Tek adam yönetimine son ver, geleceğin için örgütlen!
Erdoğan yönetiminin yenilmesi kadar önemli olan bir diğer sorumluluk ise halktan yana, işçilerden yana, gençlerden yana güçlerin meclise girmesidir.
Evrensel
Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden biri, 14 Mayıs seçimleri yaklaşıyor. Üstelik bu seçimler işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ın ve Türkiye’de işçi emekçilerin ve onların genç kuşaklarının üç fidanı andığı, taleplerini meydanlara, anma etkinliklerine taşıdığı 6 Mayıs takviminin hemen ardından gerçekleşecek. Mayıs ayı her dönem Türkiye’de işçilerin emekçilerin mücadelesi için önemli aylardan biri ola gelmiştir. Gençlik mücadelesi de hem 1 Mayıs alanlarında hem de 6 Mayıs anma ve gösterilerinde kendini göstermiştir. Dolayısıyla doğanın uyanışının tamamlandığı baharın ikinci ayı takvimsel açıdan bile olsa mücadele için bahar havası estirmiştir. Şimdi birçok kesim 14 Mayıs seçimleri ile bu mücadele takviminin taçlanmasını bekliyor. Ama nasıl bir bekleyiş? Belki bazılarımıza göre 15 Mayıs sabahı tek adam yönetimi kaybederse çok rahat bir nefes alacağız, ekonomi önemli ölçüde düzelecek, toplum içinde dezavantajlı pozisyonda gruplar rahatlayacak, daha demokratik bir siyasal ortam olacak. Ne şiirsel bir değişim ama… Bu şiirsel düşün en büyük kaynaklarından birisi burjuva muhalefeti. “Sana söz baharlar gelecek” sloganıyla değişim isteği olan kesimlerin önüne öylesine koyuyor ki sanki dünya tarihinde değişimler geniş kitle mücadeleleri ile değil de oy verme tutumu ile olmuş gibi!
HEM ŞİİRSEL HEM DE HAKİKATE UYGUN BİR DEĞİŞİM
Elbette seçimler her şey olmadığı gibi hiçbir şey de değildir. Hele ki 14 Mayıs seçimleri… Erdoğan yönetiminin gönderilmesi, tek adam yönetiminin geriletilmesi kitle mücadelesinin objektif olarak önünü açacaktır. Dolayısıyla Türkiye’de gençler tek adam yönetimine oy vermemeyi tercih etmeliler. Ancak bunu değiştirmek için oy ile sınırlı bir tutum bizi nereye götürür? Burjuva muhalefetinin ortak platformları ortadadır. Millet İttifakı’nın koçbaşı CHP’nin programı ve tutumu ortadadır. Özeti ise şudur: Biz Erdoğan yönetiminin karşısında birleştik, onun gitmesini arzuluyoruz. Ama ekonomiyi ele alışımızdan tutalım da ortaya koymak istediğimiz anayasal düzende yine işçiler, emekçiler, gençler yararına çok bir şey yok. E peki ne yapacağız? “Ehveni şer” deyip gelişmeleri mi seyredeceğiz? Ya da “bizim için birileri bir şeyler yapar herhalde” diye umup iyi hatipleri övüp, güçlü görünen parti temsilcilerine mi bağlanacağız? Türkiye gençliği için tek adam yönetiminin zamanı geçti. Artık fedakârlık görünen siyasi kurnazlıkların ve gençliğe hoş görünmek için edilen dansların da zamanı geçmeli. Her gencin istediği daha iyi bir gelecek var. Bu gelecek insanca çalıştığımız ve insanca yaşadığımız bir gelecek. Bu gelecek her kesiminden yurttaşın hak ve hürriyetinin korunduğu, demokratik bir anayasal düzenin olduğu bir gelecek. Böyle gelişmelerin yaşanması ancak temel haklarımız uğrunda giriştiğimiz mücadelenin şiddetine bağlı. Bu mücadeleye ne kadar güçlü dahil olursak işte arzu ettiğimiz değişim 15 Mayıs sabahında bir düşe uyanmaktan öteye gider. İşte o zaman hem şiirsel hem de hakikate uygun bir değişimi hep beraber getiririz.
