22 Nisan 2023 05:15

Milletvekili Adayı İskender Bayhan: Kurulan düzene karşı örgütlülüğümüzü büyütelim

EMEP’in Yeşil Sol Parti listesinden adayı İskender Bayhan'ın İstanbul 3. bölgede katıldığı halk toplantılarında mücadelenin nasıl yürütüleceğine cevaplar bulunurken seçim güvenliği konusu öne çıkıyor.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

Murat UYSAL
İstanbul

Emek Partisinin öğleden sonra 3’te başlayacak halk toplantılarına katılmak üzere Esenyurt’un yolunu tutuyorum. Etkinliğe EMEP’in Yeşil Sol Parti listelerinden adayı İskender Bayhan da katılıyor.

Ne ramazan ayı ne güzel hava ne de günü ortadan ikiye bölen buluşma saati katılımı etkilememiş. İki parçalı salon dolmuş. Kimler yok ki en önce işçiler; kadın işçiler, genç işçiler, gıda işçileri, tekstil işçileri… İşsizler, öğrenciler, esnaf… Yalnız EMEP destekçileri de değil. CHP’li de orada, Yeşil Sol Parti taraftarı da.

İskender Bayhan konuşmasına kendini tanıtarak başlıyor. Emek Partisinin Yeşil Sol Parti listelerinden adayı Bayhan İstanbul üçüncü bölge ikinci sıra milletvekili adayı. HDP’nin bu bölgeden bir önceki seçimde 5 milletvekili çıkardığı düşünülünce Bayhan’ın vekilliği garanti gibi düşünülüyor. Kendisiyle tanışan yurttaşlar da ikinci sıradan aday olduğunu öğrenince “Artık vekilimizsiniz” diyor ama Bayhan mücadelenin hattını vekillikten öte bir yere çiziyor. İlk sözü 1 Mayıs’a. 14 Mayıs’taki seçimlerden önce 1 Mayıs’ın işçi sınıfı açısından gücünü göstereceği bir durak olduğundan, buraya işçilerin talepleriyle yarından beklentileriyle gitmesi gerektiğinden söz ediyor. Seçimlere etki edecek bir 1 Mayıs için bulundukları her alanda kitlesel gösteriler örgütlemeleri gerektiğini söylüyor. Daha sonra söz seçime geliyor. Bayhan 14 Mayıs’ın milyonlarca emekçinin hayatını doğrudan etkileyeceği için kritik bir gün olduğundan bahsederek, “’Türkiye nasıl yönetiliyor?​’ derseniz; bir dakika kuyrukta kalıyorsunuz bir adama oy veriyorsunuz daha sonra bütün yönetim mekanizmalarını 5 yıl ona teslim ediyorsunuz. Bunun adı da milletin iradesinin çok güçlü bir biçimde temsil edilmesi oluyor. Halkın yönetime katılma yollarının kanallarının düzen içi mekanizmaları bile tahrip edildi. Tek adamcılık bütün bu alanlarda temel yönetim biçimi haline geldi” diyor.

"BERABER BAŞARACAĞIZ"

Daha sonra etkinlik soru ve cevaplarla devam ediyor. İlk sorular Emek ve Özgürlük İttifakı içerisindeki tartışmalara dair oluyor. Televizyon ekranlarındaki, sosyal medyadaki tartışmaları o tartışmaların içindeki vekil adayından duymak istercesine katılımcılar; “TİP’in tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz, oylar bölünecek mi?​”, “Emek ve Özgürlük İttifakı seçimden sonra da devam edecek mi?​”, “TİP İstanbul’da milletvekili çıkarabilir mi?​” diye sorular yöneltiyor. Bayhan, verdiği yanıtlarla Emek ve Özgürlük İttifakının sadece bir seçim ittifakı olmadığını vurguluyor. “Seçim için daha farklı taktikler uygulanabilirdi. Bugün bu tartışmaların gündemi meşgul etmesinin tek sorumlusu elbette TİP değil. İttifak seçimden aylar önce kuruldu, biliyorsunuz sürecin başında ittifakımız cumhurbaşkanı adayı çıkarmayı da düşünüyordu ancak koşullar tek adam iktidarını göndermek için yapılacak en doğru hamlenin bu olduğunu gösterdi. Şüpheniz olmasın ittifakımız şimdiye kadar ki en yüksek oyunu alacak. Bunu hep beraber başaracağız. İttifakın tüm bileşenleriyle beraber çalışıyoruz sonrasında da beraber çalışacağız”

"SANDIKLARI HEP BERABER KORUYACAĞIZ"

