İSDEMİR işçisinin mektubu: Liyakatsizlik, kayırma, ayrımcılık iş yerlerinde de var

İSDEMİR İşçisi
İskenderun

Merhaba Evrensel okurları, 2014 yılından bu yana İskenderun Demir ve Çelik AŞ Fabrikasında çalışmaktayım. İSDEMİR’de A kadro olarak ifade edilen sendikasız çalışanlar olarak sendikalı arkadaşlarımızın yararlandığı sosyal haklardan yararlanamıyoruz. Sadece yılda bir defa performansa dayalı prim alabiliyoruz. Sizlere bu prim sistemindeki adaletsizlikten bahsetmek istiyorum.

Her işyerinde olduğu gibi İSDEMİR’de de çeşitli performans kriterleri belirleniyor. Yıl sonunda bu görevler yapıldığı ölçüde performans sistemine giriliyor.

Performans sistemine girilen bu görevlerin performansı etkileme oranı yüzde 20, geri kalan yüzde 80 ise başmühendis kanaatinden oluşuyor. Tüm bu sürecin sonunda bizlere yatırılacak prim tutarı belirleniyor. Yani sonuç olarak performans sitemine en büyük etkiyi başmühendisin sizin hakkınızdaki kanaati yapıyor.

İŞÇİLER ARASINDA REKABET YARATILIYOR

İşinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın, birlikte çalıştığınız amirler sizden ne kadar memnun olursa olsun, hatta amirler sizin yaptığınız işi başka arkadaşlarınıza örnek gösterse bile; söz konusu performans olunca işin rengi değişiyor. Bu çalışanlar arasındaki rekabeti de artırıyor. Haksızlığa uğradığınızı düşünerek konuyu yetkililerle görüştüğünüzde geçiştiriliyor ya da ‘Haklısın ama seneye daha iyi olacak’ cevabıyla karşılaşıyorsunuz.

KRİTER NE OLMALI?

Başmühendisle aranızı iyi tutmak, söylediklerine itiraz etmemek mi yoksa işini hakkıyla yapmak mı kriter olmalı? Liyakatsizlik, adam kayırma, ayrımcılık sadece ülke yönetiminde değil, işyerlerinde de var. Bir kişinin ağzından çıkacak tek bir laf hepimizin kaderini belirliyor. Böyle bir ortamda iş barışını korumak, işine dört elle sarılmak ne kadar mümkün?

Velhasıl İSDEMİR hem bu deprem sürecinde imkanı olmasına rağmen yapmadıklarıyla, hem de bu adaletsizlikleriyle giderek daha fazla çalışılması zor bir işyerine dönüşüyor.