OYLAR YEŞİL SOL PARTİYE! OYLAR EMEĞİN ADAYLARINA!
Emek ve Özgürlük İttifakı ilan ettiği deklarasyon ile Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağını duyurmuştu. Evrensel gazetesi yazarı İhsan Çaralan bu durumu “Emek ve Özgürlük İttifakı, deklarasyonuyla seçimle ilgili ölçütlere yeni çıta koydu!” başlıklı yazısında “Emek ve Özgülük İttifakı bu açıklamasıyla, “Tek adam yönetimine son vermek, tek bir oyun bile boşa gitmemesi için tüm oyları birleştirmeyi amaçlayan bir tutum almıştır” ifadeleriyle değerlendirmişti. Değerlendirme aslında kararın bu dönem açısından ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.
İşçiler, emekçiler ve gençler tek adam yönetimine son vermek için birleşmelidir. Bu gelinen koşullarda tarihin önümüze koyduğu bir sorumluluktur. Peki, parlamento seçimleri için iki burjuva mihraktan birini seçmek mi durumundayız? Hayır. Başından beri Türkiye’de işçileri ve emekçileri bu açmazdan farklı bir alternatif sunmak isteyen Emek ve Özgürlük İttifakı ilan ettiği seçim mutabakatı* ile meclis seçimlere girecek. EMEP, EHP, TÖP, SMF ve HDP, Yeşil Sol Parti çatısında seçimlere girecekler. Erdoğan yönetiminin yenilmesi kadar önemli olan bir diğer sorumluluk ise halktan yana işçilerden, yana gençlerden yana güçlerin meclise girmesidir. Türkiye gençliği seçimlerden sonra her durumda da genişleyecek bir mücadelenin olanaklarını yaratmak adına parlamentoyu bir araç olarak kullanmak istiyorsa oylarını Yeşil Sol Parti listesinde emeğin adaylarına, EMEP adaylarına** vermelidir. Ayrıca Emek Gençliği MYK üyeleri Hazan İlik ve Aleyna Ceren Kökoğlu İstanbul 2. bölge ve Eskişehir’den, Emek Gençliği üyesi ve ODTÜ öğrencisi Sıla Altun ise Ankara 1. bölgeden Yeşil Sol Parti listesinden EMEP’in adaylarıdır. Bu adaylar sadece girdikleri seçim bölgeleri için önemli değildir. Çalışmalarında tüm Türkiye gençliğinin acil taleplerine sorunlarına değineceklerdir. Çalışmalarının takip edilmesi yayılması ve gençliğin öne çıkan gündemlerinin yayılması için oldukça önemlidir.
BİR ADIM İLERİ!
Eni sonu 1 Mayıs, 6 Mayıs, 8 Mayıs ve 14 Mayıs gibi kritik tarihlerin olduğu bir döneme giriyoruz. Artık bu önemli günlerdeki gündemler mücadele ve çalışma içinde iç içe girecektir. Türkiye gençliği için en önemli görev tek adam yönetiminin sonlandırılması ve gelecek için, haklarımız için örgütlenmek olacaktır. Dönem koşulları yeni değişimlere açıktır ve koşullar ne kadar sert olursa olsun hak ve talep mücadelesinin ilerlemesine uygudur.
Tek adam yönetimine son ver, geleceğin için örgütlen!
Bir adım ileri!
*https://www.evrensel.net/haber/486962/emek-ve-ozgurluk-ittifaki-secim-mutabakat-bildirgesi-halkin-egemen-oldugu-bir-toplumsal-duzen-kurabiliriz
** https://www.evrensel.net/haber/487043/emek-partisi-14-mayis-secimlerinde-hangi-ilde-kimleri-aday-gosterdi