalışmaktaydı. Benim gibi daha dört genç garson var, hemen hemen hepimizin yaşları 20-23 arasında değişiyor. Deniz kenarında olup 7/24 açık olan ve hatta hafta sonları da dolu olan, zabıtaların her akşam kahve keyfi yaptıkları bu kafede nasıl sigortasız işçi çalıştırırlar, beni şaşırtan ilk olarak bu oldu. Ağır koşullardan müşteri memnuniyeti adı altında garsonların azarlanmasına, kendilerine müdür diyenlerin bizlere durmadan emirler yağdırmasından bütün gün oturup çay içip küstah ve iğneleyici bakışları ile gözlerini bizden ayırmayan patronun varlığına kadar her şey çalışma koşullarımızı daha da zorlaştırıyor.

BEKLENTİ İNSAN ÜSTÜ PERFORMANS

Çalışma koşullarının insanın bütün sinir sistemini bozması bir yana yaşamış olduklarım bunlarla bitmedi. 10 saatlik mesai içinde kaçak köçek içilen sigaralar, 5 dakika soluklanmak için oturduğumuzda yediğimiz azarlar, ailemize “İyiyim” diye attığımız mesajlar, hatta saat için telefonumuza bakmak bile patronumuzun gözüne batmaya yetiyor. 10 saat oturmadan çalışmamızın karşılığı 250 TL iken bizlerden insan üstü bir performans beklemekteler.

Güzel şeyler de olmuyor değil. İş yerinde bizden daha eski olan abimizin bizi kollamaya çalışması, çaycı abimizin tüm sinirine rağmen bize çaktırmadan molalarımızda kahve yapıp vermesi gibi... Aslında onlar buna sınıf dayanışması demese bile yaptıklarıyla patrona karşı birleşmiş durumdalar. Yine bir iş çıkışı sonrası biraz dinlenip Emek Partisinin seçim toplantısına gittim. Toplantıda hem kendimi istediğim şekilde ifade etme şansı buldum hem de aslında sınıf mücadelesinin bizlerin hayatında tutunacak ve bu düzenin nasıl bizler tarafından da yıkılacağına ilişkin anlatılanları dinledim, gördüm...

Eskişehir’den Yeşil Sol Partiden aday olarak çıkan EMEP Üyesi Ceren Kökoğlu bana bu mektubu yazarken bir kez daha umut oldu. Hiç şüphesiz biliyorum ki parti ve kendisi kadınların, öğrencilerin, işçilerin, bizlerin sesi olmaktan hiç çekinmeyecekler ve yaşamış olduğumuz bu durumdan bizleri ancak sınıf mücadelesi kurtaracak. Yoldaşımın adaylığını en içten dileklerimle kutluyorum. Eğer benim gibi yaşamış olduğunuz hayattan bunaldığınız zamanlar oluyorsa unutmayın, bundan kurtulmanın tek yolu örgütlü mücadelenin bir parçası olmak.

Evrensel'i Takip Et