Daha sonra seçim güvenliğine dair sorular geliyor. Toplantıya katılan yurttaşlar seçim güvenliğine ilişkin tedirginliklerini belirtiyor. Önceki seçimlerde yaşadıkları tecrübeleri paylaşıyor yarın neler yapılacağı ne gibi önlemler alınacağı konusunda sorular soruyor. Bir kamu emekçisi söz alarak, “Geçtiğimiz belediye seçimlerinde bir okulda görevliydim. Başta çok dikkatliydim neler olabileceğini tahmin ediyoruz. Sonra ortalık sakinleşince bir sigara molasına çıkayım dedim orada sandıklar karışmış. Bu yüzden son ana kadar çok dikkatli olmalıyız” diyor. Bir başkası söz alarak, “Bunun güvenliğini partiler sağlamalı. Şimdiye kadar kimin nerede duracağı ne yapacağı planlanmış olmalı karşı taraf boş durmuyor. Seçimi kaybetmek istemiyorlar. Öyle ya da böyle bir şekilde kazanmak isteyecekler” diye ekliyor. Bayhan ise seçim güvenliği meselesine dair, “Partilerin alacağı sorumlulukla yetinemeyiz. Her partinin 36 tane adayı var diyelim. 20 parti de 36 adayını görevlendirse yine sandıkların yüzde 10’u bile etmiyor. Bütün arkadaşlarımız, gençlerimiz mahallelerde grup grup 3 kişi 5 kişi oy kullanmaya giderken de sandık başında ya da oylar sayılırken mutlaka örgütlü hareket etmemiz lazım, şimdiden müşahit olması lazım. Böylelikle sandığı hep beraber koruyacağız. O tarafta kurulan düzene, tezgaha karşı bizim örgütlülüğümüzü büyütmemiz lazım ki o tezgahları bozabilelim” diyor.

"BİZİM FABRİKADA AKP KAZANIYOR"

Etkinlik bu tartışmalarla biterken kendi aralarında konuşan, etkinlik boyunca hiç söz almayan 3 kişi gözüme çarpıyor. Oturdukları sandalyelerden kalkmadan belki etkinlik üzerine hararetli bir sohbete tutulmuşlar. Yanlarına bir sandalye çekip selam veriyorum. Bir bir tanışıyoruz. İkisi bir kağıt fabrikasında çalışıyor. Öbürü deri üzerine üretim yapan başka bir fabrikada 13 yıllık işçi. “Nedir nasıl buldunuz konuşmaları?​” diye sorunca kağıt fabrikasında çalışan işçilerden biri Ferhat, “Vallahi sayın vekilimiz iyi konuştu, hoş konuştu da bizim fabrikada AKP kazanıyor. Al buyur arkadaşa sor. Geldik burada çoğunluğuz, tuhafımıza da gitti. Fabrikada böyle değil” diyor. “Ferhat haklı” diye giriyor söze Suat. 400’ün üzerinde işçinin çalıştığı fabrikada hâlâ büyük bir kesimin AKP’ye oy vereceğini kendilerinin ise azınlıkta olduğunu anlatıyor. “Nasıl?​” diye soruyorum. Suat, “Nasılı var mı? Bizimkilerden daha çok çalışıyor adamlar. Geçenlerde bizim eve AKP’li kadınlar gelmiş ben çalışıyordum. Fabrikada yine öyle işçi AKP’li patron zaten zır AKP’li her gün birbirlerine vatan millet hikayesi anlatıyorlar” diyor. Hiç mi kopuş yok? Anketler farklı söylüyor” diyorum. “Yani elbette kopuş var ama öyle anketlerdeki gibi büyük kopuş yok. Misal fabrikada bir genci ikna ediyoruz. Konuşuyoruz ekonomiden bahsediyoruz. Ücretlerden, aldığımızın bir şeye yetmediğinden söz ediyoruz. Sabah kahvaltıda haklısınız diyen adam öğlen çay içerken bize cephe alıyor. Çay içtiğimiz yemek yediğimiz yerler kalabalık yerler ya dışlanmasın diye çekiniyor fikrini söylemeye ya da ikna ediyorlar yani. AKP, CHP’den de diğer partilerden de daha kalabalık fabrikalarda. İşçiyi ikna edemiyoruz” diyor.

"PATRON AFAD ÇALIŞANLARINI FABRİKAYA ÇAĞIRDI"

On binlerce insanın hayatını kaybettiği depremin üzerinden daha iki ay geçti. Depremin işçiler arasında nasıl tartışıldığını merak ediyorum. Bu kez Ferhat alıyor sözü, “Deprem mi kaldı be abi. Kim hatırlıyor kim konuşuyor depremi? Yalan yok en başında AKP’liler bile diyordu, ‘Yetişemediler insanlara donarak öldü insanlar’ diye. Geçen hafta fabrikaya AFAD çalışanlarını getirdi patron. Yemekhaneye topladı işçileri AFAD çalışanları anlattı bizimkiler dinledi. Bundan sonra ne konuşacak depremi. Zaten kader demeye büyük felaket demeye meyilliydi. AFAD da gelip bunları söyleyince ikna oldu işte. Yazık ki bu kadar insan öldü bir o kadarı sokakta hesabını soramazsak bize yazık” diyor.

ÖNCEKİ HABER

HÜDA PAR'ın Antep seçim bürosu açılışından: "Şeritler" kadınlara

SONRAKİ HABER

HDP’li Tiryaki: İktidar depremzede seçmenleri deprem bölgesine taşımalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa