17 Nisan 2023 09:10

SES Elazığ Şube Eş Başkanı Fulya Yeğin yazdı: Yaşatmak için uğraş veren sağlıkçılar yaşamak için zorlanıyor

Bir oyuncak küçümsenebilir belki. Ancak kendini yalnız hisseden, sağlık emekçileri için, dertlerinin dindirilmesi, duygularının okşanması, yalnızlıklarının giderilmesi anlamı taşıyor.

SES Elazığ Şube Eş Başkanı Fulya Yeğin yazdı: Yaşatmak için uğraş veren sağlıkçılar yaşamak için zorlanıyor

Fotoğraf: Evrensel

Fulya YEĞİN
SES Elazığ Şube Eş Başkanı

Sağlık emekçileri olarak ve sendikamız (SES) olarak deprem süresince halkımızın yanında olmaya çalıştık. Çünkü bizler, sağlık emekçileri; ‘sağlık’ için ‘Yaşamak ve yaşatmak’ için gerek bilgi birikimimiz gerekse insani ve etik değerlerimizle ‘Alanda olmak zorundaydık.’ Her ne kadar ‘sektör’ olarak değerlendirilip ‘ticaret’ kapısı olarak görülse de bizim için herkesin ücretsiz olarak faydalanması gereken bir hizmet ve bilimsel çalışmalar yapılan bir daldır. Elâzığ’dan Nurdağı’ya resmi görevli gitmiştik. Deprem zamanlarında mucize gibi iki doğum gerçekleştirmiştik. O yıkımın içerisinde ölüm soğukluğu varken bu yeni yaşamlar güç vermiş, ılık bir meltem estirmişti içerimizde. Resmi görevimizin ardından sendikamızın başlatmış olduğu görevlendirmelerle Adıyaman’a geçtik. Adıyaman’da da ilaçların stoklanıp gruplandırılması, ihtiyaca göre dağıtılması. Mahalleler, köyler, çadırlar, konteynerler. İnsanın yaşadığı her yere bir nebze de olsa ‘merhem’ olabilmek adına.

YALNIZ DEĞİLİZ

İki ekip olarak plan yapmıştık. Köy ziyaretlerine gitmek üzere. Ancak yoğun yağış nedeniyle ertelemek zorunda kaldık. O esnada bir an aklımıza sağlık çalışanlarını ziyaret etmek geldi. Adıyaman’da hastaneler ziyaret edilmiş miydi acaba? İş yerlerini ziyaret ettik. Çok mutlu oldular. Peluş oyuncaklar verdik tüm sağlık çalışanlarına. ‘Bunlar çocuklarınıza değil size. Dokunmaya, gülümsemeye, sarılmaya, dokunmaya ihtiyacımız var bu zamanlarda en çok’ dedik. Yalnız olmadıklarını hissettirmek istedik. Emekçilerin sıkıntılarını dinledik. Elbetteki hiç bir sıkıntı yabancı değildi bize. Pandemide yaşamıştık hepimiz benzer durumları.

NÖBETE ÇOCUKLARIYLA GELİYORLAR

Yaşatmak için uğraş veren sağlıkçılar yaşamak için oldukça zorlanıyorlardı. Birkaç örnek verecek olursak:

Depremin üzerinden iki ayı aşkın geçmiş bir zaman olmasına rağmen halen konteynerleri olmadığı için farklı şehirlerde yaşamaya başlamışlar. Aydın, Yozgat, Sivas’a gidip oradan nöbete gelenler oluyormuş. Görüştüğümüz sağlık emekçileri “Başka illerden nöbete geliyoruz. Kimimiz akrabalarımızda kalıyor, kimimiz tuttuğumuz evlerde kalıyoruz. Bazen gelip kesintisiz 4-5 gün çalışıyoruz. Köylerde çadırlarda kalanlarımız var” diye belirtirken içlerinden bir kadın sağlık emekçisi, “Çocuğumu bırakacak kimsem yok. Okul yok. Kreş yok. Mecburen yanımda getirdim çocuğumu. Ne yapayım?​” Bu örnekler durumun vahametini gözler önüne sermeye yetiyor.

Hastanenin yan tarafına konteyner kent kuruluyor. Çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Ancak bunları sağlık çalışanları için kurmuyorlar. Genel bir konteyner kent. Sağlık çalışanlarına, ‘AFAD’dan baş vurunuzu yapın. Çıkarsa siz de oturursunuz’ denmiş. Anlaşıldığı üzere, her türlü yük sağlık çalışanlarına yüklenebiliyor. Başka sendikalara üye olan çalışanlar bizi görünce, “Sizden başka kimse bizi sormadı’ dediler. Sağlık çalışanları olarak kendilerini çok yalnız ve sahipsiz hissettiklerini depremin ilk gününden bu yana kurum amirlerinden ya da Sağlık Bakanlığından kendilerine hiçbir dönüş olmadığını, aranıp sorulmadıklarını, sadece çalışmak zorunda olduklarının hatırlatıldığını, bundan ötürü çok kırgın olduklarını söylediler hep.

İYİ Kİ VARSINIZ

Bir oyuncak küçümsenebilir belki. Ancak kendini yalnız hisseden, ‘Memleketin yükünü omuzlamış’ sağlık emekçileri için, dertlerinin dindirilmesi, duygularının okşanması, yalnızlıklarının giderilmesi anlamı taşıyor. Gerçekten o küçük oyuncaklarla mutlu olduklarını gördük. Bazı arkadaşlarımızın gözleri doldu. Çok duygulandıklarını gördük. Bize ‘İyi ki varsınız’ dediler. Bizce asıl siz iyi ki varsınız. İyi ki varsınız.

Evrensel'i Takip Et